Sevginin Gücü

03.09.2007 09:22

1995 yapımı Luc Besson filmi:Léon the Professional ülkemizde; Sevginin Gücü adıyla görücüye çıkmıştı. Hikayesi, oyunculukları, görselliği, müzikleri ile kısacası sinema ile aklınıza ne gelirse gelsin hepsinde bir yenilik bir farklılık ile karşımızdaydı Léon. Filmin müziklerini Luc Besson\'un sag kolu fransız Eric Serra yapmıştır. Her biri de (benim icin) birbirinden güzel parçalardir. Toplamda 23 track\'ten olusmaktadir... Ayrıca orijinal soundtrack\'inde Sting\'in ve Bjork \'un parcalari mevcut degildir... Filmin post-production kisminda Luc Besson\'un istegi uzerine yerlestirilmistir. Léon ve The Professional\'ın dışında filmin diğer bir adi da The Cleaner\'dır...

Filmde ekranın birden ışıması olgusu en can yakıcı sahnelerin ambiyansına büyük katkıda bulunmuştu. Mathilda tam kapının önünde Stansfield’in adamlarınca vurulacakken Léon’un kapıyı açtığında Mathilda’nın yüzünün çarpan ışıkla beyazlaşması, Léon’un vurulduğu anda ekranın ışıyarak dünyayı Léon’un gözlerinden görmemiz mesela. Son sekansta mathilda finali kapatmadan Sting’in Shape of My Heart’ının introsu arkadan ekstra gitarlarla ve akustikle inceden değdirilmektedir, can yakar. En duygusuz insanın bile tüylerini diken diken eder. Açıkçası bu film ile ilgili bir şeyler söylemek isterken, nereden başlayacağımı bilemiyorum: Öncelikle, o zamanlar 13 yaşında bir yavrucak, şimdilerde ise Hollywood’un tescilli güzellerinden olan Natalie Portman\'a çevirmek gerek sahnenin ışıklarını: o nasıl bir oyunculuktur? 13 yaşındasın sen yahu! Biliyorsun değil mi? O kimi zaman sert, kimi zaman duygulu, kimi zaman psikopatça, kimi zaman hırs yüklü, kimi zaman neşe dolu, kimi zaman bildiğimiz çocukça, kimi zaman da yetişkince bir hale bürünen surat yok mu, tıpkı sizin gibi bende gözlerime inanmakta güçlük çektim çoğu kez. (mathilda\'nın filmin tamamı boyunca kimseyi öldürmediği ve masumluğunun korunduğu gerçeği gözlerden kaçmamıştır.) Peki ya Jean Reno? Kesinlikle aşmış; Léon\'u oynamamış, adeta yaşamış; Léon olmuş kendisi. o yürüyüş, önüne geçilemez temizlenme dürtüsü, süte olan düşkünlük, ilk kez böylesi yaşamayı birine yakıştırdım; anormal olmanın aslında ne kadar "normal" olduğunu anladım. "iş"ini yaparken ne kadar soğukkanlıydın Léon! Mathilda\'yı kurtarmaya gittiğinde, sanki onu okuldan almaya gidiyor gibiydin: "10 dakikaya kadar geliyorum!". Sinema tarihinde görüp görebileceğimiz en karizmatik psikopatlardan birine ne demeli? Evet, Gary Oldman. İlacını yutarken çıkarttığı sesleri ve yaptığı hareketleri hala unutamıyorum. Tüm bunlar 90\'larda çocuk olan herkesin çocukluğunu etkilemiştir; Mathilda’nın olgunluğunu ve acısını hisseden her çocuk filmden sonra gece yatarken büyümüştür artık. En azından bir çiçek alma ihtiyacı hissetmiştir Léon la.

Tabi her başarılı film gibi Léon da nasibini almıştı karabasan misali eleştirilerden. Sübyancılığı hoş bir şeymiş gibi gösteriyor dediler. Léon ve Mathilda arasında yaşanmamsı gereken bir aşk var dediler… Evet, haklıydılar aşk konusunda ama yanlış yorumlamışlardı kanımca… Léon ve Mathilda arasında ki aşk çok başka idi… Bir annenin bir babanın evladına duyduğu sevgi niteliğindeydi burada karşımızda duran sevgi…Sevgi nedir, neye benzer, bir kalıba sokar mısınız acaba şeklindeki soruları aparkatla nakavt eden anlatımıyla bir başyapıttır Léon.

99 yılının ağustos ayıydı. TGRT filmin anonsunu yaptı. Pazartesi sinemasında Léon oynayacaktı. Sevinmiştim. 16 ağustos günüydü... O gün TV karşısında zaman geçmiyordu... İlk dakikadan itibaren büyülenmiştim... Léon, Mathilda, Stansfield ve hikâye beni büyülemişti... Filmin sonunda ağladığımı hatırlıyorum. O gece çok sıcaktı; uyuyamamıştım. Filmi düşünüyordum. Saat 03:00\'ı geçmişti ki yatağım sallandı. Deprem olmuştu. İzmir için sıradan bir sarsıntıydı bu. Uyuyamadım sonra. 17 ağustos salı sabahı olduğunda ise televizyonlarda gördüğüm manzara korkunçtu. İzmir merkezli sandığım deprem Marmara bölgesini ve bir ülkenin geleceğini yıkmıştı, büyük bir travma. Sadece fay değil bilincimiz kırılmıştı.


Uzunca bir süre Léon \'u hatırlayamadım. Ondan konuşmadım. Sonraları da film her aklıma geldiğinde depremle birlikte geldi.