Amerikan Gangsteri: Bir Suç Yıldızının ‘Amerikan Rüyası’
17.01.2008

Amerikan Gangsteri: Bir Suç Yıldızının ‘Amerikan Rüyası’

Oscar ödüllü yıldızlar Denzel Washington ve Russell Crowe, Oscar ödüllü yapımcı Brian Grazer, yönetmen/yapımcı Ridley Scott ve Oscar ödüllü senaryo yazarı Steven Zaillian, uyuşturucu ticaretinin en acımasız gangsteri olarak tanınan Frank Lucas’ın Harlem sokaklarından başlayıp suç dünyasının zirvelerine tırmanışının ve Harlem sokaklarına adalet getirmeye kararlı bir polis tarafından alaşağı edilişinin gerçek öyküsünü anlatmak için güçlerini birleştirdiler. Ortaya muhteşem bir film çıktı: “Amerikan Gangsteri (American Gangster)”.
Beyaz Melek’ten Huzurevlerine Destek
17.01.2008

Beyaz Melek’ten Huzurevlerine Destek

Vizyona girdiği 9. haftada toplam 1.819.733 kişi tarafından izlenerek, tüm zamanların en çok izlenen 11.Türk filmi olan “Beyaz Melek”, huzurevlerine yapılacak bağış ile yeniden gündeme geldi. Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, imzalanan protokol ile, gösterimi halen devam eden filmin 18 0cak- 7 Şubat tarihleri arasındaki gelirinin yapımcıya düşen payının yüzde 50’sinin huzurevlerine bağışlanacağını açıkladı. Beyaz Melek filminin, herkesin beğeniyle izlediği bir film olmanın yanı sıra, verdiği güçlü mesajla toplumda bir filmden çok daha öte anlamlar uyandırdığını belirten Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, “Sömestr boyunca, haydi gençler sinemaya” dedi.  
2008 Sineması
16.01.2008

2008 Sineması

2007 yılını ‘bir şekilde’ geçirdikten sonra “yeni yıl, yeni yıl!” diye kutlayarak girdiğimiz 2008 senesi geldi, geçiyor bile...”2007’de sinema adına neler yaşadık, beklentilerimiz karşılandı mı, göze çarpan filmler hangileriydi” gibi soruların yanıtlarını yeni yıl haftasında yayınlanan pek çok kritikten okudunuz. O yüzden bu sorulara yanıt aramak yerine, önümüze, yani 2008 yılında sinemalarda neler yaşayacağız, onlara kısaca bir göz atalım...
Cloverfield’in Açılış Sahnesi
15.01.2008

Cloverfield’in Açılış Sahnesi

Bugüne kadar gizli tutulan, gizli çekilen ve sinemaseverlerin ilk defa “Transformers”ın ön gösterimi öncesinde haberdar olduğu bilimkurgu filmi “Cloverfield”(Canavar), 15 Şubat’ta gösterime giriyor. Yapımcılığını J.J. Abrams’ın, yönetmenliğini Matt Reeves’in üstlendiği; senaryosunu Drew Goddard’ın yazdığı filmde New York’a düzenlenen bir canavar saldırısına tanıklık eden insanların öyküsü anlatılıyor.
Karşınızda Paşhan Yılmazel!
10.01.2008

Karşınızda Paşhan Yılmazel!

