18 Ocak 2019 haftasında 4'ü yerli toplam 8 film vizyona giriyor.
Başrollerini Erdal Beşikçioğlu ve Burcu Biricik'in paylaştığı filmde, yüzyılın casusu olarak bilinen Çiçero kod adlı İlyas Bazna, 2. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Büyükelçiliği’nde uşak olarak çalışmaktadır. Büyükelçilik içinden birçok bilgiye rahatça ulaşabilen Bazna, kısa süre sonra para karşılığı Almanlar için casusluk yapmaya başlar ve “Çiçero” kod adını alır. Çiçero savaşın gidişatını değiştirir ancak savaş esnasında yapılan T4 operasyonu ile engellilere yapılan katliamlara engel olamaz. "Yüzyılın en büyük casusluk hikayesi" olduğu iddiasını taşıyan "Çiçero", Almanya'nın pek bahsedilmeyen savaş uygulamalarından T4 programına değinerek down sendromlu, engelli vb. çocukların trajik kaderlerini de beyaz perdeye yansıtıyor.
Can Dostlar, parklarını Kötü Kazım'ın elinden almak için bir araya gelen mahalleli bir grup çocuğun hikâyesini anlatıyor. Akıllı telefon çağında doğan ve sürekli sosyal medyaya giren çocuklar artık sokakta oynamayı unutmuşlardır. Kendi aralarında bir karar alarak yeniden parkta oynamaya başlarlar. Parktaki mutlulukları ise uzun sürmez. Çünkü parkın bitişiğindeki evde Kötü Kazım isimli bir adam oturmakta ve parka gelen herkesi korkutmaktadır. Fakat Kötü Kazım’ın kimsenin bilmediği bir sırrı vardır. Çocuklar bu sırrı kullanarak Kazım'ı parktan uzaklaştırmaya karar verirler.
Youtube fenomeni Oğuzhan Uğur'un başrolünde olduğu yapımda, Murat evlilik planları yaptığı sevgilisiyle ayrılmıştır. İşi bir televizyon kanalında troll haberler yapmak olan Murat, kendini düğün yüzünden girdiği büyük bir borcun içinde bulur. Tam da çok paraya ihtiyacı olan bir dönemde patronunun teklifi hızır gibi imdadına yetişir. Kanal patronunun yapacağı bir dümene yardım ederek kanala ortak olacaktır. Ancak Murat kanalın batmak üzere olduğunu öğrenince başına talih kuşu konmadığını anlar. Artık ödemesi gereken daha büyük bir borcu vardır.
Üç Harfliler serisinin yeni filmi Adak'ın yönetmen koltuğunda da önceki filmlerde olduğu gibi Alper Mestçi oturuyor. Salih arkadaşı Metin ile ava çıktıkları ormanda vurularak ağır yaralanır. Beyninde saçma taneleri ile yaşamak zorunda kalan Salih'in iyileşmek için yardıma ihtiyacı vardır. İlk başta Salih'e her türlü yardımı yapacağını söyleyen Metin, bir süre sonra arkadaşını annesiyle yapayalnız bırakır. Üstelik Salih'in çok sevdiği kız arkadaşı Şermin'le nişanlanır. Halbuki Metin bu yeni ilişkiden önce zaten nişanlı bir adamdır. Eski nişanlısı Arzu neler olup bittiğini anlayamaz. Bütün cevapların Salih'de olduğunu düşünerek, Salih'e ve annesi Türkan’a küçük bir ziyaret yapar.
M. Night Shyamalan'ın Parçalanmış ile Ölümsüz filmleri arasında köprü olacak olan yeni filminde, Sarah Paulson kendini süper kahraman sanan kişiler konusunda uzman bir psikiyatriste hayat verecek. Bu psikiyatrist, 23 alter egoya sahip olan ve 24. alter egosu ile terör estiren Crumb'ı, ölümsüz zannedilen Dunn'ı ve kemikleri cam gibi kırılgan olan Price'ı tedavi etmeye çalışan bir doktordur. Filmin hikayesi önceki filmlerde olduğu gibi Dunn, Price ve Crumb'a odaklanırken, filmin diğer üçlüsü - Casey Cooke, Dunn'ın oğlu Joseph ve Price'ın annesi - geleceğin kurulmasında büyük rol oynayabilirler. Filmde Dunn, Kevin Wendell Crumb'ın bölünmüş kişiliklerinden biri ve en tehlikelisi olan The Beast'in peşine düşüyor. Bu kovalamaca sırasında Mr. Glass de yavaştan kendini göstermeye başlamıştır. Bu üç tehlikeli adam, aynı hastanenin koridorlarlarında bir araya gelir. Glass'in başrollerini Bruce Willis, Samuel L. Jackson ve James McAvoy paylaşıyor.
Pjort'ta yaşayan küçük Hodja, bir gün tesadüfen sihirli güçlere sahip bir uçan halı bulur. Dünyayı gezmek için halıyı ödünç alan Hodja'nın, büyükbabasının istediği bir "elması" bulup getirmesi gerekmektedir. Ancak obur sultanın da gözü bu uçan halıdadır ve onu alabilmek için her şeyi yapmaya hazırdır. Hodja, yolda tanıştığı arkadaşı Smaragd ve çok sevdiği keçisi ile amacına ulaşabilmek için türlü maceralardan geçecektir. Sihirli Halı filmi, Ole Lund Kirkegaard'ın 1975'te yazdığı çocuk kitabından uyarlandı.
Fransız Yeni Dalga Sineması'ndan günümüze dek süren sinema yolculuğu boyunca kalıpları her zaman reddetmiş olan Jean-Luc Godard'ın, düzene bir kez daha baş kaldırarak farklı format, görüntü kaynağı ve ses parçalarını kolajladığı yeni filmi Cannes'da büyük beğeni toplayarak ilk kez verilen Special Palme d’Or ödülünün sahibi olmuştu. Auteur yönetmenin senaryosuna da imza attığı 85 dakika uzunluğundaki film, objelerin doğası üzerine lirik bir sinema denemesi olarak hafızalarda yer ediyor. Filmin kadrosunda Jean-Luc Godard, Dimitri Basil ve Buster Keaton yer alıyor.
Tokyo'da yaşayan Osamu ve eşi Nobuyo Shibata, düzenli bir işleri olmadığından maddi imkansızlıklarla boğuşmaktadır. Büyükannelerinin emekli maaşıyla ve buldukları geçici işlerle kıt kanaat geçinmeye çalışan ailesini ayakta tutabilmek için Osamu, oğlu Shota ile dükkanlarda küçük hırsızlıklar yapmaya mecburdur. Bu esnada Yuri adında evsiz ve kötü muameleye maruz kalan küçük bir kızla karşılaşan Osamu, Yuri'yi tüm zorluklara rağmen evine kabul eder. Hepsi bir araya gelince biraz kanunsuz fakat sevgi dolu bir aile olurlar. Filmin Japon yönetmeni Hirokazu Kore-eda, Arakçılar ile Cannes Film Festivali'nin büyük ödülü Altın Palmiye'ye layık görüldü.
