Disney Plus’ta İzleyebileceğiniz 15 Film Önerisi

Disney Plus sonunda Türkiye'de!

Uzun zamandır ülkemize gelişi beklenen Disney Plus sonunda yayın hayatına başladı. Disney Plus; Marvel, Star Wars, Pixar ve National Geographic içeriklerinin yayın haklarına sahip olmasıyla da büyük heyecan uyandırdı. Bu yapımlar için listerimiz yolda olsa da Disney Plus kataloğu sadece bu içeriklerden ibaret değil. Şimdiki listemizde sizlere, sevdiğimiz, gözden kaçmasını istemediğimiz filmleri derledik.

Keyifli okumalar!

1. Kırmızı Değirmen

1899  yılında, genç ve yetenekli bir şair olan Christian (Ewan McGregor) babasına karşı gelip evinden ayrılır ve Paris'te Montmartre'ye taşınır. Orada bir müzik holde Satin (Nicole Kidman) adlı bir müzikhol yıldızıyla tanışır ve ona aşık olur. Satin de Christian'a aşık olmuştur, ama bu aşk tehlikelidir. Çünkü Satin Paris'in en ünlü ve zengin kişileriyle birlikte olan ünlü bir fahişedir.

Günümüz Hollywood'unun en makisimalist yönetmenlerinden olan Baz Luhrmann bize tarzını sonuna kadar hissettiren bir film sunuyor. Trajik bir aşk hikayesinin etrafında ışıltılı bir dünyaya adım atıyoruz. Jukebox müzikal tarzında olan film, hali hazırda çok sevdiğimiz pek çok şarkının dahiyane versiyonlarını da bulunduruyor. 

2. Batı Yakası'nın Hikayesi

1961 yapımı müzikalin uyarlaması olan Batı Yakası'nın Hikayesi, iki genç arasındaki (Rachel Zegler ve Ansel Elgort) yasak aşkı ve farklı etnik kökenlere sahip olan Jets ve Sharks adlı iki sokak çetesi arasındaki rekabeti konu ediniyor.

Müzikleri Leonard Bernstein, şarkı sözleri ise Stephen Sondheim'a ait olan filmin yönetmen koltuğunda Steven Spielberg oturuyor. 

Geçtiğimiz ödül sezonunun en ses getiren yapımlarından olan film, genç oyuncu Rachel Zegler'i tüm dünyaya tanıtmış oldu ki performansı filmin en güçlü yanlarından biri diyebiliriz.

3. Son Düello

Norman halkından bir şövalye Jean de Carrouges (Matt Damon) ve Norman soylusu Jacques le Gris (Adam Driver) eskiden çok yakın arkadaşlardır. Carrouges savaşa gider ve döndüğünde hiçbir şey eskisi gibi değildir. le Gris, Carrouges'in karısı Margerite'e tecavüz etmek suçundan yargılanıyordur. Ancak kimse Margerite'e (Jodie Comer) inanmaz. Bunun üzerine asker, karara itiraz etmek üzere Fransa kralına kadar gider. Hakim açısından ise Le Gris avantajlı konumdadır. Mahkemenin yeni kararına göre iki adam düello yapacak ve bu düellonun sonucunca biri ölecektir. Hayatta kalan kişi Tanrı'nın isteğini yerine getirmiş olacak ve Le Gris hayatta kalırsa  aklanacaktır. Carrouges kaybederse karısı ceza olarak bir kazığa bağlanarak yakılacaktır.

2021 yılının eleştirmenler tarafından en beğenilen yapımlarından biri olsa da ödüller cephesinde ve gişede hak ettiği ilgiyi görmeyen bu Ridley Scott filmine muhakkak şans verin. 

4. Fransız Postası

Kurgusal bir yirminci yüzyıl şehrindeki The French Dispatch gazetesinin editörü Arthur Howitzer Jr. geçirdiği kalp krizi sonucu aniden ölür. Vasiyetnamesine göre, gazetenin önceki baskılarından üç makalenin ve bir ölüm ilanının yeniden yayınlandığı son veda sayısından sonra gazete kapatılmalıdır.

Yönetmen Wes Anderson'ın "gazeteciliğe bir aşk mektubu" olarak tanımladığı film, yıldızlarla dolu kadrosuyla göz dolduruyor.

5. Howard

Efsanevi söz yazarı Howard Ashman çok genç yaşta ölmesine rağmen, Broadway, filmler ve genel olarak kültür üzerindeki etkisi yadsınamaz. Karşımızda, tamamen nadir arşiv görüntüleri ve Ashman'ın ailesi, arkadaşları, ortakları ve uzun zamandır ortağı Bill Lauch ile yapılan röportajlar yoluyla anlatılan Howard'ın hayatı...

