Megazeka, Superman\'in Tahtında
14.01.2011

Megazeka, Superman\'in Tahtında

Dreamworks’ün yeni animasyon harikası Megamind, son dönemde oldukça popüler olan anti-kahraman çizgisini animasyona taşıyor. Madagascar serisinin yönetmeni Tom McGrath’in yönetmenliğini üstlendiği bu animasyon filminde birbirinden ünlü oyuncular da karakterlere ses veriyor. Will Ferrell, Brad Pitt, Tina Fey, Jonah Hill, David Cross gibi ünlü isimlerin seslendirdiği karakterler ise sinema severleri eğlendirecek 1.5 saatlik bir seyir sunuyor.
İstanbul Film Festivali Onur Ödülleri Açıklandı
14.01.2011

İstanbul Film Festivali Onur Ödülleri Açıklandı

Uluslararası İstanbul Film Festivali tarafından her yıl verilen Sinema Onur Ödülleri bu yıl Türk Sineması’na imzasını atan dört büyük isme verilecek: Yönetmen Yusuf Kurçenli, görüntü yönetmeni Ertunç Şenkay ve Türk Sineması’nın unutulmaz ikilisi Metin Akpınar ile Zeki Alasya. Türk Sineması’nın bu dört büyük ismine ödülleri, 1 Nisan Cuma akşamı Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilecek 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali Açılış Töreni’nde takdim edilecek.
Yeni Proje Çanakkale Savaşı Üzerine
13.01.2011

Yeni Proje Çanakkale Savaşı Üzerine

Gemide, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, Maruf, Barda, Kurtlar Vadisi Irak, Gecenin Kanatları filmleriyle tanıdığımız başarılı yönetmen Serdar Akar Çanakkale Savaşı üzerine film çekmeye hazırlanıyor.Ünlü yönetmen Serdar Akar’ın ön hazırlıkları devam eden yeni projesi Çanakkale Savaşını konu alıyor. Çalışmalarına başlanan filmin yapımcılığını Aydın Film üstleniyor.Serdar Akar’ın çekmeye hazırlandığı bu önemli yapım, Çanakkale Savaşı’nda yaşanan kahramanlıkları ve dramları merkezine alıyor. Dünya tarihinin en büyük ve en dramatik cephelerinden biri olan, birçok farklı ulustan askerin kanıyla sulanan Çanakkale Savaşını çarpıcı biçimde beyazperdeye yansıtmayı amaçlanan filmde, gerçekçi savaş sahneleri ile etkileyici bir atmosferin yaratılması hedefleniyor. Yaşanan büyük direnişi, direnişin isimsiz kahramanlarının hikâyeleri üzerinden anlatacak olan filmin, 2012 yılında sinemaseverlerle buluşması amaçlanıyor. Hazırlıkları devam eden projenin oyuncu kadrosu ve detayları yakında kamuoyuyla paylaşılacak.
Kalp Kırma Şirketi
12.01.2011

Kalp Kırma Şirketi

İlişkilerde 3 kategoride kadın vardır: Mutlu kadın, mutsuz ve bunun farkında kadın, mutsuz ve bunu kendine itiraf etmeyen kadın. Biz üçüncü kategorideki kadınlarla çalışıyoruz. Kullandığımız metod: Baştan çıkarma. Heartbreaker, asıl adı L’arnacoeur olan bir fransız filmi. Crazy Stranger ve The Beat That My Heart Skipped(Bu filmin afişinde Jim Sturgess’a inanılmaz benzemiyor mu?) gibi filmlerden tanıdığımız yakışıklı fransız Romain Duris’in başrolünü oynadığı romantik komedi filmi Heartbreaker, tam bir çerezlik film. Konu, işte tam da ilk paragrafta kendilerinin açıkladığı gibi.Mutsuz insanları ayırma işini kendilerine misyon edinmiş 3 kişilik çekirdek bir takımın bir işlerinde çuvallayıp, çuvaldızı gerçek manada kendilerine batırdıkları olay örgüsüne sahip film, Romain Duris’in performansı ile ayakta kalıyor. Hollywood-vari klişelere sahip bir film olan Heartbreaker, buna rağmen romantik bir fransız filmi olmaktan da ödün vermiyor. Eğlenceli sahneler ise filmden kopulmaması adına gerçekten doyurucu. Özellikle Alex Lippi rolündeki çift ayıran ajan rolündeki Romain Duris’in bir sahnedeki koşuşu ve kendisini acındırmak için ağlıyor numarası yapmaya çalıştığı sahneler, filmin zevkinin doruğa ulaştığı yerler olarak dikkat çekiyor. Filmdeki bir diğer başrol ise en güzel fransız aktrislerinden olan Vanessa Paradis. İkilinin arasındaki kimya film boyunca gittikçe yükselirken ve fransız komedisinin rastlantısal sorunları ile boğuşulurken finalinin böyle olması biraz büyü bozan cinsten olmuş. Fransız gibi başlayan film Hollywood gibi devam ederken bir anda Türk gibi bitiyor. Ancak başarılı repliklere, güzel oyunculuklara ve gerçeğe yakın(!) kurgusu ile yine de izlenebilir bir film ortaya çıkmış. O başarılı replikler de aslında ilişki tespitleri oluyor genelde. Alex ile aşık olup, iş ile aşkı karıştırmamaya çalışıyoruz biraz da. Film bu yönüyle de izleyiciyi kendisine çekmeyi başarıyor.Heartbreaker, ülkemizde gösterime girmese bile izlenmeyi hakeden romantik komedi filmlerinden birisi. Komik sahnelerin yanında aşk için atılan taklalar ve akılların hep son anda başa gelmesi gibi klişeleri içerisinde barındırsa da asla izlenmeyecek bir film değil. Eh bir romantik komedi filminden de daha başka şeyler beklemeye gerek yok zaten.
Yönetmen: Drew Barrymore
12.01.2011

