Sinema ve Dizi Haberleri

Gerek senaryosu gerekse oyuncu kadrosuyla tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başaran “Gelecekten Bir Gün” sinema filminin oyuncu kadrosunda; Hayrettin Karaoguz, Hande Subaşı, Rasim Öztekin, Neco, Murat Serezli, Arda Kural ve Işın Karaca yer alıyor… “Gelecekten Bir Gün” İnsana yakışır bir şekilde yaşamak için insanca olmayan her şeye “hayır” demek gerektiğini anlatmaya çalışan, insana, hayata ve evrene dair bir hikayedir…

Türk sinemasının ilk zombi filmi Ada: Zombilerinin Düğünü\'nün fragmanları yurtdışında da büyük ilgiyle görüyor. İnternet aleminin en önemli sinema sitesi imdb.com başta olmak üzere  50\'nin üzerinde siteye ve İtalya, Fransa ve Japonya\'daki çeşitli dergilere haber olan Ada: Zombilerin Düğünü, özellikle makyaj çalışmasıyla övgü alıyor. quietearth.us sitesinde “Türk zombileri muhteşem görünüyor” yorumu yapılırken, ünlü io9.com sitesinde “Türk zombiler Türklerin Avrupa Birliği\'ne girme çabasının bir metaforu olabilir” ifadesi kullanıldı.

Fatih Akın\'ın kendi ağzından, bu filmin onun için bir çeşit mola olduğunu duyduk defalarca. Bunun dışında Soul Kitchen\'ın benim açımdan diğer bir özelliği de 2010\'un ilk sinema izleme deneyimi olmasıdır ki ilk mest oluşum da hemen hemen aynı dakikalara tekabul etmektedir! Soul Kitchen bir noel filmi değil belki ama pek çok noel konseptli filmden çok daha pozitif diyebiliriz. Tabi yine pek çok noel filmini ezip geçecek kadar da hissettiriyor farkını...

Hafta sonunda 159.116 izleyici sayısına ulaşan d@bbe 2, mütevazi bütçesiyle vizyon mücadelesine ikinci haftasında da devam ediyor. Konu olarak filmlerinde sadece kültürel öğelerden yola çıkan Hasan Karacadağ’ın yerel unsurlar içeren son korkusu d@bbe 2’nin montajında anlaşılan gizemli bir varlığın perdedeki görüntüsü, filmi sinemada izleyenler tarafından da fark edildi.

14. Uluslararası Hindistan Kerala Film Festivali\'nin açılış filmi olan yönetmenliğini Atıl İnaç\'ın yaptığı "Büyük Oyun / A Step into the Darkness", Hintli sinemaseverlerden tam not aldı.

Artık öyle bir dönemdeyiz ki, sinemaya teşrif buyurup filmi izleyen her birey, filmi izlemeye aday olan bir başka bireyi etkileme girişiminde bulunuyor." Ne kadar izleyici var o kadar film var" doğru bir tabir belki ama Cem Yılmaz\'ın her projesinde o izleyici -anlayamadığımız bir nedenle- ayrılmaya başlıyor...Mesela az önce gözüme çarpan bir yorum şu şekildeydi "Artık Cem Yılmaz komediyi bırakmış ciddi, oturaklı bir film yapmış..." hemen ardından da bambaşka bir yorum? "Bu filmi çeken kitle filmi hiç izlememiş sanırım yoksa böyle kötü bir film çıkmazdı..." Anlaşılan o ki birilerinin yaptığı üzerinden ağız ayarı bilmeden yorum yazmak da yeni nesil izleyici için bir çeşit ihtiyaç haline gelmiş vaziyette!

“Law Abiding Citizen” bir kere basitleştirilen Türkçe ismi “Adalet Peşinde” yüzünden çok daha hafif bir filmmiş gibi hissediliyor ve ister istemez yarışına 1-0 yenik başlıyor. Aynı şeyi sıradan olan Türkiye afişi için de söyleyebiliriz. Bir başyapıt yok belki ortada ancak yok sayılacak bir film hiç yok. Yani başlarken şunu söyleyelim, eğer filin adı ya da afişi yüzünden aklınızda olumsuz bir şeyler canlanıyorsa bunları yok sayarak bir şans vermelisiniz.

2009'u uğurlayıp 2010'a merhaba derken geleneksel yılın en iyi filmleri anketimizi sizlere sunmak istedik.

