Aylar önce felç geçiren Remziye yatalak bir haldedir. İlerlemiş yaşına ve hastalığının her geçen gün kötüye gitmesine karşın her gece uykularını bölen kabuslar içindeki azabı da giderek büyütmektedir. Sonunda onu yiyip bitiren azaba yenik düşer ve oğlu Bekir’i bir kadını bulması için İstanbul’a gönderir. Fatma Güler adındaki kabuslarına giren bu kadın İstanbul’da Bakırköy Akıl Hastanesi’nde kalmaktadır. Remziye oğluna kadını mutlaka bulup getirmesini ister. Belki de oğlundan ölmeden önceki son arzusu budur. Bekir bir hafta sonra olacak düğün hazırlığını yarıda bırakır ve istemeye istemeye de olsa İstanbul’un yolunu tutar. Fatma Güler isimli kadın, akıl hastanesinden ayrılmış, sadece zaman zaman baş gösteren rahatsızlıkları olduğunda hastaneyi geçici olarak ziyaret etmektedir. Yerini izini bilen de yoktur. Bekir koskoca şehirde yaşadığından bile emin olmayarak annesinin istediği kadını aramaktadır. Sonunda hastane görevlilerinin da yardımıyla bir barakada yaşayan kadını bulur. Saldırgan ve düşmanca bir tavır sergileyen kadını mahallelilerin de yardımıyla ikna etmeyi başarır ve neden istendiğini dahi bilmediği ve tanımadığı bu kadını annesine götürmek için yola çıkarlar. Yol boyunca kadın yaptığı deliliklerle Bekir’i çileden çıkarmasına rağmen Bekir annesine verdiği sözü yerine getirmek için çırpınır. Deli bir kadının merhameti yıllarca saklanan azabı dindirebilecek mi? Sorularla dolu bir yolculuğun sonundaki gerçek izleyenleri derinden sarsacak…
Devamını Oku