Özellikle "Aladdin," "Güzel ve Çirkin" ve "Küçük Deniz Kızı" gibi klasikleşmiş Disney yapımlarını severek büyüyenler için Ashman'ın yeri çok ayrıdır. Film, bu değerli bestecinin hayatına yakından bakmak için harika bir fırsat.

6. Hamilton

“Hamilton” müzikalinde hip-hop ve diğer müzik tarzları ile Amerika’nın unutulan kurucu babası Alexander Hamilton’ın hikâyesi anlatılıyor. 

Son yılların en büyük Broadway müzikallerinden olan yapım sahneden filme çekildi. Müzikal dünyasının dahi çocuğu Lin-Manuel Miranda'nın yazıp, besteleyip başrolünü oynadığı "Hamilton" kesinlikle kaçırılmaması gereken işlerden.

7. Clouds

17 yaşında olan Zach Sobiech (Fin Argus) eğlenceyi seven ve müthiş bir müzik yeteneği olan lise son sınıf öğrencisidir. Lisenin bitmesine haftalar kala Zach uzun zamandır sevdiği kıza açılır. Her şey gayet güzel giderken Zach kanserinin ilerlediğini ve 6 ay ömrünün kaldığını öğrenir. Zamanının sınırlı olduğunu öğrenen Zach ve onun yazar ortağı olan Sammy hayallerini gerçekleştirmek için albüm yapmaya karar verirler. Albümünü çıkaran Zach bu süreçte zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştır. Albüm büyük bir ses getirmiştir ancak Zach’in sağlık durumu giderek ağırlaşır. Zach sevdiklerine en güzel vedanın bir şarkı ile olacağını düşünür.

Biyografi türündeki bu film gözlerinizi yaşla doldururken yüzünüzde tatlı da bir gülümse bırakıyor çünkü Zach'in umudunu ve çevresiyle paylaştığı sevgiyi hissettiriyor. 

8. Walter Mitty'nin Gizli Yaşamı

Ben Stiller’ın yönetmenlik koltuğuna oturduğu ve başrolünde yer aldığı Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı filminde; herkesin iyi hissetmesi için gereken potansiyelin içinde bir yerlerde gizlendiği anlatılıyor. Büyük bir derginin fotoğraf negatif bölümünde çalışan Walter (Ben Stiller), sessiz sakin hayatına devam etmektedir. Dergide yeni işe başlamış Cheryl'dan (Kristen Wiig) hoşlansa da ona bunu bir türlü söyleyememektedir. Bir yandan da kendini sürekli komik ve şok eden gerçek üstü hayallerin ana kahramanı olarak görmektedir. Günün birinde dergi el değiştirir ve basılı bölümün kapanacağı duyurulur. Dergi son bir veda sayısı çıkaracaktır, bu nedenle dergiye uzun yıllardır fotoğraflarıyla destek veren Sean O'Connell (Sean Penn) çok özel bir son çalışma gönderir. Ancak çalışmasının en önemli parçası olan 25. kare kayıptır ve Walter bu kareyi bulabilmek için çok kısıtlı bir zamana sahiptir. Walter Mitty, yalnızca hayallerinde gördüğü bu maceraya gerçek hayatta da atılmak zorundadır.

Ben Stiller'ın yine yönetmenlik tarafıyla da kendini gösterdiği film, oldukça tatlı ve etkileyici bir seyirlik.

9. Sarayın Gözdesi

İngiltere ve Fransa'nın savaş halinde olduğu 18. yüzyılın başlarında Kraliçe Anne'in (Olivia Colman)yakın arkadaşı Lady Sarah (Rachel Weisz), bir yandan narin kraliçe ve onun değişken ruh hali ile ilgileniken diğer yandan onun yerine ülkeyi yönetmektedir. Saraya yeni gelen Abigail (Emma Stone), Lady Sarah'nın yanında yükselerek kraliçenin gözdesi olma yolunda Lady Sarah'ya meydan okuyacaktır. 

Olivia Colman'a En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını getiren film, 2021 yılının en iyi işleri arasındaydı. Uçlardaki yapımlarıyla dikkat çeken Yorgos Lanthimos yine tarzını oldukça hissettiriyor.

10. Togo

Alaska'nın Nome kasabasını etkisi altına alan ölümcül virüsün tek çaresi, 600 mil ötedeki bir kasabada bulunan antitoksin serumdur. Kasaba halkı, serumun getirilebilmesi için köpek eğitmeni olan Leonhard'tan (Willem Dafoe) yardım ister. Leonhard ve yaşlı Sibirya kurdu Togo, serumun bulunduğu kasabaya doğru yola çıktıkarında korkunç bir fırtınayla karşı karşıya kalırlar. -70 dereceye kadar inen bu soğuk havada, Leonhard ve Togo büyük bir yaşam mücadelesi verecektir. 

