Gerçek olaylara dayanan en üzücü filmleri sizler için derledik!

Pek çok film duygularımıza dokunur, ancak en etkileyici olanlar genellikle gerçek olaylara dayananlardır. İzlediğimiz şeyin birinin gerçek acısı ya da mücadelesi olduğunu bilmek, hikâyeyi çok daha derinden hissetmemizi sağlar. Bu filmlerde yaşananların dramatize edildiğini ve bazı karakterlerin tamamen kurgu olduğunu bilsek bile, onları oldukları hâliyle sevmekten vazgeçmeyiz. Doğru şekilde anlatıldıklarında ise kişisel zorluklarımızla başa çıkmamıza ve iyileşmemize yardımcı olabilirler. Sonuçta, zorluklar karşısında yalnız olmadığımızı bilmek her zaman iyi hissettirir.

İşte sizler için seçtiğimiz en üzücü filmler!

1. Uçuş 93

Paul Greengrass'ın yönetmenliğini üstlendiği 'United 93'te, Amerikan topraklarında bugüne kadar gerçekleştirilmiş en büyük terörist saldırının yaşandığı 11 Eylül 2001 günü kaçırılan dördüncü uçak olan United Airlines havacılık şirketinin 93 sefer sayılı uçağında yolcuların, mürettebatın ve uçuş kontrolörlerinin yaşadığı korku ve dehşet ortamının öyküsü anlatılır.

2. Hotel Rwanda

1994'de dünyanın gözü önünde gerçekleşen Ruanda soykırımını konu alan Terry George filmi Hotel Rwanda'da, Ruanda halkı, Hutular ve Tutsiler olarak ikiye bölünmüş durumdadır ve çıkan savaşta 800.000 Tutsi katledilmiştir. Gerçek olaylara dayanan Hotel Rwanda'nın başrollerindeyse Jean Reno, Joaquin Phoenix ve Don Cheadle akıllardan çıkmayacak birer oyunculuk sergiliyor. 

3. One Life

Film, İkinci Dünya Savaşı arifesinde yüzlerce çocuğun Nazilerden kurtarılmasına yardım eden İngiliz yardımsever Nicholas Winton'u konu alıyor.

4. Yaşamak İçin

Uruguaylı bir rugby takımının oyuncuları bulunan uçak And dağlarına çakılır. Bu çarpışma esnasında yolcuların bir kısmı ölür ama çoğunluğu da sağ olarak kurtulur. Sekiz gün boyunca uçağın enkazında oturup kurtarılmayı beklerler. Ancak yardım bir türlü gelmez. Bu arada radyodan da arama çabalarının sonuç vermemesi ve çok soğuk ortamda bu kadar zaman yaşamalarının artık söz konusu olamayacağı üzerine arama çalışmalarına son verildiğini duyarlar. Sıfırın altındaki soğuk bir ortamda on hafta boyunca hayatta kalma çabaları inanılmaz boyutlara ulaşır ve sonunda gençlerden üçü yardım bulmak amacıyla yola çıkarlar.

5. Son Durak

2008 yılının son gününde arkadaşlarıyla, düşmanlarıyla, ailesiyle ve yabancılarla yolları kesişen 22 yaşındaki Körfez Bölgesi sakini Oscar Grant III'ün hikayesi.

6. Erkekler Ağlamaz

Teena Brandon kendisini bir erkek olarak hisseden yalnız bir kızdır. Bir gün saçını kestirir ve erkek olduğunu ispatlamak için bir bara gider. Daha sonra şehirden ayrılarak Falls City kasabasına yerleşir ve herkese kendini bir erkek olarak tanıtır. İsmini Brandon Teena olarak değiştirir ve fazla geçmeden kendine Lana adlı bir kızarkadaş bulur.

