Uyarı: Bu inceleme, 2025 yapımı “Superman” filminden spoiler içeriyor.

Açıkçası, James Gunn'ın yeni "Superman" filmi duyurulduğunda, süper kahraman filmlerine karşı hissettiğim o yorgunluk yüzünden pek de hevesli değildim. Hele ki Zack Snyder'ın kasvetli filmlerinden sonra, "bir yeniden başlangıca daha ne gerek var?" diye düşünüyordum. Ama itiraf etmeliyim ki, filmden çıktığımda düşündüğüm tek şey şuydu: "İnanılmaz ama gerçekten keyif aldım!". Bu film, süper kahraman yorgunluğu döneminde çizgi roman filmleri söz konusu olduğunda gerçekten de eğlenceli ve şapşal olmaktan korkmamasıyla öne çıkıyor.

DC Evreni filmlerinde genel olarak karanlık ve kasvetli olması gerekiyormuş gibi bir yanılsama var. Ama bu "Batman" ve "Watchmen" gibi yapımlarda işlerken "Superman" ve "The Flash" gibi yapımlar için oldukça yanlış bir tercih bana göre. James Gunn, bu film ile gördüğüm kadarıyla, bu algıyı kırmaya oldukça kararlı gibi.

Filme başlarken, alıştığımız orijin hikâyesini bilmem kaçıncı kez izlemek yerine, Superman'in zaten kahraman olarak tanındığı bir noktadan direkt maceraya dalmamız çok hoşuma gitti. Bu, hem zaman kaybettirmiyor hem de zaten bildiğimiz bir karakterin mevcut durumuna odaklanmamızı sağlıyor. David Corenswet'in Superman yorumu ise beni gerçekten çok şaşırttı. Karakteri son derece içten ve başarılı bir oyunculukla canlandırmış. Filmin başında kanlar içinde, yenilmiş bir Superman görüyoruz ve bu kırılganlık onu o kadar insani kılıyor ki, hemen empati kurdum. Sürekli "gosh" ve "golly" gibi ifadeler kullanması ve genel olarak naif olması, Superman'in aslında iyilik için hareket eden o saf haliyle çok örtüşüyor. Bu, bence Superman'i doğru anlamak demek. O sadece "sembol" değil, karmaşık ve gerçekten iyi niyetli bir insan. Ayrıca Lois Lane ile olan "ropörtaj" sırasında Superman ve Clark Kent arasındaki oyunculuk ve dolayısıyla karakter geçişi çok etkileyiciydi. "Kahraman" ve "insan" olma ayrımını ortaya koyan bir tercih olmuş.

Rachel Brosnahan'ın canlandırdığı Lois Lane de sonunda hak ettiği yere ulaşmış gibiydi. Sadece Clark'ın sevgilisi olarak değil, olayların taşıyıcısı ve çözümleyicisi olarak karşımıza çıkıyor. Bağımsız, keskin zekâlı ve David Corenswet ile harika bir kimyası var. Lois, Clark'ı olduğu gibi görüyor ve ona meydan okumaktan çekinmiyor. Bu, ilişkilerini daha gerçekçi ve katmanlı hale getiriyor.

Nicholas Hoult'un Lex Luthor performansı ise filmin en büyük sürprizlerinden biriydi benim için. Başta "acaba olacak mı?" diye tereddüt etsem de, karakterin zekâsını ve karanlığını çok etkileyici bir şekilde yansıtmış. Superman'in zaaflarını çok daha keskin hale getiriyor ve uzun zamandır bu kadar ilgi çekici bir kötü adam görmemiştim. Karakter oldukça sinir bozucuydu, ama bu iyi bir şey, çünkü amacı da bu.

Ve tabii ki Krypto! Asıl kahraman bence süper köpeğimizdi! Filmin gizli yıldızı, sadık bir dosttan çok daha fazlası. Yaptığı her şeyle hem sevimli hem de komik ve birkaç sahnede beni çokça güldürdü.

Mr. Terrific (Edi Gathegi) de ekibin parlayan yıldızıydı. Nathan Fillion'ın Guy Gardner'ı ve Skyler Gisondo'nun Jimmy Olsen'ı da filme harika renk katmış. Özellikle Jimmy'nin sahnelerine çok güldüm. Ma ve Pa Kent de şimdiye kadar izlediğim en sıcak ve gerçekçi Superman ebeveynleriydi.

Gunn'ın filmi, Superman'in o "naif" ve "iyi kalpli" yönünü cesurca kucaklamış. "Nezaketin punk rock olduğu" mesajını veriyor ve ben buna gerçekten inandım. Bu film, iyilik ve temel insanlık değerleri hakkında, ve bence tam da şu an ihtiyacımız olan şey bu. Sürekli travma ve utanç hikayeleri izlemek yerine, daha eğlenceli, temiz ve parlak bir kahramanlık anlayışı sunuyor. Filmde siyasi ve sosyal medya eleştirileri de vardı, ama asla göze batmıyorlardı. Hükümetin Superman'e müdahalesi, sosyal medyadaki nefret gönderileri gibi konular, karakterlerin gelişimine doğal bir şekilde işlenmiş. Ayrıca, Superman'in bir "göçmen" olarak ele alınması da filmin güncel temasını güçlendiriyor.

Müzikler de harikaydı. John Williams'ın klasik teması modern bir yorumla kullanılmış, filme yeni bir enerji katmış. Film genel olarak sıcak ve umut dolu bir his bırakıyor. Özellikle aksiyon sahnelerinde, Superman'in kendini masum sivillerin ve ölümcül tehlikenin arasına koyarak bireysel hayatları kurtardığı anlar beni çok etkiledi.

Elbette, her film gibi "Superman"in de bazı kusurları var. Senaryonun yer yer aşırı doldurulmuş olduğunu hissettim, bazı karakterlere yeterince yer kalmamış. CGI'lar da zaman zaman sıkıntılı olabiliyordu, özellikle bazı cep evren sahneleri. Kamera tercihleri de bazen yakın çekimler ve hızlı zoomlar yüzünden biraz rahatsız ediciydi. Mizah da bazen tam yerini bulamasa da, bu benim için göz ardı edilebilir küçük kusurlardı.

Sonuç olarak, Gunn'ın bu filmi, mükemmel olmasa da, çılgınca eğlenceli bir başlangıç ve DC Evreni için umudun yeniden doğuşu olmuş. David Corenswet, Rachel Brosnahan ve Nicholas Hoult'un güçlü performansları, Krypto gibi parlayan yardımcı karakterler sayesinde, film beni çok etkiledi. Tıpkı eski, paslanmış bir arabanın parçalarını tek tek temizleyip yeniden birleştirmek gibi; Gunn, Superman'i baştan yaratmak yerine, onun en parlak ve en doğru parçalarını bir araya getirerek zamanın ruhuna uygun, pırıl pırıl işleyen bir kahraman sunmuş. Bu, umut veren ve DC'nin geleceği için akıllıca tohumlar atan bir film.

Ezgi Eyici

Yorumlar (0)

avatar