Sevgili John: 11 Eylül ve Aşk

26.03.2010 09:46

İsveç sinema endüstrisi ve tv kanalları için hazırladığı programlarla bir hayli popülerlik kazanan Lasse Halstrom akabinde kapağı Hoywood\'a atarak yerini sağlamlaştırmıştı. Bir yandan prestijli filmlerle eleştirmenlerin gönlünü kazanırken (bakınız Cider House Rules, Chocolate) çektiği bazı filmlerle ise bu olgun ve kederli filmleri sanki o çekmemiş izlenimi veren ağdalı melodramlara da imza atarak kafaları karıştırmıştı (The Shipping News,Casanova).

 

Kimi filmlerinin hem gişe de hem de eleştirmenler bazında başarılı olmasıyla Halstrom, hüzünlü ve romantik film sevenlerin işlerini merakla beklediği bir yönetmen haline geldi. Sevgili John gözyaşlarım sel oldu aktı, ahh ah nerde o eski aşklar diyen seyircilere hitap eden ve fazla derinliği olmayan sıradan bir aşk filmi. Sırtını 11 Eylül travması, asker yolu beklemek, mektup yazmak gibi klişe unsurlara dayayan film sürpriz olmayan bir biçimde ABD\'de büyük bir gişe yaptı. Görünen o ki ABD insanı 11 Eylül travmasının yarattığı şoku daha uzun süre sinemada deşmeye devam edecek. Filmi irdelemeye devam edecek olursak ne senaryo anlamında ne de oyunculuk anlamında göze çarpan bir yanı olmayan filmimizin belki de bize hatırlattığı tek şey mektup yazmanın gerçekten romantik bir şey olduğu. İnternet hayatımıza girmeden önce kendi el yazımızla partnerimize aşkımızı anlattığımız o güzel yılları hatırlamayan var mı? Sevgili John elle tutulur pek bir yanı olmasa da işte tam da bu nedenle (belki) biraz romantik olabiliyor. Günümüzde herkes eski usul aşklara methiyeler düzerken eski saf aşkları hatırlatan mektup yazma ve asker yolu bekleme ritüeli belli ki seyirciye hala ilgi çekici geliyor. ABD\'de büyük bir gişe başarısı elde eden film eleştirmenler cephesindeyse oldukça soğuk karşılandı. Hatta ABD\'li bazı büyük eleştirmenler tarafından yerden yere vurulan film, duygu sömürüsü yapmakla dahi suçlandı. Bu kadar şiddetli saldırıların hedefi olamayacak kadar sıradan bir film olan Sevgili John, başarılı bir tv filmi olabilecek yapısıyla aslında Halstrom\'ün kariyerini aşağıya çekiyor. Chocolate filmiyle muhafazakar değerlere saldıran ve oldukça şık bir aşk filmi çekebileceğini kanıtlamış bir sanatçının klişelere yaslanan ve yarı muhafakar yapıda bir filme imza atması insanda şaşkınlık yaratıyor. Oyunculuklar anlamında da dökülen filmde özellikle erkek oyuncu Channing Tatum sınıfta kalıyor. Kaslı kollarını göstererek kasım kasım perdede poz veren oyuncu vasatlık sınırlarında dolaşıyor. Filmde sınıfı geçen tek olumlu şey ise yer yer hüzünlü bir atmosfer yaratmayı başaran müzikleri.

 

Modern ABD\'li yönetmenler arasında hala mendil ıslatmayı başaran isimler de yok değil. Çok değil daha bir kaç sene önce Notebook filmiyle bize eski usül ama hoş bir film çeken Nick Cassavetes Lasse Halstrom\'e bir ara oturup senaryo dersi verse hiç fena olmaz. Gerçek bir aşk dramı izlemek istiyorum diyenlere Sevgili John yerine bir doz İngiliz Hasta filmini öneriyoruz. Herkese iyi seyirler.