Surrogates Özel Röportaj

19.08.2009 14:40
Surrogates Özel Röportaj

BRUCE WILLIS – Ajan Greer rolünde


Şu ana kadar gördüklerimiz çok heyecan verici. Filmi seyreden insanları ne tür bir macera bekliyor, söyler misin?


Willis: Bu bir gerilim, aksiyon gerilim filmi. Bu yüzden bolca aksiyon içeriyor, şu ana kadar gördüklerinizden fazla hem de. Ayrıca filmde suçu kimin işlediğine dair bir gizem var ve eee... ben sokaklarda dolaşıp dünyayı kurtarmaya çalışıyorum. Bu benim onuncu kez mi dünyayı kurtarışım Paul? On ya da on birinci kez dünyayı kurtarışım.


Paul: En az


Willis: Ve ee... bu... aktör olmak gerçekten çok zor. Bolca repliği hatırlamanız gerekiyor.


Bize biraz karakterinizden söz edin..


Willis: Özeti aldınız mı? Karakterim hassas, kırılgan bir polis. İşlerin yürüyüş şeklinden pek memnun değil. Ve karısıyla arası iyi değil, suret olayı yüzünden karısıyla bir uzaklaşma yaşıyor ve karısını geri istiyor. Suretlerin yan etkilerinden biri de, insanların bir maske gerisine saklanabilmeleri, bu da kötü bir şey değil aslında. Dünyada bir maskenin arkasına saklanmak isteyebilecek ve saklanan pek çok insan vardır eminim.


Suret olgusunu biraz daha açıklayabilir misiniz?


Willis: Ben anlamıyorum ki.  Yanınızda bir telefon var mı? Telefon var. Blackberry gibi bir şey mi? Blackberry\'nin olmadığı zamanları, yanında sürekli telefon olmadığı ve sürekli dünyayla iletişimde olmadığın zamanı hatırlıyor musun? Blackberry bu teknolojiyi o kadar ileriye götürüyor ki, tehlikelerden etkilenmeyen görsel bir şeklini yaratıyor. Böylece Blackberry\'i kullanan gerçek kişi korunmuş oluyor. O kişi Blackberry\'ye ne yapacağını, ne düşüneceğini ve nasıl hareket edeceğini söylüyor. Açıklaması zor, sözlü değil görsel bir olgu fakat bu kadar. Ve kontrolden çıkıyor ve dünya çapında yayılıyor ve herkesin bir sureti oluyor.


Güzellik ve teknolojiyle ilgili gerçek hayatımızdaki takıntıları ortaya koyan ilginç bir olgu.


Willis: Evet evet


Senaryoyu ilk okuduğunuzda ilginizi çeken bir şey miydi bu?

 

Willis: Bu benim hiç ilgimi çekmiyor. Beni tedirgin ediyor. Ben olayın daha az tehlikeli tarafına bakıyorum, bana göre bu sadece insanların daha hızlı iletişim kurmasının bir yolu.

 

Örneğin Michael Jackson\'ın ölümü dünyaya 4 saniye içinde duyuruldu, bu çok kısa bir süre. 10 yıl önce bu olamazdı, 20 yıl önce de olamazdı. Bilgi giderek sıkıştırılıyor ve daha hızlı iletiliyor. Sosyal ağların pek tutkunu değilim. Elektronik teknolojisinin de öyle. Şu anda elektrik kesilse, hepimizin eve gitmesi gerekirdi.Bu iyi bir açıklama mıydı? İyi miydi bilmiyorum.

 

Hayır, harikaydı. Rol arkadaşlarınız hakkında sorular soracağım, Radha Mitchell. Öncelikle ikinizin karakterleri arasındaki ilişki ne ve onunla çalışmak nasıldı?

 

Willis: Radha\'dan mı söz ediyorsun?

 

Evet.

 

Willis: Harikaydı. O harika bir aktris. Harika bir iş çıkardı. Onunla çalışmak eğlenceliydi. Harika biri. Çok güzel filmler çevirecek.


Filmde ilişkiniz ne peki?

 

Willis: İkimiz de polisiz, ortağız. Ortağız ve suret ortaklarımız aslında birlikte çalışıyor. Ve bir... bunu söyleyebilir miyim bilmiyorum ama galiba söyleyebilirim. Filmde suretlerin birbiriyle seks yapabileceklerine dair bazı göndermeler mevcut. Fakat Radha\'nın sureti ve benimki birlikte seks yapmıyorlar. Bunu niye söyledim bilmiyorum fakat örnek olarak verdim.

