Night of the Demons

Cadılar bayramı gecesi üç genç otomobilleriyle partinin yapılacağı terkedilmiş uğursuz Hull House’a doğru yol almaktadır. Burası mezarlığın ortasında yer alan eski bir cenaze evidir. Direksiyondaki şişman, kaba, maço Stooge (domuz burnu takmıştır), yanında kız arkadaşı Helen (eski Roma kıyafetlerinde) ve arka koltuktaki zenci korsan Rodger; sokakta yürüyen, elinde alışveriş torbaları olan yaşlı bir adamı taciz ederler. Yaşlı adam onlara lanetler yağdırır. Tam o sırada başka bir yaramaz genç, Sal, adamı bir fareyle korkutur. Adam artık ağzını bozar. Elinden düşürdüğü torbalarını toplaması için arkasından yaklaşan iyi kalpli Judy ise yanlış anlama sonucu yaşlı adamın gazabına uğrar.Morali bozulan Judy evine gider ve yeni erkek arkadaşı Jay tarafından Hull House’daki partiye davet edilir. Judy üzerine “Alice” kıyafetlerini giyerek, hiçbir özel kostüm giymemiş Jay ile evden ayrılır.O sırada bir markette, seksi bir bebek kıyafeti giymiş Suzanne domalarak, eteğinin altından küçücük donunu market elemanlarına sunarken; yan tarafta arkadaşı Angela, o akşamki parti için gerekli malzemeleri raflardan aşırmaktadır. Gotik bir cadı kıyafetindeki Angela partinin asıl sahibidir ve herkesi korkudan öldüreceğini iddia etmektedir! Elinde aynasıyla devamlı makyaj tazeleyen Suzanne’ın amacı ise olabildiğince çok erkeği yatağa atmaktır.Jay aslında Judy’nin eski erkek arkadaşıdır ama sadece bir kere çıkmışlardır. Kızdan hala hoşlanan bıçkın ve ağzı bozuk Jay, rüşvet ile Judy’nin kardeşinden onun nereye gittiğini öğrenir ve eve gizlice girer.Bundan habersiz Judy ve Jay otomobilleriyle iki arkadaşlarını daha alırlar: Peter Pan kıyafetli, Ortadoğulu Frannie ve onun doktor kostümlü sevgilisi Max.İşte bu 10 adet tipik Amerikan genci, Hull House’a gelirler ve Angela’nın önderliğinde bir ayna karşısında seans düzenlerler. Fakat yanlışlıkla kötü ruhları uyandırırlar…Video furyası korku filmlerinin bir prototipi sayılabilecek bu film oldukça eğlendirici. İtalyan yapımı “Demons ”un ve Raimi’nin “Evil Dead ”inin bir karışımı olarak niteleyebileceğimiz film bir kült haline gelmiş ve devam bölümleriçekilmiştir.Dönemine damgasını vurmuş her unsur filmde var. Çıplaklık, her yerde sevişebilen sevgililer, iyi çığlık atan ama çok kötü oynayan gençler, kukla canavar, gençlerin bedenini tek tek ele geçiren kötü ruh, dumanların arasında uğursuz uğursuz duran cenaze evi, mezarlık, eski ayna, tabutlar, çok konuşan korkak zenci…Sizi bilmem ama ben korku filmlerinde bilgisayar efektinden çok makyajı severim. Bu filmde de makyajlar çok iyiydi (bazı kişilere göre kötü olabilir). Özellikle de oyuncuların bu canavar makyajı altında nedense daha iyi rol yapmaları çok ilginç. Filmde izlemesi zevkli çok garip sahneler var. Mesela; Angela’nın şömine önündeki garip dansı veya Suzanne’ın ruj ve memesiyle yaptığı atraksiyon gibi! Komedi unsurları da taşıdığını söylememe gerek yok sanırım. Güle ağlaya 90 dk akıp gidiyor.Çoğu yeni izleyici için korkunç olmaktan çok komik kabul edilebilecek bu filmi korku sinemasına gönül vermiş, “Nerede o eski videolar” diyen her sinefile öneriyorum.