Büyük Hazine: Sırlar Kitabı İyi Başladı
27.12.2007

Büyük Hazine: Sırlar Kitabı İyi Başladı

2004 yılının hit filmi “National Treasure-Büyük Hazine”nin devamı olan “Büyük Hazine: Sırlar Kitabı” ABD’de gösterime girdiği ilk üç günde gişe rekorlarına adaylığını ilan etti. Yapımcılığını “Karayip Korsanları” serisiyle tanınan Jerry Bruckheimer’ın, başrollerini ise Oscar ödüllü oyuncular Nicolas Cage, Jon Voight ve Helen Mirren’ın üstlendiği “Büyük Hazine: Sırlar Kitabı” adlı film, Kuzey Amerika sinemalarında 21-23 Aralık haftasonunun en çok hasılat toplayan filmi oldu. Dünya basını tarafından, “Indiana Jones”, “Mission :Impossible-Görevimiz Tehlike” ve “Da Vinci Şifresi” filmlerinin lezzetli bir kokteyli olarak tanımlanan “Büyük Hazine: Sırlar Kitabı” 4 Ocak 2008’de Türkiye’de gösterime giriyor.
Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Ödüller Belli Oldu
24.12.2007

Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Ödüller Belli Oldu

Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, 8-15 Mayıs 2008 tarihleri arasında 11. kez gerçekleştirilecek. Sinemaya yönetmenlik ya da oyunculuk alanında emek vermiş kadınların emeklerini görünür kılmak amacıyla düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde, Uçan Süpürge Onur Ödülü  bu yıl;  52 yıldır Türkiye sinemasına emek verdiği, başrolden karakter oyunculuğuna pek çok filmde rol aldığı, Yeşilçam geleneğinden geldiği halde yeni Türk sinemasına  başarıyla uyum sağladığı, zirvede olduğu dönemde bile “yıldız” olmaya çalışmadan bağımsız kimliğini ve özgür ruhunu koruduğu, sinema tutkusunu hiç yitirmediği ve hala sinemada özgün ve farklı karakterleri yaratmaya devam ettiği için Nilüfer Aydan’a veriliyor.
Kartondan Bir Anne, Bir Oğul ve Tam Zamanlı Bakıcı!
21.12.2007

Kartondan Bir Anne, Bir Oğul ve Tam Zamanlı Bakıcı!

Öncelikle sinemanın bizim için sorun olan kısmıyla başlayayım. Orijinal adı gayet iyi olan bu filmin Türkçe adının konuyla alakasızlığı! Hiç kafa yormadan Dadı Günlükleri denebilecekken, filme hiç uymayan ve daha fazla beklenti yaratan “Dadım Aşık” adı neden uygun görülmüş acaba? Eskisi gibi İngilizce fakiri değil sinema izleyicisi. Dalga geçer gibi adeta. Bu durum daha ne kadar sürecek, belki başka bir yazı konusu ama artık adında “aşk” geçen her filmin gişe yapmadığı anlaşılmalı. Sinema izleyicisi sadece filmin adına bakarak karar vermiyor izleyeceği filme. Neyse lafı fazla uzatmadan geçelim filme ama önce künyeye bakmakta fayda var.
Ölümlü İsen Cesur Ol!
21.12.2007

Ölümlü İsen Cesur Ol!

Kimse ölümsüz değildir... Fakat Beowulf cesurluğuyla ölümsüzlüğü hakeden bir kahraman. Özellikle Ortaçağ Avrupası’nda pek çok kahraman peyda olmuş, kötülerle savaşmak için halkın desteğini almış ve her seferinde iyiler yani kahramanımız kazanmış ve halkını kurtarmıştır. Çeşitli kahraman türleri vardır. Herkül ve Zeyna gibileri mitolojiden gelir; Batman ve Örümcek Adam gibileri ise şehir kahramanlarıdır ve çizgi romanlardan gelirler. Bizim kahramanımız Beowulf ise epik destanlara konu olmuş bir yiğittir, hani bizim Kara Murat’ımız ve Malkoçoğlu’muz gibi…
Arı Filmi Müzikleri Çıktı
21.12.2007

Arı Filmi Müzikleri Çıktı

14 Aralık’ta vizyona giren Arı Filmi (Bee Movie)’ nin şimdi de müzikleri dinleyicilerle buluşuyor. Sony BMG Türkiye tarafından çıkarılan Bee Movie Soundtrack albümünde birbirinden keyifli on üç enstrümantal ve iki vokalli şarkı yer alıyor. Sherly Crow’un seslendirdiği ‘Here Comes the Sun’ adlı şarkının da bulunduğu albüm, dinleyenlere eğlenceli anlar yaşatacak. Filme doyamayanların kaçırmaması gereken arşivlik bir çalışma olan Bee Movie Soundtrack, müzik marketlerde yerini aldı.
‘Kabadayı’dan Muhteşem Açılış
19.12.2007

‘Kabadayı’dan Muhteşem Açılış

Türkiye sinemalarındaki ilk dört gününde 354.102 kişi tarafından izlenen ‘Kabadayı’nın Almanya galasına da ilgi büyüktü.13 Aralık Perşembe aksamı Köln`deki Cinedom sinemasında gerçekleştirilen, 2500’den fazla kişinin katıldığı galada biletler iki gün öncesinden tükendi. Şener Şen, Kenan İmirzalıoğlu, Aslı Tandoğan, Rasim Öztekin, Ruhi Sarı, Ömer Vargı, Mine Vargı, Murat Akdilek ve Pelin Kaya’dan oluşan ‘Kabadayı’ ekibinin de katıldığı gala sonrasında konuşan Şener Şen,  “Kabadayı Almanya galası bugüne kadar yaşadığım en görkemli galaydı, çok mutlu oldum” sözleriyle memnuniyetini ifade etti.
Mafya Değilim Ben...Sadece Kabadayıyım!
17.12.2007

Mafya Değilim Ben...Sadece Kabadayıyım!