 

Teknolojiden yana en büyük endişem, özellikle teknolojiyle ilgili bir film çektiğim bu dönemde, Rumer adındaki küçük kızımla ilgili. O bir aktris ve gelecek hafta 21 yaşına basacak ve 11 Eylül\'de bir filmi vizyona girecek, Suretler de 25 Eylül\'de gösterimde olacak. En büyük endişem, onun filminin bizimkini gişede geçmesi. Dilerim bu olmaz çünkü bunu kaldıramam.

 

Rosamund Pike filmde karınız rolünde?

 

Willis: Rosamund harika.

 

Biraz ikinizin karakterleri arasındaki ilişkiden ve onunla çalışmanın nasıl olduğundan söz eder misiniz?

 

Willis: Aramızda bir uzaklaşma var. O harika bir aktris, çok iyi bir klasik tiyatro eğitim almış. Hala tiyatroya çıkıyor mu bilmiyorum fakat kısa süre öncesine kadar Londra\'da Judi Dench ile bir tiyatro oyununda birlikteydi. Müthiş, ok şeker bir insan. Filme büyük katkıları oldu. Ee onunla her zaman tekrar çalışabilirim.


RADHA MITCHELL – Ajan Peters rolünde

 

Filmde bir suretin ne olduğunu ve nasıl çalıştıklarını açıklayabilir misiniz?

 

RADHA MITCHELL: Bir suret, hayattaki her şeyinizi sizin yerinize yapan bir kukla robot gibidir. Siz evinizde kalıyor, koltuğunuza kuruluyor ve gözlük takıyorsunuz, sonra da robotunuzun yaptığı her şeyi kendiniz yapıyormuş gibi hissediyorsunuz, böylece her şeyi ikinci elden yaşıyorsunuz. Hikayenin geçtiği dünya genel olarak böyle.

 

Bize suret ortağınız Ajan Peters ve karakterinden bahsedin.

 

RADHA MITCHELL: Jennifer Peters adında bir kadını canlandırıyorum, aslında çoğu zaman Jennifer Peters karakterinin robotunu oynuyorum. Ve Tom Greer\'ın suretiyle birlikte çalışan bir FBI ajanıyım. Birinin robotları öldürmenin, robotları öldürerek onu kullanan kişiyi öldürmenin yolunu bulduğu bir vakayı incelemektedirler. Öyle bir olay yaşanır işte. Ve suretler tarihinde ilk kez böyle bir şey yaşanmıştır. Bu, insanların benimsediği yeni bir teknolojidir, bu yüzden cinayet insanları korkutur. Çünkü bu suç, bu teknolojinin getirdiği her şeyi yok etmiş gibidir.

 

Biz neler olduğunu anlamayı deniyoruz ve bunun için birlikte çalışıyoruz. O kararsız bir karakter, gündeminde neler olduğundan emin olamıyorsunuz. Gerçek haliyle karşılaştığınız bazı anlar oluyor. Son derece inek, Daniel Johnson tarzı biri ve tüm gün evinde oturuyor, sureti aracılığıyla çalışıyor.

 

Böyle bir karakteri canlandırmak ilginç.


Suret olmanın artı ve eksileri nedir?

 

RADHA MITCHELL: Artıları ne mi? Artısı istediğin gibi görünebilmen. Ve temel olarak istediğin şeyi yapabilmen. Hava çok soğuksa bunu hissetmezsin çünkü sıcaklığı ayarlayabilirsin. Birini dinlemekten sıkıldıysan, onları reddedebilirsin. Yani gerçekliği, yaşamak istediğiniz şekilde filtre edebilirsiniz.

 

Bence eksi tarafı, gerçekliği tam olarak yaşayamamak ve sonuçta kendinizi yaşayamamak.


Gerçek hayattaki güzellik ve teknoloji saplantımızı ortaya koyan ilginç bir olgu.

 

RADHA MITCHELL: Evet

 

Bu konuları incelemek size ilginç geldi mi?

 

RADHA MITCHELL: Ee aslında son derece ilginç çünkü güya geliştirilmiş canlıları oynuyorsunuz ve öbür taraftan stüdyo sizi en ufak ayrıntınıza kadar inceliyor. “Dişlerini beyazlatmalısın. Saçını beğenmedik.” falan gibi. Farklı farklı görünümler deniyorlar. Sonunda “Ben neye benzedim?” diyorsunuz. Benden bir parça et gibi bahsediyorlar. Bir hikayeye yorum yapar gibiyim. Mükemmellik konusunda bir saplantı var. Bu kadar mükemmel olma fırsatımız olsaydı ve kendimiz olamasaydık, bunu yapar mıydık ve bu sağlıklı olur muydu.

