Fahriye Evcen Özel Röportajı

08.01.2014 14:58
Fahriye Evcen Özel Röportajı

Ekranların ‘yeni nesil’ oyuncuları arasında, başarısı ve farklı duruşu ile dikkatleri üzerine çekiyor Fahriye Evcen… Almanya’da kendi halinde bir genç kız olarak yaşarken, tesadüf sonucu kadrosuna dahil olduğu “Yaprak Dökümü” dizisi ile hayatı değişen Evcen, şimdilerde ikinci sinema filminin heyecanını yaşıyor. 24 Ekim’de gösterime giren Türk işi romantik komedi “Aşk Tutulması”nda, Tolgahan Sayışman ile başrolü paylaşan genç oyuncu, Türk sinemasının yeni yıldızı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.     

Bu sezon sona erecek “Yaprak Dökümü” dizisinin ardından, yepyeni projelerde izleyeceğimiz Fahriye Evcen ile; Almanya’dan Türkiye’ye, televizyondan sinemaya uzanan samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Evcen, bugünlerde karnında uçuşan kelebeklerden de bahsetti bizlere…


Sinemalar.com: Oyunculuk tamamen tesadüfen mi girdi hayatına? Oyuncu olmak gibi bir hayalin var mıydı?

Fahriye Evcen: Televizyon oyunculuğuna tesadüfen basladım. Almanya’da lise döneminde 2 sene                tiyatro eğitimi aldım. Televizyon ve sinemayla bir ilişkim yoktu ama tiyatro oyunculuğu en büyük hayalimdi, Ancak Almanya’da konservatuara girebilmek oldukça zor. Orada az sayıda konservatuar var. Türkiye bu anlamda daha uygun geldi bana. Bu yüzden tiyatro eğitimimi yarıda bırakıp, burada kariyer yapmaya karar verdim.

Almanya’da nasıl bir hayatın vardı? Neler yapıyordun?

Solingen’de doğdum ve büyüdüm ben. Solingen kücük bir şehirdir. Orada çocukluk ve okul dönemim çok sakin geçti. Okuduğum üniversite Düsseldorf’ta olduğu için, daha kozmopolit ve büyük şehir yaşantısıyla orada tanıştım.

Gelecek hayallerin oyunculuk üzerine mi kurulu?

Çocukluğumdan bu yana tiyatroyla iç içeyim. Asıl hayalim tiyatroydu. Söylediğim gibi, 2 sene tiyatro eğitimi almama rağmen, bu eğitimden vazgeçip, çocukluğumdan bu yana çok fazla ilgi duyduğum  bir diğer  dala yöneldim; sosyoloji  ve felsefe. İkisi de her zaman çok fazla yer kaplamıştır hayatımda ve hala öyle. Hayalim hem sosyolojiyi hem oyunculuğu bir arada yürütmek.

Sosyolojiyi bilemem ama oyunculuk konusunda deneyimin olmadığı halde, nice oyunculara taş çıkartan bir performans sergiliyorsun ‘Yaprak Dökümü’nde. Sana da ilginç gelmiyor mu bu durum?

Deneyimim olmadığı doğru.  3 senedir bu işi yapıyorum ve deneyim kazanma sürecini henüz tamamlamadım . Ama eğitim anlamında sıfırdan başlamadım. Tiyatro ve sinema oyunculuğu arasında farklar olsa da, aldığım tiyatro eğitimi, oyunculuğun temel kurallarını öğrenmemi sağladı. Oyunculuk konusunda bir altyapım var bu nedenle.  Bir oyuncunun deneyim kazandıkça kendini eğittiğine inanıyorum. “Yaprak Dökümü”ndeki performansım beni memnun ediyor. Ama kendini çok fazla eleştiren bir insanım. Daha iyi olabilmek adına  her hafta kendimi gözlemliyorum ve detaylara yönelik çalışıyorum. Böylece, kendimi daha hızlı geliştirdiğime inanıyorum.

‘Yaprak Dökümü’nde çoğu tiyatro kökenli, çok başarılı oyuncularla birlikte rol alıyorsun. Başarısız olmaktan korktun mu ilk başlarda?

Bu sadece oyunculuk için geçerli değil. Herhangi bir meslek sahibi bir genç için de aynı kaygı söz konusu. Kimse başarısız olmak istemez tabi. Ama hangi meslek olursa olsun, bir öğrenme ve o işte pişme süreci vardır. Zaten hayata bir meslek sahibi olarak başlamıyoruz, seçtiğimiz mesleği zamanla ögreniyoruz. Ancak ilerleyen zamanlarda bir gelişme kaydedemiyorsan başarısızsındır. Kendime baktığımda, şu ana kadar, böyle bir durumun söz konusu olduğunu düsünmüyorum.

O kadar yoğun bir dram var ki dizide… “Bu dizi adamı hasta eder” diyoruz ama yine de merakla izliyoruz. Senin gözünle nasıl bir dizi “Yaprak Dökümü”?

