Yıldız filmler Filmekimi'nde
12.09.2012

Yıldız filmler Filmekimi'nde

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 11. kez düzenlenen Filmekimi, bu yıl Vodafone FreeZone sponsorluğunda 29 Eylül-7 Ekim tarihlerinde gerçekleştiriliyor. Filmekimi, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sinema keyfini Ekim ayı boyunca İstanbul’un yanı sıra Türkiye’nin farklı kentlerine taşımaya devam edecek. Filmekimi’nde bu yıl, yine sinema dünyasından parlak yapımlar, usta yönetmenlerin son filmleri, ödüller kazanmış yapıtların da aralarında bulunduğu 39 film izleyicilerin karşısına çıkacak. Türkiye’nin dört bir köşesini geziyor
Venedik Aslanları Altın Portakal’da
10.09.2012

Venedik Aslanları Altın Portakal’da

İSTANBUL - Venedik Film Festivali’nin en iyileri Altın Portakal Film Festivali’nde buluşuyor. Venedik Film Festivali’nden Genç Aslan ödülüyle dönen Ali Aydın’ın “Küf” adlı filmi 49. Altın Portakal’ın yarışma filmleri arasında yer alıyor. Venedik’te Altın Aslan ödülüne değer görülen Güney Koreli yönetmen Kim Ki-Duk’un “Pieta” adlı filmi de Ustaların Gözünden başlığı altında Altın Portakal’da gösterilecek.
'Küf' Venedik’te görücüye çıktı
03.09.2012

'Küf' Venedik’te görücüye çıktı

İSTANBUL - Ali Aydın'ın ilk uzun metraj filmi Küf’ün dünya prömiyeri, 2 Eylül Pazar günü 69. Venedik Film Festivali kapsamında International Film Critics' Week (Uluslararası Film Eleştirmenleri Haftası) Bölümü'nde gerçekleştirildi. Sala Darsena Sineması’nda yapılan gösterime ilgi yoğundu. Gala gösterimine yönetmen Ali Aydın’la beraber, filmin oyuncuları Ercan Kesal, Muhammet Uzuner ve Tansu Biçer de katıldı. Festivalin ilk günlerinde filmin İtalya haklarını ünlü İtalyan yönetmen, oyuncu ve yapımcı Nanni Moretti’nin sahibi olduğu dağıtım şirketi Sacher Film tarafından alındığı duyrulmuştu. Nanni Moretti de gala gösteriminde Küf ekibini yalnız bırakmadı ve ekiple beraber salona girip filmi izledi. Uluslararası Film Eleştirmenleri Haftası bölümünde gösterilen 9 filmden biri olan Küf, bu bölüm dışında, ilk filmlerin yarıştığı kategoride de Geleceğin Aslanı (Lion of the Future) ödülü için yarışacak. 18 yıldır kayıp olan oğlunu arayan, demiryollarında yol bekçisi olan Basri'nin, toplum tarafından yalnızlaştırılmasını ve vicdanın insanı ummadığı bir anda nasıl çepeçevre sarabileceğini anlatan Küf'ün başrollerinde Ercan Kesal, Muhammet Uzuner ve Tansu Biçer yer alıyor. Türkiye - Almanya ortak yapımı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün ve Hamburg Film Fonu desteğiyle gerçekleştirilen filmin çekimleri geçtiğimiz sene Adana'nın Pozantı ilçesinde ve Belemedik Köyü'ndeki Hacıkırı Tren İstasyonu'nda gerçekleştirildi. Geçtiğimiz sene Saraybosna Film Festivali'nde Work in Progress Ödülü'nü kazanan filmin post prodüksiyon işlemleri Berlin'de tamamlandı. Yapımcılığını Motiva Film ve Yeni Sinemacılar'ın beraber üstlendiği filmin görüntü yönetmenliğini Murat Tuncel yaparken, sanat yönetimi Yunus Emre Yurtseven ve Meral Efe'ye ait.
'Buğdayın Türküsü' ilk kez Altın Koza'da
31.08.2012

