
29.08.2012
Bourne'nun Mirası'nı Yıldızları Anlattı
Son yılların en iyi aksiyonlarından Bourne serisi bu hafta gösterime girecek 4. filmle devam ediyor. Robert Ludlum'un romanlarından uyarlanan 3 filmlik ilk seri Matt Damon ile bütünleşirken her senaryoda ortak yazar olan Tony Gilroy, bu sefer yönetmen koltuğuna da oturuyor. Yeni CIA ajanı Aaron Cross rolünde yer alan Jeremy Renner'a Rachel Weisz, Edward Norton, Stacy Keach ve Oscar Isaac gibi isimler eşlik ediyor. Filmin yıldızlarından Edward Norton ve Rachel Weisz seriyi, yeni filmi ve karakterlerini anlattı: Öncelikle yönetmen Tony Gilroy’dan bahsedelim. Michael Clayton’da sahne düzenini tamamen anlatan bir sahne var; Tom Wilkinson’ın öldürüldüğü sahne. O sahneyi hatırlıyor musun bilmiyorum. Elbette hatırlıyorum, muhteşem. İnanılmaz derecede soğuk ve inanılmaz derecede gerçekçi. Bourne’da birçok şey buldum. Aradaki bağı hissettiniz mi? Kesinlikle. Bence bu harika bir gözlem. Bence Tony’nin yönetmenliğinde teknik bir hassasiyet var. Detaylara çok önem verilmiş.Evet, öyle ve bence filmde Rachel’ın evine onun için geldikleri sahne harika. Laboratuvar sahnesi gelmiş geçmiş en dehşet verici sahnelerden biri. Fakat bir şekilde senaryoyu okuduğum zaman, evine geldikleri sahne bana Michael Clayton’daki sahneyi hatırlattı, ki onun da harika olduğunu düşünmüştüm. Bence bu gerçek aksiyonlardaki garip ve detaycı hassasiyet, tematik bir biçimde Tony’nin filmlerinde var olan gariplikle paralel çünkü gözlemlediğiniz şeye ek olarak, Mıchael Clayton’daki kötü karakterin aslında şirket olduğunu düşünüyorum. Gerçek kötü, insanların etik değerlerini kapsayan ve onları sıkışmış ve bir anlamda aşağılanmış hissettiren sistem. Bence baskıya karşı bir korkumuz var ve bu korku Tony’nin filmlerinde işleniyor. Bunu seviyorum. Bu onun yaptığı ve benim takdir ettiğim şeylerden biri. Senaryolarında, Tony karmaşık karakterlerden, durumlardan ve karmaşık ahlak anlayışlarından korkmuyor. Sizin karakteriniz “Ben olmazsa olmazım” diyor. Bunu görebiliyor musunuz? Bunu da tartıştınız mı? Elbette. Michael Clayton’la paralellik kurduğunuz için söylüyorum, bence senaryodaki en güzel yerlerden biri, Tom Wilkinson’ın telefona bıraktığı mesajda ona olan şeyi anlattığı yer. Diyor ki; “Benim ruhuma olan şey bu, değişmem gerektiğini ve doğruları söylemem gerektiğini farkettim.” Filmin içinde, benim karakterimin Jeremy Renner’ın canlandırdığı karakterle konuştuğu, bilinci ve ruhuyla ilgili kriz geçirdiği bir yer var. Karakterimin kötü şeyler yapmanın gerekliliğini meşrulaştırdığı konuşma beni gerçekten rahatsız etti. Bence Tony’nin gücü bu. Bence gerçekten heyecanlı filmler yapıyor ama aynı zamanda çok düşündürücüler. İçlerinde gerçek fikirler var. Bu ayrıca bir casus öyküsü de, değil mi? Bu film, bir bağımlının eroin temin etmek için dünyayı dolaşmasını anlatan bir film olarak görülebilir. Tony’nin işlerindeki ilginçlik de bu ikilikten geliyor. Bu oyuncu için ne anlam ifade ediyor?