
Bu yazın beklenmedik fenomenlerinden biri olan "K-Pop İblis Avcıları"nı izlediğimde gerçekten çok keyif aldım ve ne kadar büyük bir sürpriz olduğunu kendim deneyimledim. Sadece eleştirmenlerden tam not almakla kalmadı, benim gibi izleyicilerin de kalbini fethettiği ve Netflix'in şimdiye kadarki en büyük animasyon orijinali olduğu çok açık. "Ghostbusters" benzeri bir konsept alınıyor ve içine arenayı dolduran bir K-pop kız grubu ekleniyor – bu yüksek konseptin beni kendine hayran bırakması kaçınılmazdı.
Filmin adı her şeyi anlatıyor aslında: "K-Pop İblis Avcıları", üç ultra yetenekli doğaüstü koruyucunun, popüler K-pop yıldızları kılığında ölümlü dünyayı iblis kral Gwi-Ma'dan (Byung Hun Lee) savunmasını konu alıyor. Asi Mira (May Hong), Burbank'ta büyümüş rapçi Zoey (Ji-young Yoo) ve mor örgülü yetim Rumi'den (Arden Cho) oluşan bu üçlü, 'Huntrix' olarak biliniyor ve kelimenin tam anlamıyla üçlü bir tehdit oluşturuyorlar: Hem şarkı söylüyorlar, hem dans ediyorlar, hem de iblisleri adeta katlediyorlar. Parlak pembe silahlarıyla kötü ruhları ikiye böldükleri sahneler inanılmazdı! Grup, hayranlarının sevgisini toplayarak, iblisleri bir kez ve sonsuza dek engelleyecek olan 'Golden Honmoon' adlı bir bariyer inşa etmeyi amaçlıyor. Ama elbette bir de düşmanımız var: Gwi-Ma'nın işkence görmüş müritlerinden Jinu'nun (Ahn Hyo-seop) dahiyane bir fikri var. Dört yakışıklı iblisle birlikte 'Saja Boys' adında rakip bir grup kurarak Huntrix'in hayranlarını karanlık tarafa çekmeye çalışıyorlar. Bu durum, filmin insan-iblis romantik komedi olay örgüsünü de beraberinde getiriyor. Özellikle Rumi'nin yarı iblis olduğu sırrının ortaya çıkması ve Jinu ile aralarındaki çekim, hikayeye gerçekten katmanlı bir derinlik katıyor. Bana göre, "Charlie'nin Melekleri" ve "Buffy the Vampire Slayer" gibi yapımlardan ilham alsa da, Kore mitolojisiyle sağlam bir şekilde harmanlanmış olmasıyla kendine özgü bir kimlik kazanmış.
Görsel olarak "K-Pop İblis Avcıları" adeta bir şölen sunuyor. Sony Pictures Animation'ın "Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde" ve "Ailem Robotlara Karşı" gibi çığır açan filmlerinden sorumlu stüdyo olmasının getirdiği o birikim, bu filmde de kendini net bir şekilde gösteriyor. Ortak yönetmenler Chris Appelhans ve Maggie Kang, bilgisayar animasyonuna çok daha oynak bir yaklaşım sergilemişler. Film, webtoon ve manhwa (Kore çizgi romanları) estetiğinden ilham alarak dinamik silüetleri ve karakterlerin canlı ana pozlarını vurguluyor. Bu, filme belirgin bir Asya havası ve sevimli çizgi roman dokunuşları katmış. Huntrix üyeleri Saja Boys'u ilk gördüklerinde gözlerinin kalp şeklini alması veya Zoey'nin gözlerinin değişen şekilleri gibi esprili ve abartılı tepkiler, filmin görsel mizahını doruklara taşıyor. Hatta şiddet sahneleri bile görsel olarak çekici; iblisler ya parçalara ayrılıyor ya da konfeti patlamasıyla yok oluyorlar. Filmin parlak ve canlı renk paleti beni sürekli ekrana bağlı tuttu, savaş ve dans koreografileri ise inanılmaz derecede akıcı ve hassas bir şekilde tasarlanmış.