'Buğdayın Türküsü' ilk kez Altın Koza'da

Adana Büyükşehir belediyesi tarafından 17 – 23 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek 19. Altın Koza Film Festivali, yerli ve yabancı pek çok nitelikli eserin prömiyerine ev sahipliği yapacak. Festival kapsamında ilk kez Adana’da gösterilecek filmlerden biri de, ‘İlk Türkü:Buğdayın Türküsü’. Türkiye müziğinin en özgün gruplarından biri olan Yeni Türkü’nün kuruluşunu ve ilk albümleri olan ‘Buğdayın Türküsü’nü gerçekleştirilme hikayelerini anlatan eser, Can Dündar imzasını taşıyor. Yapımcılığını Zeyno Film’in üstlendiği, müziklerini ise Selim Atakan’ın yaptığı belgeselde, grubun yaratıcıları ve dönemin tanıkları, sadece müzik tarihimizde önemli bir yer turan bir albümün oluşum sürecine değil, ülkemizin bir döneme ışık tutuyorlar. Filmde, Selim Atakan, Derya Köroğlu, Zerrin Atakan, Mehmet Toker, Yılmaz Aysan, Tuğrul Bayrak, Bülent Somay, Yaşar Miraç, Zülfü Livaneli, Tuncer Tercan, Murat Buket, Ayşe Tütüncü ve Hüseyin Karabey’in sözkonusu süreçle etkileşimlerine tanık oluyoruz. Filmin 19. Altın Koza Film Festivali kapsamında yapılacak prömiyeri, 18 Eylül Salı günü saat 15.00’da gerçekleştirilecek. Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda yapılacak gösterimin ardından, saat 16.15’de Can Dündar, Derya Köroğlu ve Selim Atakan’ın konuşmacı olarak katılacağı ‘Bir Grubun Doğuşu: Yeni Türkü’ başlıklı söyleşi yapılacak. Saat 17.30’da ise grup sahne alacak.
Bourne'nun Mirası'nı Yıldızları Anlattı
29.08.2012

Bourne'nun Mirası'nı Yıldızları Anlattı

Son yılların en iyi aksiyonlarından Bourne serisi bu hafta gösterime girecek 4. filmle devam ediyor. Robert Ludlum'un romanlarından uyarlanan 3 filmlik ilk seri Matt Damon ile bütünleşirken her senaryoda ortak yazar olan Tony Gilroy, bu sefer yönetmen koltuğuna da oturuyor. Yeni CIA ajanı Aaron Cross rolünde yer alan Jeremy Renner'a Rachel Weisz, Edward Norton, Stacy Keach ve Oscar Isaac gibi isimler eşlik ediyor. Filmin yıldızlarından Edward Norton ve Rachel Weisz seriyi, yeni filmi ve karakterlerini anlattı: Öncelikle yönetmen Tony Gilroy’dan bahsedelim. Michael Clayton’da sahne düzenini tamamen anlatan bir sahne var; Tom Wilkinson’ın öldürüldüğü sahne. O sahneyi hatırlıyor musun bilmiyorum. Elbette hatırlıyorum, muhteşem. İnanılmaz derecede soğuk ve inanılmaz derecede gerçekçi. Bourne’da birçok şey buldum. Aradaki bağı hissettiniz mi? Kesinlikle. Bence bu harika bir gözlem. Bence Tony’nin yönetmenliğinde teknik bir hassasiyet var. Detaylara çok önem verilmiş.Evet, öyle ve bence filmde Rachel’ın evine onun için geldikleri sahne harika. Laboratuvar sahnesi gelmiş geçmiş en dehşet verici sahnelerden biri. Fakat bir şekilde senaryoyu okuduğum zaman, evine geldikleri sahne bana Michael Clayton’daki sahneyi hatırlattı, ki onun da harika olduğunu düşünmüştüm. Bence bu gerçek aksiyonlardaki garip ve detaycı hassasiyet, tematik bir biçimde Tony’nin filmlerinde var olan gariplikle paralel çünkü gözlemlediğiniz şeye ek olarak, Mıchael Clayton’daki kötü karakterin aslında şirket olduğunu düşünüyorum. Gerçek kötü, insanların etik değerlerini kapsayan ve onları sıkışmış ve bir anlamda aşağılanmış hissettiren sistem. Bence baskıya karşı bir korkumuz var ve bu korku Tony’nin filmlerinde işleniyor. Bunu seviyorum. Bu onun yaptığı ve benim takdir ettiğim şeylerden biri. Senaryolarında, Tony karmaşık karakterlerden, durumlardan ve karmaşık ahlak anlayışlarından korkmuyor. Sizin karakteriniz “Ben olmazsa olmazım” diyor. Bunu görebiliyor musunuz? Bunu da tartıştınız mı? Elbette. Michael Clayton’la paralellik kurduğunuz için söylüyorum, bence senaryodaki en güzel yerlerden biri, Tom Wilkinson’ın telefona bıraktığı mesajda ona olan şeyi anlattığı yer. Diyor ki; “Benim ruhuma olan şey bu, değişmem gerektiğini ve doğruları söylemem gerektiğini farkettim.” Filmin içinde, benim karakterimin Jeremy Renner’ın canlandırdığı karakterle konuştuğu, bilinci ve ruhuyla ilgili kriz geçirdiği bir yer var. Karakterimin kötü şeyler yapmanın gerekliliğini meşrulaştırdığı konuşma beni gerçekten rahatsız etti. Bence Tony’nin gücü bu. Bence gerçekten heyecanlı filmler yapıyor ama aynı zamanda çok düşündürücüler. İçlerinde gerçek fikirler var. Bu ayrıca bir casus öyküsü de, değil mi? Bu film, bir bağımlının eroin temin etmek için dünyayı dolaşmasını anlatan bir film olarak görülebilir. Tony’nin işlerindeki ilginçlik de bu ikilikten geliyor. Bu oyuncu için ne anlam ifade ediyor?
En iyi James Bond: Daniel Craig
28.08.2012