7. 12 Yıllık Esaret

Solomon Northup’ın 1853 yılında yazdığı ve kendi hikayesini anlattığı romanından uyarlanan filmde Northup, ABD’nin kuzeyinde yaşayan özgür bir insan, tanınmış bir keman virtüözüyken kaçırılarak köle yapılması ve geçirdiği kölelik yılları anlatılmaktadır. 

8. Rehine

Johnny ve arkadaşları, Jake’in 15 yaşındaki kardeşi Zach’i kaçırır ve onu gözlemlemesi için Frankie’ye görev verirler. Frankie ile Zach arasında kardeşçe bir dostluk gelişir. Ancak Zach, onu kaçıranlarla birlikte partilere katılmaya başlayınca işler yavaş yavaş kontrolden çıkmaya başlar.

9. Cesur Yürek

13. yüzyılda İngilizler, İskoçlar üzerinde egemenlik kurmuştur. İngiliz soyluları, yeni evli İskoç kadınlarıyla ilk geceyi geçirme hakkına sahiptir. Çocukken ailesini İskoçya uğruna kaybeden William Wallace'ın karısı da İngiliz birlikleri tarafından öldürüldüğü zaman, onun intikam arayışı kısa zamanda ülkesinin özgürlüğü için amansız bir savaşa dönüşür.

10. Atalarımızın Bayrakları

Kara kumsalları ve cehennemi mağaralarıyla ıssız bir ada olan Japon garnizonu Iwo Jima için girilen şiddetli muharebe başlayalı birkaç gün olmuşken, beş deniz piyadesi ve bir donanma sıhhiyecisinin Birleşik Devletler bayrağını Suribachi Dağı’na dikmesinin fotoğrafı, Pasifik Savaşı’nın akıllardan silinmeyen görüntülerinden biri olur. Fotoğraftaki adamlar için, bayrağı dikmek yorucu bir savaşın içindeki küçük bir formalite; ama evdekiler için; yıkıcı engellere karşı tek söz etmeden işbirliği yapan bu adamların görüntüsü, kahraman sözcüğünün tanımıdır. Bu görüntü, umuda aç ve bitmeyecekmiş gibi görünen bir savaşın bitkinliğini taşıyan Amerikan halkını yakalar. Annelere, oğullarının sağ salim geri döneceğine inanmaları için bir neden; dönmeyecek oğullarının yasını tutanlara ise bir amaç verir. Hayatta kalan “Bayrak Dikenler” fotoğrafın uyandırdığı duyguları vurgulamak için savaştan çekilip Birleşik Devletler’e geri gönderilirler ve orada ülkelerine, savaş meydanında değil ama ”gerçek kahramanlara” yakın olmak için bir araya gelen ve savaş harcamalarını karşılamak için gerekli çekleri yazan yığınların arasında hizmet etmeye devam ederler.

11. Ateş Böceklerinin Mezarı

2. Dünya Savaşı devam etmektedir. 14 yaşındaki Seita ve 4 yaşındaki kız kardeşi Setsuko, babaları donanmayla birlikte savaşa gittiği için anneleri ile birlikte yaşamaktadırlar. Bir Amerikan hava saldırısı sırasında anneleri ölür ve teyzeleri tarafından evlat edinilirler. Teyzelerinin evinde gördükleri muameleden rahatsız olan kardeşler, kendi başlarına yaşam savaşı vermeye başlarlar. Bu süreçte açlık, önyargı ve kendi gururları ile mücadele eden kardeşler kendi savaşlarını verecektir..

12. Schindler'in Listesi

2. Dünya Savaşı yıllarının Nazi Almanya'sında girişimci bir Alman Oskar Schindler, askeriye için metal kaplar üreten bir fabrika kurar ve bu iş için sermayeyi ve iş gücünü Yahudiler üzerinden sağlar. İlerleyen zamanda Yahudiler'in gördüğü baskıyı içine sindiremeyen Schindler, onları kurtarmak için uzunca bir liste yapar.