Müzik, bana göre filmin can damarı ve tartışmasız en güçlü yönlerinden biri. "K-Pop İblis Avcıları" tam anlamıyla bir müzikal ve film için özel olarak bestelenen şarkılar, son derece akılda kalıcıydı. Ejae, Audrey Nuna ve Rei Ami gibi A-list müzik yapımcıları tarafından derlenen, İngilizce ve Korece sözleri karıştıran (makaronik) soundtrack, Huntrix için "How It's Done", "Golden" ve "Takedown" gibi hitleri içeriyor. Özellikle "Golden" Billboard listelerinde 2 numaraya kadar yükselmiş ki bu inanılmaz bir başarı! Filmden çıkan dokuz şarkının Billboard Hot 100 listesinde yer alması, soundtrack'in başarısını kanıtlıyor. Hatta filmden çıkan şarkıların 2021 yapımı "Enkanto"dan bu yana en çok satan animasyon filmi soundtrack'i olması, müziğin gücünü gösteriyor. Filmin müzikleri o kadar güçlü ki, normalde K-Pop müzik dinlemeyen birinin bile başını sallamasına veya mırıldanmasına neden olabilir. Kötü iblis erkek grubunun tanıtım şarkısı "Soda Pop"un akılda kalıcılığı ise tematik olarak da son derece zekice.
Film, Rumi'nin yarı iblis kimliğiyle ilgili kişisel temaları başarıyla işliyor; utanç ve kimlik arayışı, pop müziğin üretilmiş kişilikleri ve hayranların iç dünyasındaki güvensizliklerle mükemmel bir şekilde harmanlanmış. Kendini kabul etme ve arkadaşlık gibi temalar ön plana çıkarken, müzik de nesiller arası insanları bir araya getiren bir araç olarak sunuluyor. Karakterler canlı ve enerjik. Filmin hızı ve dinamik yapısı beni çok etkiledi. İlk 15 dakikada bolca açıklama içeren ilk perdesiyle hızlı ve verimli bir başlangıç yapılıyor. Hikaye temposunu düşürdüğünde eğlenceli karakter anlarına yer açılsa da, filmin görsel ve müzikal enerjisi her zaman yüksek tutuluyor. Sadece 95 dakikalık süresiyle şişirilmiş animasyon filmlerinin aksine, filmin temposu hızlı ve verimli. Kahramanlar ve kötü adamlar arasındaki eğlenceli atışmalar da filmin orta kısımlarına canlılık katıyor.
Bana göre, "K-Pop İblis Avcıları" animasyon sektöründeki mevcut eğilimlerin dışında durarak başarıya ulaşan nadir örneklerden biri. Hollywood animasyonunun gişe açısından zor bir yaz geçirdiği, Disney ve Pixar gibi stüdyoların devam filmleri ve yeniden yapımlara odaklandığı bir dönemde, bu film tazelik ve yenilik arayan genç izleyiciler için adeta bir nefes oldu. Bir devam filmi veya çizgi roman uyarlaması olmaması, kendi özgün kültürel trendine dayanarak öne çıkmasına olanak tanıdı. Disney prensesleri, konuşan hayvanlar veya cesur çocuklar hegemonyasını kırarak, K-pop grubunu merkezine almasıyla farklı bir genç-yetişkin karakter arketipi sunuyor. Ayrıca, K-pop'u daha geniş bir İngilizce konuşan kitleye yeniden sunması da filmin başarısında büyük rol oynuyor.
Sonuç olarak, "K-Pop İblis Avcıları" sadece görsel olarak göz kamaştırıcı ve müzikal olarak bulaşıcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda duygusal olarak da güçlendirici ve çapraz demografik bir hit olarak öne çıkıyor. Filmde zaman zaman derinlik eksikliği olsa da, tarzının gücü bunu fazlasıyla telafi ediyor. Şüphesiz bu, yazın en büyük sürpriz hitlerinden biri ve kesinlikle kaçırılmaması gereken bir yapım. Filmin başarısı göz önüne alındığında, devam filmlerinin kaçınılmaz olduğu da söyleniyor. Bu film, çocukların ve aslında hepimizin yeniliğe olan açlığını hatırlatan ve animasyon dünyasında yeni bir dönemin habercisi olabilecek bir yapım.
Ezgi Eyici
Yorumlar (0)