
Çocukluğumuzun klasik animasyonunu gerçek dünyada yeniden izlemeye hazır mısınız?
Son zamanlarda sık sık farklı filmlerin canlı çekimleriyle gündeme gelen Disney, en son başrollerinde Gal Gadot ve Rachel Zegler’in bulunduğu 2024 yapımı “Pamuk Prenses” (Snow White) ile büyük bir gişe fiyaskosu yaşamıştı. Galasına davetli olarak katılma şansı yakaladığım “Lilo ve Stiç” (Lilo & Stitch) ise kendisinden hemen önce gelen bu filmin uğursuzluğuna yakalanmayıp gişede 2025’in en başarılı üçüncü filmi haline geldi.
Çoğu Disney uyarlamasını keyifle izlesem de sonunda içtenlikle beğendiğim ve “yapılması hiç fena olmamış” diye düşündüğüm bir adaptasyonla gelmiş çocukluğumuzun nostaljik filmi. Filmde orijinal filmden ayrılan fikirler elbette var fakat yine de 108 dakikalık bu filmden nostaljik bir neşeyle çıktım.
Öncelikle “Lilo ve Stiç” filminin 2025 yılı uyarlamasında Stiç ve uzaylı meslektaşları hariç herkes kanlı canlı insan! Lilo’yu canlandıran Maia Kealoha harika bir iş çıkarıyor. Film çekilirken 7 yaşında olan bu yetenekli çocuk oyuncu; her şeyiyle zıpır, inatçı ama sevgi dolu olan bu karakteri animasyon çizgilerinden sinema perdesine büyük bir başarıyla taşımış.
Filmde, Stiç’in İngilizce seslendirmesini yeniden 2002 yapımı “Lilo ve Stiç”in yönetmeni olan ve ilk filmde de Stiç’i seslendiren Chris Sanders yapıyor. Stiç’i dilimizde Ali Hekimoğlu konuşurken Nani ve Lilo karakterlerini ise Özge Çeçen ve Defne Bozçalı seslendiriyor.
Filmin çeşitli ayrıntılarına ışık tutacağım yazının devamı tat kaçırıcı detaylara (spoiler) sahip olabilir!
2025 yapımı “Lilo ve Stiç”, diğer çoğu Disney uyarlamasından farklı olarak günümüzdeki geçiyor. Evrendeki karakterler akıllı telefon kullanıyor. Bu kadar fantastik bir filmde yine de olabildiğince gerçeğe yakın bir dünya sunmak isteyen yönetmen Dean Fleischer-Camp, uzaylıların kılıktan kılığa girip insanları kandırdıkları halin çok eğlenceli olduğunu düşünse de bu evrende insanların kadın kıyafetleri giymiş bir uzaylıyla karşılaşmalarının seyirciye inandırıcı gelmeyeceğini düşünmüş. Böylece Jumba ve Pleakley’nin insan formlarının da olmaları gerektiğine karar vermiş. Bu düşüncelerine zıt bir argüman sunacak komiklik ve tatlılıktaki bir film ise büyükanne kıyafetleriyle uçağa binen Scooby Doo sahneli “Scooby Doo” (2002). Yine de bu karar, sanki filmi çocuk filmi değil bir aile filmi yapmak adına yapılan değişiklikler arasında.
“Aslan Kral” (The Lion King) filminin Timon ve Pumba’sına benzer boyutta bir mizahi karakter önemi taşıyan Jumba ve Pleakley ikilisinden özellikle Pleakley’i canlandıran Billy Magnussen’in performansına hayran kaldım. Oyuncu, salyangozumsu bir yapıya sahip uzaylının bedenini sanki bir palto gibi üzerine giymiş. Şüphesiz en beğendiğim performanslardan biri onunki oldu. İş partneri Jumba ise animasyon filmindeki sempatikliğinden oldukça uzaklaşmış ve filmim kötü karakterlerinden biri haline gelmiş.
