Müstehzi Bir Odise Uyarlaması

30.11.2010 16:24

Coen Kardeşlerin olayıdır müstehzi olmak. İmgelerle çalışmak, tamamen alaycı bir şekilde gerçekleri vurgulamak ve aynı zamanda bunu kara mizah ile birleştirmek. Her filmlerinde belki benzer denebilecek konular var, ancak bu demek değil ki birini izledikten sonra diğerlerini izlemeye gerek yok. Birçoğumuzun The Big Lebowski ile başlayan Coen macerası, filmden nefret eden birçok insanın Coen\'ler adını duyduktan sonra ortamdan uzaklaşmalarına sebep oldu. Ancak macerayı daha başlamadan bitirmek istemeyen insanlar ise sürekli gönderme, kara mizah ve drama tanık oldu ikilinin filmlerinde. The Big Lebowski\'den önce ekol olmayı başarmışlardı aslında. Fargo onların \"tamam bu kardeşler olmuş\" filmiydi. Ancak Barton Fink de asla yabana atılmayacak kadar güzeldir. The Big Lebowski\'den sonra ise kült seviyesine ulaştılar. 2000\'de çektikleri \"O Brother, Where Art Thou?\" da gerek müzikleri, gerek oyuncuları, gerekse de konusu ile külttür, muazzamdır.

 

Coen\'lerin gediklisi iki kişi de kadroda var bu filmde: John Turturro ve John Goodman. Onlara ise George Clooney eşlik ediyor. İddia ediyorum, George Clooney\'yi hiç bu şekilde görmemişsinizdir. Kadrodaki diğer isimler ise Tim Blake Nelson, Michael Badalucco ve Chris Thomas King. Film, 1900\'lü yılların başındaki Amerika\'da geçiyor. Mississippi civarı güneyli insanların hayatını konu alıyor. Hapisten kaçan 3 zincir arkadaşının kayıp hazineyi bulmak için yaptıkları yolculuğun anlatıldığı film aslında Antik Yunan\'da yaşamış Homeros\'un Odise destanından bir uyarlama. Konunun ne alakası var diyebilirsiniz ancak modern uyarlamaların antik yunanda geçmeleri için de hiçbir sebep yok. Asıl hikayeden biraz özet geçmek gerekiyor sanırım öncelikle: Odise, Truva\'da çıkan savaş sonucu tek oğlu Telemakos\'tan ve karısı Penelope\'den ayrılarak savaşa gitmek zorundadır. Savaş iç açıcı gitmezken, Truva atı planını veren Odise, savaşın kazanılmasını sağlar ve Truva yerle bir edilir. Ancak bu kazanılan savaş Odise için çok da iyi sonuçlar getirmeyecektir çünkü kendisini büyük görmeye başlar ve tanrılara meydan okur. Tanrılar da onu cezalandırırlar ve eve dönüş yolunda türlü zorluklar çıkartarak eve gitmesine mani olurlar. Tüm ordusunu ve askerlerini kaybeden Odise su perisi Kalypso\'nun adasında 7 yıl sürecek tutsak hayatına başlar. Bu sırada Odise\'nin evini ise güzel karısı Penelope\'nin talipleri doldurmaya başlamıştır. Kocasının öldüğü söylenen Penelope\'ye kanunlar gereği yeni bir iş seçmesi söylenir ancak kendisi Odise\'nin öldüğüne inanmadığı için beklemek istemektedir. Böylece dahiyane bir fikir bulur: Bir kilim örmeye başlar ve kilimi bitirdiğinde yeni kocasını seçeceğini söyleyerek taliplerini oyalamaya devam eder. Ancak kimsenin bilmediği bir şey vardır; her gün ördüğü kilimi her gece tekrardan sökmekte ve kocasını beklemektedir. Odise\'nin ise 7 yıllık hasreti Athena tarafından sonlandırılır. Merhamet eden tanrılar sayesinde evine dönen Odise, karısının taliplilerini oğlu ile birlikte öldürerek aile yaşantısına geri dönmeyi başarır. Bu hikaye bir yolculuk hikayesidir. Coen Kardeşler, bu yolculuk hikayesini tanrısal boyuttan alıp amerikanın kalbine gömmüşlerdir. Yolculukta 3 karakter vardır, George Clooney\'nin canlandırdığı Everett, John Turturro\'nun canlandırdığı Pete ve Tim Blake Nelson\'ın canlandırdığı Delmar. Bu 3 karakter 3 farklı şeyi temsil etmektedir: Everett mantığını kullanarak insanları dolandıran biridir, Pete hayalperest bir suçludur. Delmar ise saf, inançlı biridir ve sürekli tanrının mucizelerinin gerçekleştiğine inanmaktadır. 3 oyuncunun da filmdeki oyunculukları mükemmel ve gerçekten filmi izleten performanslardır.

 

Film, yukarıda bahsi geçen hikayeden yola çıkılarak yazılmış olsa bile çok farklı boyutlara da kayabiliyor. Hazinenin peşinden giderken kendinizi bir anda şarkılarla yoğrulmuş bir dünyada bulabiliyorsunuz. Hatta bir anda karşınıza tarikatlar ve eyalet seçimleri çıkara yolunuzu değiştirebiliyor. Filmdeki çoğu gönderme o kadar gözönünde ve komik ki kahkahalar ile gülmemek gerçekten çok zor. Coen\'lerin genelde durağan geçen filmlerinde bazı patlama noktaları vardır, bu noktalara gelmeden önce film sizi sıkmasa da hafif hafif uzaklaştırmaktadır. Ancak bazı sahnelerdeki oyunculuklar, diyaloglar, mimikler öyle bir haldedir ki, yerinize mıhlanır ve filmi tekrar devam etmeye devam edersiniz. Biraz da bulmaca gibidirler bu filmler, acaba burada ne demek istedi yönetmen diye düşünmekten kendinizi alamazsınız. Bu yönleriyle Coen\'ler gerçekten en iyi yönetmenler sınıfındadır. Karamizahı onlardan daha iyi aktarabilen kimse de yoktur.

 

O Brother, Where Art Thou? ile ilgili söylenebilecek diğer şey de müzikleri ile alakalı. Grammy ödüllerinde ilk kez yılın albümünü alan bir soundtrack\'e sahip film, bu müzikler ile amerikada tekrardan \"Blue Grass\" müzik türüne olan ilgiyi arttırdı. Country müziğinin biraz daha farklı halidir bu tür ve film sayesinde tekrardan hatırlanmıştır. Yıllar sonra bile film tekrar izlendiğinde yüzlere yayılacak gülümsemelerin sebebi de işte bu müziklerdir.

 

Bazı filmler bir defa izlenir ve o yeterlidir. Ancak bazı filmler de birçok defa izlenerek her defasında severek izlenir. O Brother, Where Art Thou? da işte defalarca izlense bile asla sıkmayacak bir filmdir. Coen\'lerin bir başka şaheseridir.