Yönetmen: Drew Barrymore

Ülkemizde Mahsun Kırmızıgül’ün çektiği filmler hala beğenilse mi beğenilmese mi diye tartışıladursun Özcan Deniz’in de yönetmenliğe adım atması garip bir furyanın habercisi mi acaba diye düşünmeden edilemiyor. Sadece ülkemizde değil Hollywood’da da bu aralar yeni yönetmenler çıkıyor(Kabul, her zaman yeni yönetmenler çıkıyor elbette ancak buradaki kasıt farklı dallardan direkt geçiş). Ancak en azından şarkıcılıktan direkt yönetmenliğe geçiş olmuyor. Son Hollywood örneklerinden ilk akla gelenler ise Ben Affleck, Natalie Portman, Angelina Jolie ve Drew Barrymore. Bu yazının konusu ise Drew Barrymore ve onun ilk uzun metraj yönetmenlik deneyim olan Whip It (Yani Kamçıla).Texas, Bodeen’e yakın bir kasabada yaşayan Bliss’in kendini bulma öyküsü diyebiliriz Whip It’e. Birçok Hollywood klişesi mevcut filmde, birçok gereksiz karakter de mevcut komedi unsurunu arttırabilmek için ancak bu unsurların sebebi de filmin uyarlama yapısı. Bir kitap içerisinde bu karakterler eğreti durmasa bile film içerisinde biraz kalabalık yaratabiliyorlar bu da kitap uyarlaması işinin dezavantajlarından birisi elbette. Başrolde Kanadalı güzel Ellen Page var. Genç oyuncu, rollere güzel bir şekilde adapta olabilmesi sebebiyle geleceği parlak gençlerden birisi. Birçok sinemaseverin X-Men serisinden tanıdığı ancak ondan önce Hard Candy gibi bir başarısı olan oyuncu, hiçbir filmde sırıtmadan yönetmenlerin ona güvenmekte ne kadar haklı olduklarını kanıtlıyor. Özellikle Hard Candy’deki performansı ve Juno’nun başarısı geleceğinin ne kadar parlak olacağının habercisiydi. Whip It ise onun oynadığı son film. Birçok kişinin o oynuyor diye izlediği filmlerden. Anne baskısı altında ezilirken babasının uzaklığı sebebiyle yalnızlık yaşayan genç kızın annesinin isteklerine başkaldırı olarak roller’a başlamasının anlatıldığı film, kimi zaman bir “teenage” filmi edasında, kimi zaman ise bir aile dramına dönüşüyor. Ancak çoğu zaman o komedi hissini verebiliyor. Özellikle filmin başındaki sahneler Thora Birch ve Scarlett Johansson’un ergenlik filmi olan Ghost World’e o kadar çok benziyor ki acaba bir devam filmi mi izleyeceğimi merak etmeye başlamışken olaya patenin girmesi ile aykırı gençlik fikri kendini adamışlığa dönüşerek merakımı gidermeyi başardı. Bu raddeden sonra işin içine bir spor filmleri klişeleri el kitabı da dahil olarak kazanmadan da mutlu mesut yaşayan takımdaşların bir kez kazanmayı tattıktan sonraki azimleri girdi. Drew Barrymore da burada devreye giriyor zaten. Takım içindeki arıza karakterlerden birini oynuyor ve filmdeki komedi piramidinin tepesine oturuyor yaptıkları ile. Tabii fazla zorlama bir karakter sebebiyle aşırı sırıtmayı da ihmal etmiyor film içerisinde. Drew Barrymore ve Ellen Page dışında filmde görünen diğer yüzler ise Jimmy Fallon, Juliette Lewis, Marcia Gay Harden var.Drew Barrymore, oynadığı onlarca filminden aldığı deneyimleri bir yönetmen olarak paylaşmaya karar vermesi ilk bakışta herkesin burun kıvıracağı bir durum gibi durabilir. Filmi de bu beklentiyle izlerken, beklentilerin aksine vasat üstü bir film ortaya çıkması izleyenleri mutlu edebiliyor. Bu düşünceyle filme başlayın, bol klişeye sahip vasat üstü bir film izleyin. Ancak Ellen Page var diye de fazla bir şey beklemeyin zira oyuncu ne kadar iyi olursa olsun konunun içerisinde kendini gösterebileceği alan konunun iyiliğine bağlıdır.