Filmden önce şarkısını sevdiğimiz ‘Çılgın Dersane Kampta’ bugün vizyona girdi. Neredeyse tamamı fişek gibi gençlerden oluşan kadrosu ve eğlenceli atmosferi ile özellikle genç kitlenin ilgisini çekmeyi başaran filmin “babyface” (kızlar öyle diyor) oyuncusu Paşhan Yılmazel, bugünlerde programdan programa koşturuyor. Filmin tanıtımı için yoğun bir dönem geçiren Paşhan’ı boş bulduğumuz bir anında yakaladık ve sizlerin merak ettiği soruları yanıtlamasını istedik…  Sinemalar.com: 2006\'da gösterime giren \'Çılgın Dersane\' çok sevildi.  Gençler, çocuklar bu tarz filmleri neden seviyorlar dersin?Paşhan Yılmazel: Türkiye’de yeterince gençlik filmi çekilmiyor. Genç jenerasyon kendi okul ya da dersane hayatındaki eğlenceyi, yaşam tarzını, dostluğu ve arkadaşlığı görmek için bu filmleri tercih ediyor. Çılgın Dersane 1’in başarısının nedeni bunu çok iyi yansıtmış olmasıdır.S: Çok keyifli ve eğlenceli bir atmosferi var "Çılgın Dersane Kampta"nın. Peki siz oyuncular olarak, aynı keyifi alabildiniz mi çekim aşamasında?  P.Y.: Evet, fazlasıyla diyebilirim. Çok zor ve yoğun koşullarda çalıştık. Bir sinema filmi, dizi gibi “çek at” olmadığından; her detay, her sahne saatlerce sürdü ve özenle çekildi. Fakat oyuncu kadrosu çok enerjik ve genç olduğu için kamera arkasında oluşturduğumuz eğlenceyi kamera önüne taşımayı başardık. Çok üşüdük, çok yorulduk ama çok eğlendik. Filme de inanılmaz artılar katmış olduk. Yazılı senaryonun üstüne bizden çok şey eklenmiş oldu. Benim canımı eklemem gibi. S: Bu kadar kalabalık bir kadro içinde uyum sağlamak hiç zor olmadı mı yani?    P.Y.: Bu durum film öncesi yapılan senaryo toplantıları ve görüşmelerde yüzde doksan aşılmıştı zaten. Sete indiğimizde de yüzde onluk kısmını aşmak hiç zor olmadı. Çok iyi arkadaşlığın oluştuğu bir ortamda, çok güzel bir sinerji çıkardık. S: \'Çılgın Dersane Kampta\', \'Çılgın Dersane\'ye göre daha eğlenceli bir film gibi duruyor. Filmin oyuncularından biri olarak, ne gibi farklar görüyorsun iki film arasında?  P.Y.: Benim için ilk fılmden daha eğlenceli olmasının nedeni hikayesinin çok daha sürükleyici olmasıdır. Filmi baştan sona taşıyan dramaturjisi çok daha sağlam. Kırılmaları olan, heyecanı yüksek tutan, yanlış anlaşılmadan doğruya uzanan köprü son ana kadar heyecanı sürüklüyor. S: Sibel Tüzün ve Berksan gibi şarkıcıların filme nasıl bir katkısı oldu sence?  P.Y.: Berksan’ı eskiden beri tanıyorum. Zaten çok iyi arkadaşımdı. Filmde onunla çalışmak ayrı bir keyif benim için. Gercekten çok tatlı ve eğlenceli bir popstar oldu Berksan. Onun hayran kitlesi bu rolünü çok sevecek ve hayran kitlesi büyüyecek. Bu da seyirci olarak bize dönecek. Sibel zaten dünya tatlısı, çok iyi bir insan. Oynadığı Yüksel Hoca karakteri gercekten çok korkutucu ama çok seksi bir hoca. Mojo, yani ben kendisine hastayım :) Filmin en güzel iki rengi bence… S : Çekimlerde kahkaha krizine girdiğiniz anlar oldu mu?  P.Y.: Çoğu zaman Ama sen böyle sorunca pat diye bir anı hatırlamak inan çok zor. Dörtlü şişe çevirme sahnesinde ben ve Ceyda gülmekten öpüşemedik mesela. Bu en çok güldüğümüz anlardan biriydi çünkü bizden önce öpüşen Ozan’ın dudağında Bahar’ın ruju kalınca  sinirlerimiz bozuldu. S : Lise yıllarında sen nasıl bir öğrenciydin peki? P.Y.: Ben daha çok çalışkan ve aktif bir öğrenciydim. Böyle şeylere pek zamanım kalmıyorduS : \'Çılgın Dersane Kampta\' için "sadece sulu bir eğlence" eleştirisi yapılıyor bazı çevrelerce. Bu konuda neler söylemek istersin?  P.Y.: Bunların amacı eleştiri değil bence, bu direkt baltalamak. “Türk sinemasında yeni bir gençlik fılmi çekilmiş, hadi zarar verelim” deniyor sanırım. İyi ya da kötü, bütün Türk filmlerine destek verilmeli bence. S: Son dönem Türk sinemasındaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsun? İçinde bulunmak istediğin bir proje oldu mu izlediklerin içerisinde?  P.Y.: Çok umutluyum. Artık sinema filmleri çekilmeye başlandı. Yapımcılar büyük projelere imza atmaya başladı. Bunlar gelecek için çok güzel adımlar. Ne kadar çok fılm çekilirse, o kadar iyi projeler çıkacak sonunda.S: ‘Beyaz Melek’ ve ‘Kabadayı’ arasındaki rekabet konusunda bir de senin yorumunu alalım...Senin favorin hangisi?  P.Y.: ‘Buzda Dans’tan dolayı ikisini de izleme fırsatım olmadı ne yazık ki. Bir kıyaslama yapamam.S: Kendi gözlemlerine göre, oyunculuğunu nasıl buluyorsun?  P.Y.: Çok eksiğim var ama bunu doğal enerjimle kapatıyorum. Bu çok büyük bir artı bir oyuncu için. Çok daha fazla çalışıp eksiklerimi gidermeliyim. Asla azla yetinmek, olanla yetinmek bana göre değil. Üstüne hep birşey koyup farklılıkları büyütmem, yelpazemi genişletmem gerek. S: Farklı sinema projelerinde yer almak ister misin? Gerçek bir aşk filminde veya bir dramda oynamak ister miydin mesela?  P.Y.: Evet ya, bir aşk fılminde oynamak çok keyifli olurdu. Aslında en çok istediğim ne biliyor musun? Benim için hep yakışıklı, babyface, sevimli görüşü hakim. Ama ben bu suratla tam tersi, kötü bir karakteri canlandırmak isterdim. Hem de kimsenin benden beklemediği kadar zıt bir rolde…S: Umarım dilediğin gibi olur herşey. Bu koşturmaca içinde bize zaman ayırdığın için teşekkür ederiz.P.Y.: Ne demek, benim için bir keyifti. Herkesi filmi izlemeye ve izledikten sonra yorum yapmaya davet ediyorum. Sitenizde filmle ilgili yapılan tüm yorumları okuyacağım ona göre!