En iyi James Bond: Daniel Craig

İlk defa 1962 yılında ‘Dr. No’ adlı filmde İskoç aktör Sean Connery’nin canlandırdığı efsane casus; George Lazenby (1969), Roger Moore (1973–85), Timothy Dalton (1987–89), Pierce Brosnan (1995–2002) ve Daniel Craig (2006-halen) tarafından oynandı. 84 yaşındaki Moore, ‘Bond On Bond’ adlı kitabında ''Casino Royale ve Daniel Craig’i çok beğendim. Bana göre Bond’u oynayan en iyi aktör o. Harika bir aktör ve en iyi Bond vücut yapısına sahip” diye yazdı. Craig’in Türkiye’de de çekimleri yapılan son Bond filmi ‘Skyfall’ bu yıl gösterime girecek.
Senarist Metin Açıkgöz Hayatını Kaybetti
28.08.2012

Senarist Metin Açıkgöz Hayatını Kaybetti

İSTANBUL - İki hafta önce beyin ameliyatı geçiren senarist Metin Açıkgöz, dün gece aniden geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. Metin Açıkgöz'ün, Yasemince'den En Son Babalar Duyar'a, Çocuklar Duymasın'dan Yalancı Romatik'e kadar hafızalara yer etmiş dizilerin senaryolarında imzası var. 1963, İzmir doğumlu Açıkgöz'ün cenazesi yarın kaldırılacak. Açıkgöz, yeni sezonda yayınlanacak 'Zengin Kız Fakir Oğlan' dizisinin senaryosunu yazıyordu.
Erksan ve Teoman'ın anısına...
27.08.2012

Erksan ve Teoman'ın anısına...

6 – 12 Ekim 2012 tarihlerinde düzenlenecek 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde sinemamızın bu yılki iki acı kaybı Metin Erksan ve Seyfi Teoman anısına film gösterimleri yapılacak. Seyfi Teoman, 16 Nisan 2012 akşamı 35. doğum gününde geçirdiği trafik kazasının ardından kaldırıldığı hastanede 8 Mayıs 2012 tarihinde hayata gözlerini yummuş; Metin Erksan 4 Ağustos 2012 tarihinde 83 yaşında vefat etmişti. Metin Erksan’ın kült filmi “Kuyu” ve Seyfi Teoman’ın yapımcıları arasında yer aldığı, ilk filmi olmasına rağmen geleceğin ustaları arasında yerini alacak Emin Alper’in yönettiği “Tepenin Ardı”, 49. Altın Portakal’ın Özel Gösterimler bölümünde “Kaybettiklerimizin Anısına” başlığı altında sinemaseverlerle buluşturulacak. “Susuz Yaz”, “Sevmek Zamanı”, “Acı Hayat” ve “Yılanların Öcü”yle birlikte, Erksan’ın olduğu gibi sinemamızın da başyapıtları arasında yer alan “Kuyu”nun yapımcısı bu yılın Altın Portakalı’nda yaşam boyu onur ödülüne değer görülen Necip Sarıcı. “Kuyu”, Sarıcı’nın katkılarıyla Altın Portakal’da gösterilecek. “Kuyu” ve “Tepenin Ardı” 24. Antalya Altın Portakal Film Festivali (1987) tarafından yaşam boyu onur ödülüyle ödüllendirilen Metin Erksan, “Kuyu”nun senaryosuna da imza atmıştı. Hayati Hamzaoğlu, Nil Göncü, Demir Karahan ve Aliye Rona gibi usta oyuncuların rol aldığı “Kuyu”, bir gazete haberinden uyarlama. Altın Koza Film Festivali’nde en iyi film ödülüne değer görülen filmde, kırsal kesimde yaşanan karşılıksız bir aşkın trajik sonu anlatılıyor. Seyfi Teoman’ın yapımcıları arasında yer aldığı yönetmen Emin Alper’in ilk filmi olan “Tepenin Ardı” ise, 2012 yılında çok önemli ulusal ve uluslararası ödüllerin sahibi oldu. 18. Saraybosna Film Festivali’nde jüri özel ödülüne, 31.İstanbul Film Festivali’nde en iyi film, en iyi senaryo ve FIPRESCI ödüllerine değer görülen “Tepenin Ardı”, 62.Berlin Film Festivali’nden Caligari ödülü ile döndü. “Tepenin Ardı”nda, emekli olduktan sonra babadan kalma arazisini işlemeye başlayan, küçük çapta hayvancılıkla da uğraşan birinin, komşusu yörüklerle yaşadığı sorunlar anlatılıyor. Western filmini andıran atmosferi ve mekan kullanımıyla gerilim dolu bir aile dramının işlendiği filmde, egemen erkek kültürü mercek altına alınıyor.