Her ne kadar bizi Alaska soğuklarına götürse de film, oldukça kalp ısıtıcı bir hikaye sunuyor. 

11. Nomadland

60’lı yaşlarında olan Fern (Frances McDormand), Nevada kırsalında yaşamaktadır. Şehirdeki ekonomik çöküşten etkilenen Fern, neredeyse tüm malını kaybeder. Bu durumun ardından Fern, minibüsünü bir karavan haline getirip, modern bir göçebe olarak yola koyulur.

Arayış ve aidiyet duygukarını etkileyici bir görsellikle anlatan "Nomadland," 2020'de En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu Oscar Ödüllerini kazandı. Yönetmen Chloé Zhao ve Fern'e hayat veren Frances McDormand'a hayran kaldığımızı göz  önünde bulundurursak oldukça haklı kazanılmış ödüller olduğunu söyleyebiliriz. 

12. Güzelliğin Rengi

Zamanının ünlü bir amiralinin gayrimeşru kızı olan melez Dido Elizabeth'in (Gugu Mbatha-Raw), birlikte yaşadığı büyük amcası ve eşiyle yaşadığı sorunlar anlatılmaktadır. Dido bir yandan bir asilzade soyundan gelmenin ayrıcalıklarını yaşar, diğer yandan ise ten renginin getirdiği tüm acılara katlanmak zorunda kalır.

Gerçek bir hikayeden yola çıkan film, 18. yüz yıldaki ırk ayrımcılığına ayna tutarken arkadaşlık ve aşk hakkında da güçlü bir hikaye sunuyor. 

13. Deha

Florida'da yaşayan Frank Adler (Chris Evans), 7 yaşındaki yeğeni Mary (Mckenna Grace) ile birlikte yaşamaktadır. Mary'nin küçük yaşına rağmen matematiğe inanılmaz bir yeteneği vardır ve normal şartlarda özel bir okula gitmesi gerekirken Frank'in ısrarıyla devlet okuluna gitmektedir, nitekim Mary'nin tıpkı kızı gibi matematiğe yetenekli annesi, Milenyum Problemleri'nden Navier–Stokes problemini çözebilmek için varını yoğunu ortaya koymuş, ancak kızı 6 aylıkken intihar etmiştir ve Frank de küçük kızın normal bir çocukluk geçirmesini istemektedir. Günün birinde Frank'in annesi, aynı zamanda Mary'nin anneannesi olan Evelyn (Lindsay Duncan) çıkagelir. Küçük kızın üstün zekasından haberdar olan kadın, çocuğun velayetini alarak onu seviyesine uygun bir okula gönderme konusunda ısrarcı olur. Frank, Mary'nin özel bir okula gitmesini kabullenir, ancak o okulda annesinin gözetimi altında olduğunu öğrenince, kızı tekrar yanına alabilmek adına ev sahibesi Roberta (Octavia Spencer) ve öğretmeni Bonnie (Jenny Slate) ile elinden gelen her şeyi yapmaya karar verir.

Ailece izlemelik sıcacık bir film olan "Dahi"de o zamanlar sade 11 yaşında olan Mckenna Grace etkileyici bir performans sergiliyor.

14. Brooklyn

Genç bir İrlandalı kadın olan Eilis Lacey (Saoirse Ronan), ABD'nin sunduğu imkanlara kapılarak annesini de geride bırakmak pahasına ABD'ye, New York'a göç eder. Burada ilk başlarda büyük bir vatan hasreti çekse de burada tanıştığı Tony (Emory Cohen) ile olan aşkı ona her şeyi unutturur. Ancak İrlanda'yı tekrar ziyaret etmesi gerekecektir, burada tanıştığı Jim (Domhnall Gleeson) de onu etkilemeyi başaracaktır. Eilis'in iki ülke, iki çok farklı yaşam tarzı ve iki aşk arasında bir seçim yapması gerekecektir.

Saoirse Ronan'ın performansıyla parladığı "Brooklyn" şiirsel anlatımıyla da seyirciyi içine çeken türde bir hikaye.

15. Makas Eller

Mucidinin ani ölümü, Edward’ın (Johnny Depp) elleri yapılmadan yarıda kalmasına yolaçar, elleri yerine uzun, keskin metal parçaları vardır. Edward merhametli bir Avon hanımefendisi onu ailesiyle beraber yaşamak üzere evine götürene kadar karanlıkta yalnız yaşar. Ve sonra da Suburbia isimli pastel cennetteki fantastik maceraları başlar.

Johnny Depp ve Winona Ryder'ın başrollerini paylaştığı bu Tim Burton filmi, hem oyuncuların hem yönetmenin en sevilen işlerinden. Katalogda görünce biz de listemize dahil etmeden duramadık. İzleyenlerin de tekrar başına oturması için bir işaret olabilir.