Dünya Sineması Altın Koza'da

05.05.2010 10:55
Dünya Sineması Altın Koza'da

7 – 13 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek ve devam edeceği bir hafta boyunca 200’ü aşkın film yedi sinema salonunda dönüşümlü olarak gösterilecek 17. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, dünya sinemasının en yeni örneklerini izleyiciye sunacak.

 

Festival, ‘Dünya Sineması Bölümü’yle sinemaseverleri kıtalararası bir yolculuğa çıkarak farklı ülkelere konuk olmaya davet ediyor.

 

Meksika Devrimi’ni kucaklayan 10 kısa filmden oluşan devrimin 100. Yılı kutlaması niteliğindeki Devrim / Revoluccion izleyiciyi dönemin farklı yansımalarıyla buluşturuyor. Berlin Film Festivali’nde ilk gösterimini yapılan filmin yönetmenleri arasında, Tahoe Gölü filmiyle geçtiğimiz yılın en başarılı yapımlarından birine imza atmış olan Fernando Eimbcke, İçimdeki Çöl ile katıldığı pek çok festivalden ödülle dönen Rodrigo Pla gibi genç yönetmenler ve Gael Garcia Bernal,  Diego Luna gibi ünlü isimler de yer alıyor.

 

Berlin Film Festivali’nde Fipresci Ödülü’nü alan Kolombiya yapımı Oscar Ruiz Navia imzalı Yengeç Kapanı / Crab Trap, Kolombiya’nın Pasifik sahilindeki bir köyde, geçmişinden kaçmaya çalışan bir adamın yerel halkın içine karışmasıyla gelişen olayları anlatıyor.

 

Bölümün sürprizlerinden biri dünyaca ünlü İngiliz kadın oyuncu Samantha Morton’un ilk yönetmenlik denemesi olan Sevilmeyen / The Unloved. Steven Spielberg imzalı Azınlık Raporu filminde canlandırdığı unutulmaz karakterle hafızalara kazınan Morton, bu ilk filmiyle hem yönetmenlikte iddialı olduğunun sinyallerini veriyor hem de İngiliz hükümetinin çocuk koruma yasaları ve sosyal hizmetler kurumlarını tartışmaya açıyor.

 

Daniel Barber’ın yönettiği sürükleyici polisiye Harry Brown’da ünlü İngiliz oyuncu Michael Caine, sokaklarda adaleti sağlamaya çalışıyor.

 

2007 yılında Tüplü Televizyon / The Tube with a Hat adlı kısa filmiyle ses getiren Radu Jude’un ilk uzun metrajlı filmi Dünyanın En Mutlu Kızı  / The Happiest Girl in the World, tüketim toplumuna ve reklam çılgınlığına göndermelerle dolu.

 

İsviçreli yönetmen Christoph Shaub imzalı Julia’nın Kayboluşu / Julia’s Disappearance yaşlanmak ve hangi yaşta olunursa olunsun aşkın peşinde koşmak üzerine eğlenceli bir film.

 

Antonio Nuic’in yönettiği Hırvatistan yapımı Eşek / Donkey, 1995 yazında, Hırvatistan’da iç savaş bitmek üzereyken karısı ve oğluyla doğduğu köye sürüklenen Boro’nun geçmişiyle yüzleşmesi ve ailesine dair yeni şeyler öğrenmesi etrafında gelişiyor.

 

Başta Venedik Film Festivali olmak üzere katıldığı pek çok festivalden ödülle dönen Lübnan / Lebanon geçtiğimiz yılın en çok ses getiren filmlerinden biri oldu. İsrailli yönetmen Samuel Maoz filminde, 1982\'deki Lübnan Savaşı\'nda bir tankın içinde sıkışıp kalan dört genç askerin öykülerini anlatıyor.

 

İspanya’dan Pianosu Olmayan Kadın / Woman Without Piano San Sebastian Film Festivali’nden Gümüş İstiridye ödülü ile dönen sıcak bir Akdeniz filmi. Madridli bir ev kadının tekdüze hayatından kaçma çabasını anlatan filmde herkes kendinden birşeyler bulabilir.

 

Festivalin sürprizlerinden biri de geride bıraktığımız Berlin Film Festivali’nden iki ödülle dönen Aleksei Popogrebsky imzalı Nasıl Bir Yaz Geçirdim / How I Ended This Summer. Film görüntüleriyle izleyicilerini büyülerken, Rusya’dan özlediğimiz nitelikte bir kara mizah içeriyor.

 

Cristian Jimenez’in yazıp yönettiği Illusionas Opticas / Optik Yanılsamalar, Güney Şili’nin küçük bir kentinde birbirinden ilginç karakterlerle komedi ile melankoliyi harmanlayan bir öykü anlatıyor. Filmin yönetmeni Adana’da festivalin konuğu olacak.

 

Bu yıl Berlin Film Festivali Forum Bölümü’nde gösterilen Thomas Arslan imzalı Gölgede / In the Shadows, hapisten çıktıktan sonra eski dostları ve düşmanlarıyla bir hesaplaşmaya giden ve hemen yeni bir soygun planı yapan bir adamın öyküsünü anlatırken, 1960ların Fransız kara filmlerini anımsatan tatlar içeriyor.