 

Bu süreci yaşamak çok ilginçti.

 

Bruce Willis\'i soracağım. Onda sizi şaşırtan bir şey söyleyin.

 

RADHA MITCHELL: Eee… Yani o son derece aceleci bir kişiliğe sahip. İnsanı her zaman şaşırtıyor. Fıstık ezmeli milkshake\'e olan düşkünlüğü beni şaşırttı. Bunları çok seviyor.

 

Ee… Fakat onun en harika yanı, çok komik ve zeki olması. Ve oynadığı karakterin kişiliğine benziyor. O bu tür bir film için mükemmel baş rol oyuncusu. Çünkü aksiyon filmlerinde her zaman müthiş oyunculuklar ortaya koyuyor çünkü maço olmayı biliyor. Ayrıca bundan sıyrılmayı da biliyor ve onu ilginç kılan da bu.

 

Filmde karakterleriniz arasındaki ilişkiyi açıklayabilir misiniz.

 

RADHA MITCHELL: Aramızda uzak bir ilişki var ve bu ilişki filmin farklı versiyonlarında değişti ancak başlangıçta yeni ortaktık ve bu vakayı çözmek için birlikte çalışan ortaklarız. Gündemimiz neler olduğunu anlamak ve bazen birbirimize sinir oluyoruz ve sonunda bunun nedenini anlıyoruz. Bazen kısa süren bir yakınlaşma oluyor, dostça bir ilişki şeklinde. Fakat Bruce\'un karakteri ondan çok daha tecrübeli. Onunla oynamak çok eğlenceliydi çünkü gerçek hayatında, binlerce kez polis rolü oynamış biri ve bunu ezbere biliyor. Bana hep ipuçları verdi. Ve onunla oynamak çok eğlenceliydi.


Jonathan seninle uzun süre çalışmak istediğini söyledi.

 

RADHA MITCHELL: Evet evet


Bu filmde yer almanın en cazip tarafı neydi?


RADHA MITCHELL: Büyük filmleri başarılı bir şekilde yönetmiş olan çok yetenekli bir yönetmen var ortada. Herkes bunu yapamaz. Ciddiyim. Tüm unsurları bir araya getirmek için çok çalışmak gerekir. Farklı farklı fikirlere sahip o kadar insan var ve onlara bir bakış açısı verebilmek bile başlı başına büyük bir zorluk. O çok zeki bir adam ve çok net, harika fikirleri var. Senaryonun kendisi çok cazipti ve hikayenin özünden kaynaklanan tartışmalar bile çok ilginç. Filmde dahil olmamı sağlayacak çok şey vardı.

 

Bu filme giden seyircileri ne tür bir deneyim bekliyor?

 

RADHA MITCHELL: İlk olarak bu kavramı anlayacaklar. Suretleri ve bunun anlamını. Bu ilk adım. Sonra birileri ölüyor. Bunun anlamı ne ve neden öldüler? Bunun gibi çok şey var ve bunlar sizi filmin içinde tutuyor çünkü neler olduğunu anlamanız gerekiyor. Sürekli olarak gerçekliğe neler olduğunu anlamaya, anlamını çözmeye çalışıyorsunuz.

 

Olay örgüsünde pek çok dönüş ve sürpriz var ve şüphe duyuyorsunuz. Sürekli olarak filmin içinde kalıyorsunuz.

 

Hikayede en çok sevdiğim şey, toplum, nasıl yaşadığımız ve zor durumlarla nasıl yüzleştiğimiz hakkında sorular sormanızı sağlaması ve filmin en ilginç tarafı da bu bence.

 

Gerçek hayatta suretlerinin olması hangi durumlarda eğlenceli olur.


RADHA MITCHELL: Pek çok durum var. Örneğin sabah 4\'te işiniz varsa, bunu suretiniz yapabilir. Yani bunlar çok ilginç. Los Angeles\'ta araba kullanmak, uzun uçuşlar, yapmak istemeyebileceğim pek çok şey var. Fakat hayatımızı şekillendiren şeyler.

 

Suretiniz neye benzerdi?