Ben iyisi mi ilk etapta Vavien\'in dimağımda bırakmış olduğu etkiyi dile getirerek girizgah yapayım ne dersiniz? Hani sır olarak sakladığımız şeylerin kimse tarafından bilinmediğini sanırız. Bazı sırlarımız bizler için o kadar değerli -ve bazen de o kadar tehlikelidir ki o sırrı birileri ile paylaşmaya bile yüreğimiz yetmez. Fırat Budacı\'nın bir kaç hafta önceki yazısında değindiği gibi bu sırlar paylaşıldığı anda sır olmaktan çıkarlar bazen. Fakat bazı sırlar da hiç kimseyle paylaşmadığımız halde çoktan açığa çıkmıştır. Sırlarımız çoğaldıkça, korkularımız da artar. Bu korkular aslında çeşit çeşittir fakat biz bu korkuları "başkalarımızın sırrımıza vakıf olma ihtimali" korkusunun çatısı altında toplarız. Vavien\'de Celal\'in sakladıkları ve sakladıklarının üzerine toprak atmaya çalıştığı her anda bu durum ile karşılaştığını öne sürebiliriz. Zira Celal, Ağabeyine açıldığı anda o toprağı eşeleme cesaretini ilk defa gösteriyor ve kabaca hayatındaki çıkmazla ra ışığın vurması da o toprağı silkelediği andan sonrasına denk geliyor...

Yeniyıla sayılı günlerin kaldığı bugünlerde sinema dünyasını ikiye bölen bir tartışmayı sizlere sunmak istedik.  İşte bu tartışmanın orta noktasında yine Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar karşı karşıya geliyor.  Bu ikilinin 2010 yılıyla birlikte vizyona girecek olan filmleri Yahşi Batı ve Recep İvedik 3 şimdiden internet ortamında karşı karşıya gelmeye başladı. Geçtiğimiz hafta fragmanı yayınlanan Recep İvedik 3 şimdiden 30.000 kişinin üzerinde  izlenmişken  Yahşi Batı’nın fragmanı çok daha önceden yayınlanmış olmasına rağmen Recep İvedik 3’ün görmüş olduğu ilginin çok gerisinde kaldı. Fragmanların popüleritelerindeki bu farklılığa baktığımızda bu sene Şahan Gökbakar’ın, Recep İvedik 3 ile yeni bir rekoru göğüslemesi çokta zor gözükmüyor.

Bu cuma vizyona giren d@bbe 2 filmindeki İstanbul kıyamet sahnelerinde, Sultanahmet Camii ve Ayasofya’nın yanma-yıkılma görüntüleri dikkat çeken bir tartışmayı  beraberinde getirdi. Filmi izlerken bu görüntülerden çok etkilendiklerini dile getiren ve filmin web sitesine binlerce mail gönderen kişiler, kıyamette de olsa camilerin yanma yıkılma olayını kabullenemediklerini filmin yönetmeni Hasan Karacadağ’a ilettiler. Hasan Karacadağ, yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için bu hassas konu hakkında bir açıklama yapmanın iyi olacağını düşündü.

TED Ankara Koleji Vafkı Özel Lisesi’nin ilkini gerçekleştirdiği kısa film yarışmasının amacı liseli gençlere kendilerini ifade edebilecekleri bir ortam hazırlamaktır.

Ben kendimce bir iddiada bulunuyorum ve diyorum ki; Zombieland son günlerine girmiş olduğumuz bu yılın en eğlenceli filmlerinden biridir! İsterseniz ben de ana karakterimiz Columbus gibi bu iddiamın sebeplerini maddeler halinde sizlere sunayım  ne dersiniz? O halde başlıyorum :

Yılın sürpriz filmlerinden olan Başka Dilde Aşk, ilk gösterimini 46. Antalya Film Festivali\'nde yapmış ve Mert Fırat\'ın oyunculuğuyla adından hayli söz ettirmişti. İlksen Başarır\'ın ilk filmi olma özelliğini de taşıyan film, konuşmadan sevmek mümkün müdür sorusu minvalinde dönen hayli içli bir film.

Avatar sadece tüm zamanların en pahalı filmi olma ünvanını taşımıyor üzerinde...O belki de tüm zamanların en çok beklenen filmi ki bu beklentinin doğuracağı sonuçlar hususuda küçük harfler kifayetsiz kalabilir. Film, vizyona girmeden önce ve sonrasında zaten basın için "mezelik" kıvama getirildi. Asparagas haberler, meraklı izleyicinin beklentisini daha fazla kamçılar diye düşünülebilir fakat bu haberlerin filme zarar vermemesi işten bile değil! Filmin maliyetinin 350 milyon dolar olduğunu yazıp çizenler mi dersiniz yoksa daha il haftadan bütün biletlerin tükendiğini bas bas bağıranlar mı...Ağzı olan konuşur diye bir deyim var ya, işte o kelimenin tam anlamıyla Avatar üzerinde dönen kem kümleri açıklayacak bir deyim...