TV+ Platformundaki En İyi Yerli Diziler

Acans, her gün birbirinden kaprisli müşteriler, sorunlu ünlüler ve karşlaştıkları krizlerle baş etmeye çalışan bir reklam ajansı çalışanlarının ve onların kafası karışık başkanının yaşadıklarına odaklanıyor.

Günümüz kadın erkek ilişkilerini, genç yaştaki iki karakter üzerinden anlatan komedi dizisi Nil ve Emir’in ilişkilerini ilk randevudan itibaren izleyici ile buluşturuyor.

Mizah dergisi olan Penguen’de Serkan Yılmaz’ın 7 yıldır yazdığı "Dudullu Postası" ekranlara taşınıyor.

Ankara’nın eğlence gelirinin yüzde 80’nini oluşturan pavyonların toplumda hoş görülmediği ve çeşitli klişeleri anlatan bu belgesel izleyiciyi pavyon kültürünün içine çekiyor, tabularınızı yıkmaya hazır olun.

Başlarda sıradan görünen bir Türk ailesinin etrafında yaşanan olayları polisiye ve dram türlerini harmanlanarak ekranlara taşıyor. Emekli bir komiser olan Cevdet ve karısı emekliliklerini şehirden uzak bir çiftlikte huzur içinde geçirirken birden küçük oğullarının bir gece yarısı korkunç bir haberle eve gelmesiyle ailenin hayatı mahvolur.

Alef İstanbul Boğazı’nda bulunan bir cesedin ardından, seri cinayetler işleyen bir katilin varlığına ve onu bulmaya çalışan dedektiflerin hikayesine odaklanıyor. İki dedektiften genç olan Kemal karakterine Kenan İmirzalıoğlu hayat verirken, ortağı olan daha tecrübeli dedektif Settar’ı ise Ahmet Mümtaz Taylan canlandıyor. Hayata bakışlar oldukça farklı olan bu ikiliye bir de üniversite de öğretim görevlisi olan Yaşar karakteri eklendi. Yaşar karakterine ise Melisa Sözen hayat veriyor. Kemal, Settar ve Yaşar seri cinayetleri çözmeye çalışırken aslında yüzlerce yıllık bir sırrı da çözecekler.

Börü’nün başlangıcından 25 sene sonrasını anlatan BÖRÜ 2039; 2039'da dünyadaki düzenin iyiden iyiye bozulduğu bir gelecekteki Türkiye’ye odaklanıyor. Dünya artık yeni bir savaşın gölgesindeyken ülke de bıçak sırtında yaşamaktadır. İnsanların arkasını alamadığı derecede tehlikeli yaratılmış teknolojilerin hüküm sürdüğü bu sorunlu dünyanın savaşları ve kolluk kuvvetlerinin bu dünya düzeninde nasıl var olmaya çalışıldığı anlatılmakta.

Mia, kendisini vampire dönüştüren Dmitry’yi öldürüp yeniden insan olmak için İstanbul’a gelir. Fakat kadim şehir İstanbul’un onun için başka planları vardır. Mia kendisini iyiyle kötünün, aşkla nefretin, yaşamla ölümün birbirlerine dönüştüğü soluk soluğa bir hikayenin tam merkezinde bulur. Bu hikayede ona eşlik edenlerse karanlık ve çekici Karmen, geçmişinde büyük bir sır barındıran savaşçı Numel ve İstanbul’un kenar mahallelerinde vampirlere karşı direnen avcılardır. Hepsinden de önemlisi, insanlar ve vampirler arasında büyük bir savaş başlamak üzeredir. Mia'nın en büyük sınavı ise büyük savaş başladığında kimin tarafında savaşacağıdır.

Deniz ve Sarp, aşkta bu zamana kadar aradıklarını bulamamıştır. Sürekli hayal kırıklığı yaşamaktan yorulan Deniz ve Sarp, çareyi ilişkiler hakkında tavsiyeler veren kitaplarda arar. Birbirlerini tanımak için buluştuklarında kitaplardan öğrendiklerini uygulamaya çalışan ikili, bu süreçte kendilerini birbirinden tuhaf ve komik durumların içinde bulur. Doğal halleriyle nefis bir çift olma imkanları olan Deniz ve Sarp, taktikler nedeniyle her buluşmayı berbat bir hale getirir. Onlar, taktiklere rağmen biz olmayı başarabilecek midir?

"Bartu Ben", bir zamanlar reytingi yüksek dizilerde ve art-house sinema filmlerinde bol bol karşımıza çıkan, şimdiki "az ünlü" Bartu Küçükçağlayan'ın birazcık daha ünlü olma hikayesini konu alıyor. Bartu, dizilerde oynamaktan bıkmıştır fakat hızlı yaşamayı sevdiği hayatı sebebiyle parası da kalmamıştır. Tam bu sıralarda oyunculuk hayali kuran kuzeni Gizmo ve senelerdir karşılaşmadığı dayısı karşısına çıkar. Dizilerde oynamadan yeterli gelir kazanmanın bir yolunu ararken bir yandan da kim olduğu ve ne istediğini anlamaya çalışmaktadır Bartu.