 

RADHA MITCHELL: Az önce muhtemelen bana benzeyeceğini söylemiştim, yani bir tür kopya gibi. Sürekli olarak etrafımda olurdu. Aksesuar gibi bir uzvum olurdu.

 

Bu filmde suretlerin genelde daha genç göründüğünü görüyoruz. Bu şekilde görünmenizi sağlamak için çok dijital efekt kullanılmış. Bunu gördüğünde ne düşündün?

 

RADHA MITCHELL: Bilemiyorum, hoş görünüyor. Bu robotları yaratacak olsak normalde böyle olmasını beklemezsiniz. Onları insan görünümlü yaratmazdık. Sonra da onları gerçek insanlarla ilişkiye geçirmezdik. Bence bu şekilde görünmeleri, görsel açıdan ilginç ve hikaye de bunun hakkında. Yani istediğin şekilde görünebilmek. Konu bu değil, konu insan olarak kim olduğunuzla ilgili. Bu yüzden biraz daha şişman görünüp, topuklu ayakkabı giymek ve farklı görünmek çok hoştu.


JONATHAN MOSTOW - Yönetmen

 

Şu ana kadar gördüklerimiz heyecan verici. Bu filmi nasıl tanımlardın?

 

JONATHAN MOSTOW: Bu yakın gelecekte yaşanan bir aksiyon gerilim filmi. Her şeyin kontrol ettiğiniz bir robot aracılığıyla evinizden çıkmadan, hayatı ikinci elden yaşayabilecek olsaydınız neler olurdu? Ve robotun yaşadığı tüm tecrübeleri hissetseydiniz, tat, koku, işitme? Sanki kendiniz yaşıyor gibi fakat evinizden çıkmak zorunda kalmadan, hastalık tehlikesi yaşamadan, güvenlikten taviz vermeden, utanılacak durumlara düşmeden, sürekli harika görünerek. Bu şekilde yaşamak nasıl olurdu?

 

Daha önce gördüğümüz robot filmlerinden ne kadar farklı?

 

JONATHAN MOSTOW: Bu filmin ilginç yönü son derece basit ve izlediğim diğer robot filmlerine göre bu filmi özel kılan şey, diğer filmlerde robotların bağımsız düşünebilmeleri. Bu filmde robotlar sadece araç, onlar kukla gibi, sadece makine. Robot, sizin kontrolünüz dışında herhangi bir şey yapmıyor. Internetteki varlığınız gibi bir şey yani. E-posta yazılımını programlayabilirsiniz fakat sizin yerinize e-posta yollayamaz. Sizin yerinize e-posta yazamaz. Kendiniz yazıp yollayacaksınız. Evde oturup hayatınızı ikinci elden yaşama fikri, günümüzde yaşadığımız şey aslında. E-posta, Facebook ve Twitter, bunların hepsini evinizin güvenli ortamından yaşayabilirsiniz.


Oyunculardan söz edin, özel birini mi arıyordunuz?


JONATHAN MOSTOW: Filmin baş rolü için, yani Bruce\'un rolü için bazı isteklerim vardı. Öncelikle çok iyi bir aktör olan bir yıldız arıyordum. Elimdeki liste çok uzun değildi. Sonra da gerçeklik, duygusallık sunabilecek ve seyircilere insansı yönü verebilecek biri istiyordum, bana göre Bruce liste başımdı.

 

Ayrıca çok uzun zamandır polis, FBI ajanı ve dedektif rollerinde oynadığı düşünülürse, bir de buna Altıncı His, 12 Maymun, Beşinci Element gibi bilim kurgu filmleri eklenince, bu film için en uygun kişi Bruce\'tu. Oyuncu seçiminde belli bir filmi için en uygun kişiyi seçmeye çalışırsınız zaten.


Peki ya kadın oyuncular? İlk olarak Radha Mitchell.

 

JONATHAN MOSTOW: Evet, Radha harika bir aktris. Çalışmalarının hep hayranı olmuşumdur ve uzun süredir onunla birlikte çalışmak istiyordum ve bu film için çok uygundu. O harika bir aktris. Muhteşem biri. Ayrıca seyirciler açısından yeni bir yüz. Daha önce büyük bir filmde oynamadı. Onda eşsiz bir yön var. Bu filmde oynadığı rol düşünülürse, filmi çok da anlatmak istemiyorum ama onun farklı boyutları var ve bunları filmde izleriz. Seyirciler açısından yeni birini istiyordum.

 

Ve Rosamund Pike.

