Sex Traffic

İlk bölüm, anya adında bir kızın ve benzeri kurbanların bosna’da görev almak üzere gönderilmiş amerikan güvenlik birliklerince video kaydına alınması, anya’ya aşık amerikalı genç polisin odayı basması ve ardından tek tek ortaya serilen pislikleri anlatıyor. Dev amerikan şirketlerinin seks ticareti üstünden nasıl para kazandığını, bu paranın dolaylı yoldan ticaretle savaşan yardım kuruluşlarına aktığını, türlü ikiyüzlülüğü, bilinen ama kanıtlanmasına imkan tanınmayan iğrençlikleri görüyoruz. Şimdilerde ırak’a demokrasi götürme peşindeki amerika bosna’da neler yapmış? hala oralarda neler dönüyor? Moldova’lı yoksulluklarından kurtulup hayalleri peşinde olan iki kız kardeş filmin odağını oluşturuyor. elena ve vara ardlarında anneleri ve elena’nın bebeğini bırakıp yola koyuluyorlar. Trafik kızları kandıran sevgili, ardından dil öğrenme ve yardım bahanesiyle onlara yol gösterenler ve ülkeden ülkeye sürekli bir alınıp satılma basamaklarıyla sürüyor. Kızlar aynı yerde kalamıyorlar, çünkü polis gözlüyor ama polis de bu işin içinde olduğu için yakalanınca yurtlarına da dönemiyorlar. Geride bıraktıkları çocukları, sevdikleri de tehdit altında. nihayetinde elena bir şekilde kaçıp kurtuluyor. ingiliz polisi ve sonrasında erkek arkadaşı olan gazeteci ona yardım ediyor. vara’ysa trafiğin bir parçası olmayı yeğliyor. Gilm o kadar iğrenç şeyleri gösteriyor ki, o kadar uzun ve detaylı ki, tecavüzler, acılar, sığınma evindeyken postayla bebeğinin kesik elini alan anne, insan hayatının hiçe sayılması, bu kızlarla aynı yaşlarda çoluğu çocuğu olan insanların bu işlere göz yumması, inanılacak gibi değil. Teknik anlamda bu kadar olayı, hiçbir kopuşa meydan vermeden anlatmak büyük başarı. kurgusu, giriş gelişme ve sonuç olarak ele alınışı kusursuz. son sahnesinde bile nefes kesiyor. Mutlu son geldi diye sevinmek yok çünkü hiçbir şey değişmiyor, Trafik ilk adımdan başlayarak devam ediyor.