Ellen Page 'Juno'yu Anlatıyor...

03.03.2008 14:34
Ellen Page 'Juno'yu Anlatıyor...

"En İyi Kadın Oyuncu" dalında Oscar’a aday gösterilen 20 yaşındaki Ellen Page, diğer dört rakibinin yarısı yaşındaydı.

Dört dalda Oscar’a aday gösterilen ve "En İyi Özgün Senaryo" dalında Oscar’ı kucaklayan “Juno”nun başrol oyuncusu Ellen Page, “Juno” ile beraber kariyerinde meydana gelen patlamayı ve Oscar adaylığı hakkındaki düşüncelerini anlattı.

-“Juno”nun aşırı şişirilmiş ve abartılmış bir film olarak algılanacağını düşündün mü hiç?

-Böyle bir olay daha önce başka bir filmde izleyici olarak başıma gelmişti. Aşırı şişirilmiş bir film vardı ve izlemeye gitmiştim. Ancak “Juno”nun aşırı şişirilmiş ve abartılmış bir film olduğunu düşünmüyorum. Benim gurur duyduğum bir film oldu. İzleyiciler de harika şekilde karşılığını verdiler. Umarım aynı durum filmin gösterildiği her yerde olur.

-Filmin senaryosu çok büyük övgü aldı ve ‘En İyi Özgün Senaryo’ Oscar’ı ile ödüllendirildi.. Bu konuda sen ne düşünüyorsun?

-İzlediğiniz film bundan üç sene önce okuduğum senaryodan yapıldı. Bence Diablo Cody inanılmaz yetenekli, dahi bir insan. Ona tapıyorum. Oscar kazanmasından çok mutlu oldum. Bunu fazlasıyla hak etti. Kendi adaylığımdan da büyük heyecan duydum. Filmde görev yapan herkes adına çok mutluyum. Çok ünlü kadın oyuncularla beraber Oscar’a aday gösterilmek onur verici olmakla birlikte bu büyük isimlerin karşısında ezildiğimi de hissediyorum.

-Arkadaşlarının tepkisi nasıl oldu? Farklı davrandılar mı?

-Çok destekleyici davrandılar. Ben zamanında onları nasıl desteklediysem onlar da aynısını yaptı. Bu çok güzel bir şey… Oscar’a aday oldum ama ben hala aynı insanım. Oyuncuyum diye çok özel birisi olduğumu düşünmüyorum. Sahip olduğum arkadaşlarımdan memnunum.

- Şöhret yolunda hızla ilerliyorsun ama bir gün kafa üstü çakılabileceğin hiç aklına geliyor mu?

- Kesinlikle… Zaten bu yüzden tatil yapmaya bolca zaman ayırıyorum. “Juno”dan bu yana çalışmadım. Arkadaşlarımla yolculuğa çıkıp kamp yaptım. İnsanlar hep bir sonraki adımlarına kafayı takmış durumdalar. Sürekli gelişmeyi,daha ileri gitmeyi, başarıyı düşünüyorlar. Bence toplumun başarılı olmak konusunda çok tuhaf bir perspektifi var. Gelişme dediğimiz şeylerin aslında bizi yıkıma doğru götürdüğünü düşünüyorum. Bu da çok ürkütücü bir şey… Kendi mutluluğumu yaptığım işlerin önem düzeyine göre ölçtüğümü hissetmeye başladığım anda kendime şöyle derim: “Hey artık kendime gelmeli, yükseklerde uçmayı bırakıp ayaklarımı yere basmalıyım. Aslında neyin önemli olduğunu kendime sürekli hatırlatırım. Hayatta herşeyin, hatta hayatın kendisinin bile kırılgan olduğunu unutmayalım.

-Oynadığın karakterin hangi yönlerini sevdin?

-Bence daha önce hiç görmediğimiz tarzda bir ergenlik çağı başrol karakteri. Komik, özgün, farklı, akıllı ve zeki bir kız. Kişiliğinde bu özelliklerin hepsini birden barındırıyor. Ancak daha da önemlisi samimi, dürüst ve insanlarla kolay iletişim kuran bir kız olması.

-Kendini gençler için bir örnek olarak görüyor musun?

-Eğer genç arkadaşlarım Juno karakterini sevdiyse ve kendilerini onunla bir tuttuysa bu kesinlikle çok müthiş birşey. Bundan sonra hep kendim olmaya devam edeceğim. O zaman da bende hoşlarına giden birşeyler bulurlarsa neden hep örnek almasınlar!

-Sence Hollywood filmlerinde gençler bazen yanlış yorumlanıyor mu?

-Birçok insanın popüler medyada yanlış yorumlandığını düşünüyorum. Böyle diyorum ama var olmayan birşeylerin bize sunulduğu anlamı çıksın istemem. Bence popüler medya ve Hollywood filmleri gençlerin ufkunu genişletecek, yeni fikirlere ulaşmasına izin verecek nitelikte olsaydı; genç olmanın ne anlama geldiği konusunda yeni olasılıkları gündeme taşısaydı daha güzel olurdu. Böyle şeyleri iyi yapan, insanların farklı şeyler yapmasını öneren filmleri izlemeyi severim.

- Hollywood’un keyifsiz ve kötü yönleriyle tanıştın mı?

- Hangi sektörün kendine göre negatif yönleri vardır. Hollywood’un da negatif yönleri olduğu kuşkusuz… Kanada’da Nova Scotia’ya bağlı Halifax’ta doğup büyüdüğüm için şanslıyım. Hollywood ortamında büyümüş insanların sadece kendine önem veren, bencil ve sürreal bir dünyada yaşadığını düşünüyorum. Oysa dünyanın büyük kısmının filmleri ve medyayı umursamadığını unutuyorlar. Dünyanın büyük kısmının umurunda bile değiller, umurunda değiliz.…

- Ünlü oyunculardan seninle iletişime geçen oldu mu?

-Evet, bazı mektuplar aldım.

-Kimden?

-Söylemek istemiyorum.

-Brad Pitt olabilir mi?

-Brad bana kart göndermedi. İşte buna kızıyorum! Yok yok sadece şaka. Hepsi çok saygı duyduğum ve takdir ettiğim aktörler… Onlardan bana mektup veya kart gelmesi, benim için bir rüya gibiydi . Çok tuhaftı. Düşünebiliyor musunuz, mektubu okuyorsunuz ve en sonunda bir imza görüyorsunuz. ‘Oh, bu mektup şu kişiden gelmiş, wooww!” diyorsunuz. Bu çok güzeldi.

-Son olarak neler söylemek istersin?

-Hepsini inanılmaz başarılı bulduğum dört ünlü kadın oyuncuyla beraber Oscar’a aday olacağım aklıma bile gelmezdi. Orada benim de yer almış olmam rüya gibi bir deneyimdi...