 

JONATHAN MOSTOW: Rosamund Pike da her zaman hayranlık duyduğum bir aktris ve kesinlikle muhteşem, harika bir aktris ve filmde Bruce\'un eşini oynayacak birine ihtiyacım vardı. Bu çok ilginç bir ilişki çünkü filmde Bruce\'un karakteri, suret aracılığıyla yaşamakla ilgili  farklı duygular geliştiriyor fakat karısı bundan hoşlanıyor. Hatta karısı odasından bile çıkmıyor. Odasından çıkmayalı aylar olmuş ve aynı dairede yaşayıp ayrı yatk odalarında yatıyorlar. Karısı, Bruce\'la hayatını sureti aracılığıyla yaşamaktan mutlu. Rosamund mükemmel suret benzeri karakteri oynadı. Gerçek halini gördüğümüzde duygusal hassaslıkları, insan karakterini anlamamızı sağladı.


Kullanılan dijital efektler ve neler yapıldığı hakkında bir şeyler söyleyebilir misiniz?

 

JONATHAN MOSTOW: Filmde çok sayıda dijitl sahne var, bugüne kadar yaptığım filmlerden çok daha fazla. İşimizi doğru yaptıysak bunlar fark edilmemeli. Filmin dünyasına kendinizi kaptırırsınız sadece. O dünyada herkes harika ve mükemmel görünüyor çünkü insanların yüzlerini dijital olarak değiştiriyoruz. Kırışıklıklar, kan damarları ve sivilceler falan gidiyor. İnsanların yüzünün şekillerini ve fiziksel görünümlerini de değiştirebiliyoruz. Dijital efekt toplantılarımıza gelseydiniz, bunun deri doktorları toplantısına benzediğini düşünürdünüz çünkü insanların yüzlerindeki kusurlardan söz ediyoruz ve herkesin iyi görünmesi film açısından önemli. Sonuçta insanlar, kendi idealize versiyonlarının suretleri olmasını istiyor.

 

Bu filme giden insanları ne tür bir deneyim bekliyor?


JONATHAN MOSTOW: Bir film izlemeye gittiğimde, Cumartesi gecesi bir filme gittiğimde 2 saatliğine dünyadan kopmak ve her şeyi unutmak isterim. Benim açımdan o heyecanı ve aksiyonu yaşamak isterim. Konu bir insan hikayesi ise, bir sonraki gelişmenin ne olduğunu bilememeyi isterim. Bir sonraki olayın ne olduğunu bilemediğim filmleri izlemeyi severim.

 

Bu yüzden bana göre bir filmin başarı, seyircilerle izlediğimizde kimsenin kalkıp lavaboya gitmemesi, kalktıkları zaman bir şeyleri kaçırabileceklerini düşünmeleri. Bu tür bir filmi izlemeyi severim ve bu tür bir film yapmak isterim.


Filmin yakın gelecekte yaşandığı duygusunu alıyoruz? Bu tür bir hayat ne kadar yakın gelecekte yaşanabilir sizce?


JONATHAN MOSTOW: Çok ilginç. Suretler için gerekli teknoloji şu anda var. İnsanların beyin dalgalarını okuyup bunları motor faaliyetlere dönüştürme imkanımız var. Örneğin tamamen felçli olmalarına rağmen klavyeyle yazabilen insanlar var çünkü hangi harfi düşündüklerini anlayabiliyoruz.

 

Ee, bazı maymunların beyinlerine elektrotlar taktılar ve maymun sadece düşünceleriyle, kendisini besleyen mekanik bir kolu kontrol edebildi.

 

Robotik dalında büyük bir devrim olursa ve bu ikisi bir araya gelirse, sonuçta böyle bir şey olacak. 15, 20 , 30 yıl sonra mı olur bilemem. Ben bilim adamı değilim fakat dünyanın bu yönde ilerlediğini düşünüyorum. O noktaya gelir mi gelmez mi bilmiyorum fakat bu tür bir teknoloji için bir pazar var mı yok mu, bunu zaman gösterecek. Teknolojinin, Internetin ve bilgisayarların son 20-30 yılda gelişmesinin bana öğrettiği bir şey varsa, o da insanlara rahatlık sağlayan bir şey olduğunda, bunu evlerinden hiç çıkmamalarını sağlayacak şekilde daha önce hayatlarında var olan bir şeyle değiştirmeleri gerektiğinde bunu satın aldıkları. Bunu yapıyorlar. İnsanlar bunu istiyor.