Zindan Adasi - Tahmin Dahilinde Sinema Şöleni

18.03.2010 10:07

ÖNEMLİ NOT : Yazıda geçen hayali karakterlerin doğrudan Zindan Adası ile alakalı olmadığını, bu bağlamda spoiler mahiyetinde hiç bir içerik bulunmadığını temenni ederim...

 

Johny mutlu bir evliliği ve harika çocukların olan şanslı bir yazardır. Bir gün gözlerini duvardan duvara bembeyaz boyanmış, bol güneş alan bir odada açar. Burası bir akıl hastahanesidir ve Johny buraya nasıl geldiğinden bir haberdir. Bir süre sonra akıl hastası olduğunu anlayacaktır. Fakat bu imkansızdır! Kendisi son derece başarılı bir yazardır! Söylenilenlere göre karısı ve çocukları bir katil tarafından öldürüldükten sonra akli dengesini yitimiştir. Johny herşeyden ve herkesten şüphe duymaya ve insanların istemeden yaptıkları yönlendirmeler sonucu gerçeği bulmaya çalışır. Kovalanır...Kaçar...Tam \"o noktaya\" yaklaştığı anda ise gerçeği öğrenir. Johny karısını ve çocuklarını hunharca katletmiştir fakat akli dengesi bozuk olduğu ve cezai ehliyeti de bulunmadığı için akıl hastahanesine yatırılmıştır.

 

Johny ve Johny gibi yüzlercesinin benzer hikayesine, beyazperde de fazlaca rastladık. Genellikle karakterler ve belli başlı olaylar değişiklik göstermesine rağmen, ana hat değişmez. Bu noktada Zindan Adası\'da içerisinde pek çok süpriz barındıran bir film. Hatta benzerleri içerisinde, süprizlerinin tahmin edilebilirliğinin en yüksek olduğu yapımlardan biri olduğunu da söyleyebiliriz. Fakat Zindan Adası\'nın çok büyük farkları var. Birincisi Martin Scorsese gibi usta bir ismin elinden çıkması...İkincisi ise, ilk maddeyi takiben, sırtını olduğu gibi çağımızın gerilim anlayışının yapıtaşı olarak bellenen \"sıçrat-korkut\" ya da \"kof bir hikayeyi süpriz son ile toparla\" gibi düsturların yazılı olduğu duvara dayamaması...

 

Zindan Adası, ilk saniyesinden itibaren izleyicisini atmosferinin içine gömen ve benzerlerinin arasından rahatlıkla sıyrılan bir yapım. Her sahnesi ile, ısmarlama usulü ortaya çıkan alelade bir gerilim örneği değil de; herşeyden önce bir sinefil olan usta bir ismin elinden çıktığını haykırıyor. Eşine benzerine az rastlanır bir görüntü yönetimi ve kusursuz atmosfer tasarımı ile görsel işçiliğine hayran bırakan, bir tür filmi namına gereken ne varsa perdede boy göstermesini sağlayan bir yapım aynı zamanda. Alışılageldiği üzere günümüz sinema anlayışının ağırlığı üzerinden kıyas gerektiren bir durum ki, bu pencereden baktığımız zaman diş kovuğuna girmeyecek onlarca yapımın arasından ağırlığını her durumda hissettirebilen kaliteli yapımların -bu kategoriye izleyicisini ciddiye alma durumunu da dahil edebiliriz- yapımların çıkması yüzümüzü güldürüyor.

 

Dicaprio-Scorsese ortaklığı bu filmde de devam ediyor. Genel olarak verimli olarak kabul edebileceğimiz bu birlikteliğin yeni meyvesinin diğer vitaminleri olarak görebileceğimiz Ben Kingsey ve Max von Sydow olmak üzere bütün oyunculuklar oldukça başarılı. Filmi sırtlayıp götüren Leonardo DiCaprio ise, bu zorlu görevi yerine getirirken tereddür dahi etmiyor.

 

Zindan Adası\'nın hikaye içerisindeki süprizlerini pek de açık etmeye gerek yok. Her ne kadar tahmin dahilinde olsa da, bu süprizlerin tamamına sinema salonunda nail olmak en verimlisi diye düşünüyorum. Bütün bunlarla birlikte Zindan Adası\'nın çok karakterliliğinin ve olay örgüsünün, tek bir karakter üzerinden uzanan damarlar sayesinde diğer karakterlere pompalanan kan basıncının da her izleyicinin bünyesinde farklı reaksiyonlara yol açacağını söyleyebilirim. Zindan Adası\'na Scorsese\'nin şaheserlerinden biri diyebilir miyiz ona emin değilim fakat bir tür filmi olarak düşündüğümüz vakit, en iyi gerilim örneklerinden biri olduğunu iddia edebilirim...Şimdiden iyi seyirler...