Merak Kediyi Öldürdü...Peki Tatmin?

01.10.2010 12:05

Bu sefer de yazımı merak ve merakın izleyiciyi tahribi üzerinden açmak istiyorum. Peki Kavşak filmini bir merak unsuru haline getiren tam olarak nedir? Akabinde cevabımı veriyorum; bu yıl düzenlenen Altın Koza Film Festivali\'nde yarışan filmlerin neredeyse tamamının zaten genel gösterime girmiş olmasıdır. Hal böyle olunca izleyicinin görmemiş olduğu tek film olaran Kavşak, beklenti çıtasını da ziyadesi ile yükseltmiştir.

 

Genel gösterim söz konusu olduğunda da Kavşak bu haneye aldığı ödüllerle bir kaç taş daha eklemiş oldu. Neticede sadece alınan ödüllerin cazibesine kapılıp salona teşrif eden bir “markacı kitlenin”  varlığını kabul etmek gerekiyor. Netice itibariyle bu senenin merak konusu haline gelen yapımları arasında yer aldı. İşte diğer taraftan sorun da burada başlıyor. Zira izleyicinin kendi kendine büyüttüğü beklentisi, filmlerin kabul edilebilir eksilerinin yanına yenilerini de ekliyor. Filmi vücuda getiren ekibin iddiasının çok uzağında yerlere taşımaya başlıyor. Hal böyle olunca da izleyicinin rotası saptığı gibi film de yanlış değerlendirilebiliyor.

 

Kavşak söz konusu olduğunda filmi izleyen - ya da izlediğini iddia eden onlarca kişi size (üstelik bıkıp usanmadan) \"bu film \"Paramparça Aşklar ve Köpekler ya da Çarpışma çakması!\" gibi yorumlar yapacaktır. Şu yılda hala bu kafada diretmekte israr eden izleyiciler türüyor ya işin komik tarafı bu açıkças! Her neyse… Etiketleme konusuna daha önce milyon defa değindiğim için burada kısa tutmayı tercih ediyorum fakat illa bir şeye benzetmeyi hastalık haline getirdiyseniz zaten bu türün tonlarca benzerini örnek verebilmek mümkün. Fakat bizler ne yazık ki filmlerin gerçek eksiklikleri üzerine bir kaç kelam etmek yerine işin magazin ve sansasyon tarafına kafa çalıştırmakta diretiyoruz!

 

Biz gelelim Selim Demirdelen\'in ellerinde hayat bulan Kavşak\'a...Ben Kavşak\'ı iyi niyetli bir çalışma olarak görüyorum. Ayrıca dünya sinemasında tonlarca örneğine rastlamış olsak da kendi sinemamızda pek sık rastlamadığımız bir örnek...Alelade bir biçimde \"kesişen hayatlar\" kalıbına sokmakta serbestsiniz. Fakat nasıl niteleyecek olursanız olun çok karakterli bir film olmanın da külfetini taşıyor ki asıl sorunlar buradan sonra başlıyor.

 

Evet Kavşak çok karakterli bir film fakat karakterlerin pek çoğunun dönüşümü fazla ani oluyor. Ana karakter Güven\'in rotası fazla sekmezken; bütünlüğü sağlayan diğer karakterler biraz hızlı değişiyorlar. Ani yakınlaşmalar ve yer yer seyircinin takibini zorlaştıran gel-gitler de filmin inandırıcılığını baltalıyor. İlk yarı süresince ağır aksak ilerleyen hikayedeki bu ani ton değişimi izleyicinin kafasında, diğer karakterlere dair boşluklar doğuruyor.

 

Yine de Kavşak\'ı bir kara film kategorisine koyacak olursak (şayet olursak), kendi türündekilerden farklı bir tarafı var. Son derece umutsuz ve kasvetli başlayan (ve oldukça uzun tutulmuş) genel bir girizgahtan sonra renkleri açılmaya başlıyor. Filmi etiketlemek için hevesli olan arkadaşların, biraz da bu tarafından düşünmesini tavsiye ederim.

 

Güven Kıraç, yine ezber bozmayacak lezzetli bir oyunculukla izleyiciyi selamlıyor. Rüştünü çoktan ispatlamış olan Umut Kurt\'un (hala \"gelecek vaad eden oyuncu\" olarak ödüllendirilmesini de komik buluyorum ) kendisinin performansı da filme güç katıyor açıkçası. Mete Horozoğlu\'nu da hiç bir şekilde es geçmemek gerekiyor.

 

Selim Demirdelen uzmanlığını da adet olduğu üzere sorunsuz bir biçimde konuşturuyor. Başarılı müzik seçimleri Kavşak\'ın belli başlı kusurlarını bile hoş görmemizi sağlayabilir (abartının da bu kadarı)

 

Sonuç olarak Kavşak, senaryo üzerinde izleyicinin eksik bulduğu hatalar dışında, farklı sularda yüzmeye niyetlenen bir deneme...Bir ilk film olarak yer yer kabul edilebilir hatalar olduğunun da altını çizmek gerekiyor...