Buz Devri 3: Karlar Altında, Çağlar Ötesinde Bir Macera…

03.07.2009 15:54

Bilgisayar teknolojilerinin her gün bir adım daha ileri gitmesiyle beraber bilgisayar ortamında yaratılan animasyon filmler de giderek şenlikli hale geliyor. Derinlikler artıyor, karakterler neredeyse gerçeğe dönüyor, boyutlar değişiyor.. Bu değişimleri, seri hale gelen animasyonlarda daha net olarak görebiliyoruz. Buz Devri bunun iyi örneklerinden birisi.. Buz devri ile 2002 senesinde tanıştık ve film giderek büyüyen bir ilgiyle karşılandı. Sinema salonlarında ilgi gördüğü gibi bu ilgi DVDde de devam etti. Sadece çocuklara değil yetişkinlere de hitap etmesi bunda önemli bir etken tabi. Başarılı karakter yaratımları ve ince esprileri sayesinde devamı beklenen bir film haline geldi. İkinci film “Buz Devri: Erime Başlıyor”da ise filme yeni karakterler dahil oldu.  Ancak bu kez çok yeni bir dünya beklemiyordu seyirciyi. Bu yüzden ilk filmin yarattığı beklentiyi çok da karşılayamadığını söyleyebiliriz. Yine eli yüzü düzgün ancak çok da yeniliği olmayan bir filmdi. Bu durum üçüncü filmle ilgili “acaba” sorusunu düşürdü akla. Ancak filmi izledikten sonra derin bir nefes alarak çıktım salondan.

 

“Buz Devri: Dinozorların Şafağı”nda bir kere macera dozu yüksek tutulmuş. Sürekli filmin içinde kalıyor, dışına çıkmıyorsunuz. Espriler, karakterler ve görüntüler buna izin vermiyor zaten. Film tanıdık mekanlarda başlıyor. Bu kez Many ve ellienin çocuk heyecanına tanık oluyoruz. Onlarla beraber sürüdeki herkes heyecanla bebeğin geleceği anı bekliyor. Bu arada Sid, bir gün sakarlığı sonucu kendini hiç beklemediği ve bilmediği bir dünyada buluyor. Yaşadıkları yerin altında hala dinozorların hüküm sürdüğü bir bölümden haberdar oluyor. Sid’in kayboluşuyla beraber endişelenen arkadaşları da oraya gidiyor ve macera asıl burada başlıyor. Çünkü ait olmadıkları bir yerde ve tanımadıkları bir hayatın içindedirler artık.

 

Bildik karakterlerimiz Manny, Diego, Sid, Ellie, Crash, Eddie ve Scrat yine başrollerde. Bu kez iki yeni karakterle tanışıyoruz. Bir tanesi dinozorlar katında yaşamını sürdüren bir gözünü kaybetmiş gelincik Buck. Diğeri ise hayatını bir meşe palamuduna bağlayan Scrat’in aşkı bulmasını sağlayacak uçan sincap Scrattie… Meşe palamudunu bile bi kenara bırakabilecek “büyük aşklar kavgayla başlar” teorisini destekleyen bir şeyin içinde buluveriyor kendini. Ve bu durum da bir sürü komik sahneye sebep oluyor elbette. Palamut uğruna tango yaptıkları sahne kesinlikle filmin en keyifli sahnelerinden bir tanesi. Ayrıca zorlu görevi tamamlamak için geçmeleri gereken yerlerden “Ölüm Uçurumu” sahnesi de bir başka zirve. Karşıdan karşıya geçiş anları uzun süre gülmenize neden olacak muhtemelen.

 

Buz Devri 3’ü ilk iki filmden ayıran bir özelik de bazı sinemalarda Real D olarak izleme şansınızın olması. Daha derinlikli ve gerçekçi görüntüler görmek ve güzel bir deneyim yaşamak için bu fırsatınız varsa değerlendirin. Bu arada filmin hem Türkçe dublajlı hem de orijinal dilde izlenme seçenekleri olması da başka bir güzellik. Zira sadece Türkçe olarak izlemek zorunda olduğumuz animasyonlarla da karşılaşıyoruz. Bu anlamda bol seçenekli, pek şenlikli ve kesinlikle pişman olmayacağınız bir eğlence sizi bekliyor. “Buz Devri: Dinozorların Şafağı” sıcak ve stresli günlerde serin bir mola gibi gelecek…