Buna rağmen filmin hatrı sayılır bir kısmı orijinal senaryoya ve görsel dile sadık kalıyor. Öyle ki bazı kareler birebir 2002 yapımı filmi insanların dünyasına taşımış. Fakat 2025 yapımı bu filme bazı yeni karakterler eklenmiş, bazı karakterlerin hikayesi ile genişletilmiş.
En büyük değişikliklerden biri sorumluluk sahibi abla Nani’nin bu filmde akademik olarak da çok başarılı bir öğrenci olması. Deniz biyolojisi eğitimi alacağı çok iyi bir okula iyi bir dereceyle kabul alan Nani, Lilo’ya bakmak için bütün akademik kariyerini bir kenara atıyor. Bu ekleme bence Nani’yi fazla kutsallaştırıyor. Bu filmde de bir anda kız kardeşine annelik yapmaya çalışırken bocalayan henüz ergenlik çağındaki bir genç kızı izlesek de bu “altın çocuk”luk hâli onu ilk filmdeki samimiyetinden uzaklaştırmış.
Filme eklenen bir diğer önemli karakter de Tutu. Lilo ve Nani’nin komşusu olan Tutu, Nani’nin kendi kariyerini ve hayatını bir kenara atmaması için onu en çok destekleyen kişi.
Öyle ki filmin 2025 yılı versiyonu orijinalinden büyük bir sapmaya giderek Nani ve Lilo’yu film sonunda ayırıyor. Nani kendi kariyerine de odaklanıyor ve Lilo’yu –uzaylı dostlarından ceplediği teknolojilerle sinir bozucu bir kolaylıkta– sık sık ziyaret ediyor. Yönetmen bu değişikliği kariyerine de odaklanmak isteyen bakımverenleri cesaretlendirmek için yaptığını söylüyor. Sevimli Lilo’nun koruyucu aileliğini ise Tutu üstleniyor. Filmin Hawaiili senaristi Chris Kekaniokalani Bright, bu kadar trajik bir olay yaşayan iki kardeşin ada halkı tarafından bir başlarına bırakılmayacağını düşündüğü için de böyle bir değişikliğe gidilmiş.
Bir başka değişiklik karizmatik ajan/sosyal hizmet görevlisi Bubbles için yapılmış. Bubbles filme dahil olmadan önce kadın bir sosyal hizmetler görevlisi olan Bayan Kekoa, Nani’ye Lilo’yla birlikte kalmaları için yardım etmeye çalışıyor. Kekoa’yı canlandıran Tia Carrere, aynı zamanda orijinal animasyonda Nani’yi seslendirmiş. Kendisine çok daha az rol düşen Bubbles ise iyi kalpliliği ve göz korkutuculuğundan doğan karizmatikliğini biraz yitirmiş.
Film genel olarak eğlenceli ve hafif bir tonda ilerlese de Stiç yerine Lilo’nun boğulduğu ve hastaneye gittikleri sahnede Nani’nin yaşadığı dram farklı bir filme ve türe ait, daha da kötüsü çerezlik Netflix yapımı havasında hissettirdi. Sağlık sigortası gibi bir konunun öneminin filmin başından beri vurgulaması filmin havai (kelime şakası) yapısına gerçekçi bir yaklaşım eklemiş. Bu hayatın içinden hissettiren ekleme yine yaşı ileri seyircilere hitap etmeyi amaçlamış olabilir fakat filmin gerçeklikten uzaklaştıran fantastik yapısına zarar vermiş.
Yeni “Lilo ve Stiç”, bulunduğumuz modern dünya, uzaylıların fantastik evreni ve Hawaii’nin sıra dışı dokusunu harmanlayan bir film olmuş. Son Disney uyarlamaları içinde görsel dünyaya ve genel anlamda hikayeye en bağlı kalmış hissettiren bu filmin, çoğu Disneyseverin ve ailenin beğeneceği bir uyarlama olacağını düşünüyorum.
Beren Demirci
Yorumlar (0)