“Yaprak Dökümü” çok ağır bir dram. Sadece izlemesi değil, oyuncu olarak bu dramı yansıtmak da insanı oldukça etkiliyor. Sana hak veriyorum, duygusal olarak benim de etkilendiğim yerler oluyor dizide ama yine de benim için çok keyifli bir proje.

Sette nasıl bir ortamda çalışıyorsunuz? Aranızda anlaşmazlıklar yaşandığı oluyor mu?

Çok huzurlu bir setimiz var. Oyuncular ve teknik ekip ile çok uyumluyuz. Yok, hiç öyle gerginlikler olmuyor, anlaşmazlıklar yaşanmıyor.

“Yaprak Dökümü”nden sonra şimdi de “Aşk Tutulması” adlı sinema filminde başrolde oynuyorsun. Fragmanlardan anladığımız kadarıyla çok keyifli bir filme benziyor. Neler bekliyor bizi “Aşk Tutulması”nda?

“Aşk Tutulması” çok eğlenceli bir film oldu. Uzun yıllardır Türkiye’de romantik komedi yapılmıyordu.  Bu film birçok duyguyu barındırıyor içinde. İzleyenler hem duygulanacaklar, hem gülecekler. Ama en önemlisi, çok samimi bir film seyredecekler.

“Aşk Tutulması”nın fragmanı, Sinemalar.com’da en çok izlenen fragmanlardan biri oldu. Filmin seyirciden ilgi göreceğini düşünüyor musun?

Evet, kesinlikle ilgi görecek bence. Çünkü seyirci komedi, dram ve romantizm içeren bir film izlemedi uzun zamandır. Bu yüzden böyle filmlerin özlenmiş olacağını düşünüyorum

Çekimler nasıl geçti? “Aşk Tutulması”nda başrolde oynamak nasıl bir deneyimdi senin için?

Bu ikinci uzun metrajlı filmim ve ikisinde de başrolde oynadım. Tabi ki oldukça heyecan verici birşey bu. Bu heyecan kendi adıma hep daha fazlasını, daha iyisini yapmak istememe sebep oluyor.

Bu rol için neden seni tercih ettiler? Bu tercihte güzelliğinin payı var mıdır sence?

Bu soruyu yapımcı ve yönetmenin cevaplaması daha uygun olur bence. Vereceğim cevap objektif olmayabilir.

Magazin basınının, filmdeki rol arkadaşın Tolgahan Sayışman ile birlikte olduğun yönünde haberler yapmasını bekliyorduk. Ancak tam bu esnada hayatına Özcan Deniz girdi. Sizi çok yakıştırıyor herkes. Mutlu musun?

Evet, cok mutluyum.

Harika. Hep sürmesini diliyorum mutluluğunun. Ben sadece şunu merak ediyorum. Aşk, senin performansını nasıl etkiliyor? Rolüne daha sıkı sarılmanı mı sağlıyor yoksa aklın bir karış havada mı?

Aşk, çok özel bir duygu. Ve ona ayırdığım anlar ve ruh hali de çok özel. Bu yüzden, performansımda bir etkisi olduğunu sanmıyorum. Çünkü oyunculuğun temelinde teknik ve metodlar var. Ama moral anlamında sorarsan, Özcan’ın hayatımda olması tabi ki mutlu ediyor beni ve pozitif bir etkisi oluyor üzerimde.

Samimiyetin için teşekkür ederim. Hemen filme dönelim yine. Kendi adına neler bekliyorsun “Aşk Tutulması”ndan? Kariyerin için nasıl bir adım oldu bu film?

Kariyerim açısından baktığımda,  tabi ki bir basamak daha yükseltti beni bu film. Geçen yaz çektiğimiz “Cennet” adlı filmden çok farklı bir çalışma bu. O psikolojik – dram, bu romantik - komedi. Yani herşeyi ile  çok farklı iki filmden bahsediyoruz. Oyunculuk performansım için de geçerli bu. Bu benim için bir avantaj. Çünkü bir oyuncu yelpazesindeki renkleri ne kadar gösterebilirse o kadar iyi bence.

Bundan sonra sinemaya ağırlık vermeyi düşünüyor musun? Yeni film teklifleri var mı?

Şu anda netleşen bir iş yok. Sinema zaten hayatımda. Bu sekilde devam etmesi yeterli benim için. Ağırlığı iş sayısıyla değil, kalitesiyle koymayı tercih ederim.

“Yaprak Dökümü” bu sezon bitiyor. Yeni dizi teklifleri var mı?

Evet, bu sezon artık bitiyor “Yaprak Dökümü”. Henüz netleşen yeni bir dizi projesi yok. Nejla’dan sıyrılmam zaman alabilir.

Dizide seni gülerken görmek neredeyse imkansız. Nejla için bir mutlu son yaşanacak mı? Hiç değilse, dizinin sonunda gönül rahatlığıyla gülerken görelim seni…

Bilemiyorum, ama dizide öyle bir noktaya geldik ki, hiçbir şeyin garantisi yok. Göz pınarlarım kurudu Nejla yüzünden. Her an her şey olabilir dizide, bekleyip göreceğiz.


Röportaj: Serkan Tavşanoğlu