Gülcü Baba

Köyde yetiştirdiği güllerle ve güller kadar güzel olan kızıyla tanınan Gülcü Baba’nın başı kızının talipleriyle derttedir. Dillere destan güzelliğiyle köyün bütün genç delikanlıların aklını başından alan Gülcan’ın ise gönlü Kerim’den yanadır. Fakat bundan haberi olmayan Gülcü baba kızının evlenip yuvasını kurması için kendince bir plan yapar ve köydeki delikanlıların sevgisini sınamak için onları bir imtihana tabii tutar. Gençlere, “Kim benim kadar güzel güller yetiştirirse kızımı ona vereceğim” der. Gençler bu sözü duyar duymaz en güzel gülü yetiştirmenin telaşına düşer ve bunun yollarını aramaya başlarlar. Kerim de köyün diğer gençleri gibi gül yetiştirme derdine düşer, bir yandan da dünyalardan çok sevdiği Gülcan’ı kaybetme ihtimalini düşündükçe içi yanmaktadır. Günler geçmekte fakat gençler gül yetiştirmenin sırrına bir türlü erişememektedir. Kerim bu acıya ve ümitsiz yarışa daha fazla dayanamaz ve Gülcan’dan bir istekte bulunur; babasının güllere verdiği gübrenin sırrını kendisi için alması... Gönlü Kerim’e dünden yanık olan Gülcan sevdiğinin bu isteğini tereddütsüz yerine getirir ve gübrenin sırrını anlaştıkları gibi bir ağacın dibine gömer. Fakat Gülcan’ı kaybetme korkusu taşıyan köyün diğer gençleri bu sırrı keşfeder ve Kerim’e acı bir oyun oynarlar. Günler geçmesine rağmen Kerim’in gülleri sararıp solarken diğerlerininki serpilip büyümekte, rengarenk açmaktadır. Bu duruma kahrolan Kerim yine bir gün güllerinin başında üzüntüsünden ağlarken ansızın bir mucize olur…