'21': Klişe!

18.06.2008 17:24

Yönetmenliğini Robert Luketic’in yaptığı “21” filmi, fena başlamayan ama esas konuya girdiği andan itibaren klişelerle devam eden bir film. Özellikle Ocean’s serisinden sonra “kumar” konulu filmler çok fazla öne çıkmazken, bu film nereye, ne açıdan parmak basmak istemiş pek anlaşılmıyor. Alında hikaye “Bringing Down The House” adlı bir kitabın uyarlaması. Birkaç MIT öğrencisinin kart sayarak pek çok  gazinoyu dolandırmasını anlatan gerçek bir hikaye, ancak film versiyonunda pek çok değişiklik olmuş.

Filmin ana karakteri Ben Campbell, başarılı olmasına rağmen Harvard’a gidebilmek için paraya ihtiyacı olan, sosyal anlamda silik tiplerden biri... Kendini derslerine vermiş, part time çalışıp para biriktiren, bilim yarışmasına hazırlanan bir genç.  Bir gün derste yaptığı atılım onu, matematik öğretmenin önderliğinde bir grup öğrenci ile tanıştırıyor ve hep beraber Vegas’ın ışıltlılı kumar dünyasına giriyorlar.

Kamera, Vegas’a girdiği andan itibaren film, zeka unsuruna oturtulmuş bir kumar hilesi etrafında kazanılan büyük kazanç, alışverişte harcanan paralar, gökdelen teraslarında çılgın partiler, limuzinle dolaşılan ışıl ışıl Vegas turları ile tam tersi bir tarafa doğru ilerliyor. Kumarhanedeki herkes mutlu. Filmin bitişten önceki karesine dikkat.*

Ben’in kumar işlerine, sadece Harvard’a gerekli olan para için girmesi tamamen karaktere empati duymamız için yaratılan yüzeysel bir motivasyon. Hadi ona empati duyduk, öğrencilerinin sırtından kazanç sağlayan öğretmene ve diğer öğrencilere ne demeli? Aynı şekilde “dahi ama asosyal” olan Ben’in okulun popüler kızlarından Jill ile beraber olma şansı da epey düşük, bu nedenle aralarında oluşan romantik gelişim de inandırıcı olamıyor.

Filmin daha başından Ben’in Jill’i tavlayacağı,  Vegas’da kumar tutukusuna yenileceği, ihtiyacı olan parayı biriktirdiği halde geri dönmeyeceği, kendi arkadaşlarını satacağı, başının belaya gireceği hatta öğretmenine de çok dandik bir oyun oynayarak alt edeceği vs., hepsi beklendik gelişmeler. Fimde seyirciyi şaşırtan tek şey sadece bir klişenin ardından yeni bir klişenin geliyor olması.

Filmin en çok seyrettiren bölümleri, Kevin Spacey’nin Ben’i yetiştirme aşamaları ve kumar sahneleri; gerisi basit bir gençlik filmi ile 3. sınıf aksiyon filmi arasında gidip geliyor.