13. Sahtekar

Kaçırılan oğlunun bulunmasıyla birlikte Christine Collins’in duaları kabul görmüştür. Ancak anneyle oğlunun yeniden buluşmasının karmaşası arasında Christine bu çocuğun kendi çocuğu olmadığını fark edecektir. Medyanın ve yozlaşmış polis teşkilatının kendisine destek olmaktan çok köstek olmasından bunalan Christine, aradığı cevaplara ulaşmak için kendi başına adımlar atmaya başlayınca hayatını sonsuza dek değiştirecek gerçekle yüz yüze gelecektir. Yer: Los Angeles, yıl: 1928. Bir cumartesi sabahı her zamanki gibi işine gitmeye hazırlanan Christine oğluna “hoşçakal” dedikten sonra evden çıkar. Akşam işten eve döndüğünde oğlu evde değildir. Çocuğu arama çalışmaları bir türlü sonuç vermez. Aylar sonra Christine’nin dokuz yaşındaki oğlu olduğunu iddia eden bir çocuk çıkagelir. Polislerle gazetecilerin telaşlı koşuşturmacası arasında duygu karmaşası yaşayan Christine, çıkagelen çocuğun bir gece kendisiyle birlikte evde kalmasına izin verir. Ancak kalbinin derinliklerinde bu çocuğun kendi oğlu Walter olmadığını bilmektedir. Konunun araştırılması için yetkilileri zorlar ancak bir sonuç alamaz. Bu durum karşısında çaresiz kalan Christine, aradığı desteği aktivist rahip Briegleb’de bulur. Rahip Briegleb oğlunu bulma mücadelesinde Christine’e yardımcı olacaktır.

14. Iwo Jima'dan Mektuplar

Altmış bir yıl once, ABD ve Japon orduları Iwo Jima’da karşılaştılar. Onlarca yıl sonra, adanın ıssız topraklarından birkaç yüz mektup çıkarıldı. Bu mektuplar, orada savaşanların ve başlarındaki sıradışı generalin yüzü ve sesi oldular. Iwo Jima’ya gönderilen Japon askerleri, büyük olasılıkla geri dönmeyeceklerini biliyorlardı. Bu askerlerin arasında; yeni doğan kızını görmekten başka bir isteği olmayan fırıncı Saigo; becerisi ve onuruyla dünyaca tanınan Olimpiyat şampiyonu binici Baron Nishi; idealizmi henüz savaş sınavından geçmemiş eski bir askeri polis olan genç Shimizu ve teslim olmaktansa intiharı yeğleyebilecek katı bir asker olan Teğmen Ito vardı. Savunmaya önderlik eden isim ise, Amerika’ya yaptığı yolculuklarla savaşın umutsuz doğasını anlamış ama aynı zamanda Pasifik’in ötesinden gelen devasa Amerikan filosunu yenmek için gereken stratejiyi kavramış olan Tuğgeneral Tadamichi Kuribayashi idi. Saf irade ve adanın volkanik kayası dışında savunma adına çok az şeye sahip olan General Kuribayashi’nin eşi görülmemiş taktikleri, çabuk ve kanlı bir yenilgi olarak öngörülen çatışmayı, yaklaşık 40 gün süren kahramanca bir mücadeleye dönüştürdü. Iwo Jima’da neredeyse 7.000 Amerikan askeri öldürüldü; 20.000’den fazla Japon askeri can verdi. Iwo Jima’nın kara kumlarını kanlarıyla suladılar; ama fedakarlıkları, mücadeleleri, cesaretleri ve merhametleri, evlerine yolladıkları mektuplarda yaşıyor.

15. Titanik

İnsan elinden çıkmış en büyük ve en gösterişli yüzen araç olan Titanic yola koyuldu. Batmaz, sarsılmaz denilen bu büyük lüks yolcu gemisinde yolculuk yapmak, 20. Yüzyılın muhteşem bir rüyasıydı. Ancak bu büyük rüya sadece 4.5 gün serecek ve anısını bir sonraki yüzyıla bile taşıyacak büyüklükte bir kabusa dönüşecekti.