Televizyonun nitelik tartışması yeni bir mesele değil bizler için. Aklımızda yüzlerce defa kırılır dökülür parçalanır fakat bütün bu düşünceler kafamızı arşınladıktan sonra o yeniden evimizin en güzide köşesinde varlığına devam eder. Üstelik televizyon başlı başına bir obje olmanın çok ötesinde yer kaplar hayatımızda. Yani \"tüketim toplumu\" mevzu bahis olduğundan bu klişe elbette televizyondan bağımsız düşünülemez. Televizyon hayatımızdan çıkmaz; aksine, allanır, pullanır, yenilenir ve daha teknolojik bir formda evimizdeki en güzel köşede varlığını sürdürmeye devam eder.
Kanal-i-zasyon için etmem gereken kelamları ilk etapta sıralamak istiyorum o halde...
MADDE 1 : Kanal-i-zasyon eğlenceli bir seyirlik midir? Bu sorunun yanıtı şüphesiz evet! Karşımızda duran film yergi kanalının yanında izleyicisini mevcut magazin gündeminden de uzaklaştırmadan eğlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu açıdan olan bitenin \"bilincinde\" olmakla yetinmeyip, faillerini de oyunun birer parçası haline getirmekten çekinmiyor. Fakat Kanal-i-zasyon\'un niteliği söz konusu olduğunda durup düşünmekte fayda var. Evet film, eğlenceli bir seyirliktir fakat sinemasal anlamda izleyiciye pek fazla şey vaad etmediği de bir gerçektir. Perdede olan biten bir televizyon skeci olarak ele alınmıştır, yine de sinemaya teşrif buyuran izleyici kitlesinin büyük bir çoğunluğunun da, anlatılanlara televizyon ekranından aşina olması da bu teoriye yağ sürmektedir adeta!
MADDE 2 : \"Televizyon aptal kutusudur.\" eleştirisini, basmakalıp düşüncelerin dışında vermeye çalışır gibi gözükse de birbirinden kesin çizgileri ile ayrılan karakterlere de dikkat çekmemek olmaz. Nasıl mı? Örneğin Amerika\'da akademik kariyer yapmış olan kanalın genel müdürü -sözde- vizyonu geniş biridir. Genel anlamda popüler yayınlara sırt dönmüş fakat bu tutumu nedeniyle de reyting rakamları tepetaklak haline gelmiştir. Onun yaratıcı örneği Türkiye\'den Lost gibi bir yapım çıkabilmesi üzerinedir. Cam siliciliği yapan İmdat ise, televizyon karşısında neredeyse hipnotize olan, sorgu kanalları kapalı fakat her nasılsa bozulmamış, saf bir karakterdir. İzleyici, İmdat\'ın başarı öyküsüne tanık olurken, genel yayın müdürüne surat ekşitmekten de geri kalmaz. Sonuçta \"ilkeli\" gözüken üçkağıtçı, \"sorguya kapalı\" olan ise kahramana dönüşüverir. Buna rağmen İmdat, bozulmamışlığını finalde bir kere daha konuşturarak inancırıcılıktan bizleri koparır.
MADDE 3 : Bir kaç kelam dışında Kanal-i-zasyon, kesinlikle bir eleştiri filmi değildir! Sonuç itibari ile salonlara çektiği kitle de büyük ölçüde, kadrodaki isimlerin albenisine kapılan televizyon izleyicisidir. Burada \"bizim amacımız zaten o kitleyi salona çekip, onlara birşeyler anlatmak.\" gibisinden yorum yapan birileri çıkarsa bu oldukça gülünç olur. Eldeki malzemenin zaten skeçler toplamından oluştuğunu sık sık hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda görüyorum bu konuda.
MADDE 4 : Kanal-i-zasyon işin eğlence kısmına eğilme konusunda başarılı burası bir gerçek. Filmin -komedi de olsa- kendisini de uç noktalarda eleştirdiği hatta izleyiciyi cezbedecek kısımları tekrar tekrar kullandığı da esgeçilmeyecek durumda. Buna rağmen gülmemek mümkün değil. Kendinizi şartlama durumunuza göre gülme katsayınız azalacaktır orası kesin! Fakat televizyon ve tüketim toplumuna eleştiri getirmek gibi bir kaygı gütmediği de ortada. Şu sıralar çok okuyacaksınız orada burada ben de yinelemekte fayda görüyorum: \"Genel olarak Okan Bayülgen\'in eleştirdiği pek çok duruma ters düşüyor.\"
MADDE 5 : Filmin ünlüler listesi neredeyse sizi boğacak kadar fazla! Bir noktadan sonra \"vay efendim kadroda şu isim de mi varmış?\" diye sorular sormaktan uzaklaşıp rüzgara kapılıveriyorsunuz. Aslında bu açıdan televizyon takip eden kitleyi yakalama biçimi de oldukça başarılı. Gündemde ne var ne yok iyi okunmuş ve kesinlikle sığ sayılmayacak bir şekilde eklenmiş filme. Yakın zamana kadar ünlü isimlerin kırdığı potlar ya da yapmış oldukları ani ve komik çıkışlar yine aynı ünlüler tarafından yeniden vücuda getirilmiş.
MADDE 6 : Orada burada \"Bu film korkak bir filmdir.\" eleştirisini okumaya başladım.
Ortaya çıkarılmış bir eserin ardını fazla bilmeden hoyratça kelamlar etme taraftarı olmasam da bu görüşü desteklediğimi söylemeden edemem! Burada \"korkak\" her ne kadar acımasızca bir eleştiri olsa da...Hadi ben bunu biraz daha değiştirerek, çok daha farklı ve etkileyici bir film yapılacak her tüğrlü malzemeye sahip bir film olduğunu ve bunu kullanmadığını ya da kullanamadığını söyleyerek bu kısma bir son vereyim.
SONUÇ : Kanal-i-zasyon, eğer ki bir tv dizisi projesi ya da bir çeşit sit-com olarak önümüze sunulsaymış, bu kadar yerilmezmiş gibime geliyor. İnsanların yabancılaşması ya da televizyon tarafından kullanılabilir -ekseriyette harcanabilir- birer malzeme haline gelmesi, çok daha net bir şekilde dile getirililebilirdi. Üstelik mizah dozundan da hiç birşey kaybetmeden. Yine de popüler isimlerin baskınlığı ya da Bayülgen\'in şahsi anlayışına ters düşmesi sebebiyle acımasızca linç edilme çabası da abartılı kaçıyor. Kanal-izasyon ortalamanın biraz daha üzerinde bir film. Ne eksik...Ne de fazla...İyi Seyirler...