Filmin vizyona giriş tarihini duyar duymaz ben de birçok sinema seyircisi gibi farklı ruh haletlerine büründüm ve meraktan çatlarcasına "Kabadayı"nın beyazperdeye yansıyıp, ruhumu farklı alemlere götürmesini bekledim. Beklentim , birçok Türk sinemaseverin beklentisi gibi yüksekti koltuğa oturduğumda… Yani  Yavuz Turgul’un senaryosunu yazdığı ve   Ömer Vargı’nın çektiği bir filme, Şener Şen gibi bir ustayı başrol koyduktan sonra beklentilerin yüksek olmaması absürd kaçıyor zaten…   Film daha önce işlenmiş bir konuyu öyle bir hale sokmuş ki; seyirci, çok sıradan diyerek başladığı seyire "bu da ne yaa" dedirten şaşırtıcı efektlerin tezahürüyle yanıt vermeye başladı. Oyuncuları kısa bir değerlendirmeye tabii tutacak olursak sınıfta kalan tek bir kişiyi görmemiz mümkün değil. Yani tüm oyuncular haklarını vermiş rollerinin. Genç yeteneklerimizden İsmail Hacıoğlu ve Aslı Tandoğan bile ustaların yanında ezilmemişler. Kenan İmirzalıoğlu’na her zamanki gibi, yine aynı noktadan eleştiriler gelecek biliyorum. "Neden sadece mafya rolünü oynuyor bu çocuk? Oyunculuğunu ispat edecekse travesti rolünde de oynasın da, görelim!" misalindeki gibi… Ben bu eleştirilere kendimi yorup açıklayıcı yönden cevap vermektense, sadece ama sadece Kabadayı’yı izleyin diyorum. Devran karakterini canlandıran İmirzalıoğlu’nun oyunculuğunu beğenmeyen bir otoritenin çıkacağını da zannetmiyorum. Filmin hikayesinin farklılığına gelirsek.. Ali Osman (Şener Şen), eski dönemlerden kalma harbi bir kabadayı. Yani Ali Osman raconu kesti mi iş bitiyor. Ali Osman’ın  ilk ve tek aşkı Afet’ten bir çocuğu var fakat bunu Afet ölüm döşeğinde iken öğreniyor. Ali Osman’ın çocuğu Murat(İsmail Hacıoğlu) bir barda sevgilisi Karaca(Aslı Tandoğan) ile birlikte çalışıyor .Yeni nesil mafyalardan Devran(Kenan İmirzalıoğlu) da Karaca’ya aşık. Doğal olarak da Murat’a karşı bir garez mevcut içinde. Olaylar karışık anlayacağınız. Filmin içine aşırı derecede figürasyon serpiştirilmesi, bir yerden sonra izleyicinin kafasını karıştırıyor ama bu karışıklık zevk veren cinsten. Atlamadan geçemeyeceğim diğer bir husus da filmdeki eşcinsel ‘Sürmeli’ karakterini canlandıran Rasim Öztekin’in oyunculuğuna dair. Gerçekten fevkalade oynamış fakat bu "Eşcinsellerin de iyi yürekli, harbi adamları vardır!" mesajı keşke Kabadayı’ya da malzeme olmasaydı. Rahatsız edici argo ve erotizmden sonra üçüncü eksimizi de buna veriyoruz ne yazık ki!     Devran karakteri baştan aşağı sorgulama gerektiren bir karakter. Yani ilk başta gözünüze dünyanın en kötü insanı olarak gözüken bu karakter, ileride çocukluğuna indikçe gözünüzde masumlaşıyor ve Karaca’ya olan aşkının büyüklüğü ve sadakati, aklınızı bulandırıp gözlerinizi sulandırıyor. Devran’ın aşkının bu hüzünlü sonlanışında, Alper Gencer’in "Âh " adlı şiirinin son mısraları geldi aklıma: “ben desem küfür olur/sen desem deveran/sen desen ölürüm/ben desen feveran"… Bu mısralar ile Devran karakterinin hikayesinin garip bir şekilde uyuşması dikkatimi çekti Yavuz Turgul’un senaryoyu yazarken bu şiiri okuyup etkilendiği tezi de gittikçe kafamda sağlamlaşıyor. Zira Turgul’un Gencer’e olan sempatisi sanat çevreleri tarafından da bilinmekte… Ali Osman’ın film içindeki unutma hastalığında abartıya kaçıldığı kanaatindeyim. Tıp bilimi ile uğraşan üstadlarımdan aldığım bilgiye göre bu kadar ironik hallere dönüştürücü bunalım hastalığı henüz bulunamamış. Bar sahnesinin çekiminde 500, filmde ise toplam 1000 figüran görev almış. Filmin çekimlerinin  8 hafta gibi kısa bir sürede tamamlanması ise kolay iş yapıldığının göstergesi. Ne var ki Kabadayı, bu eksileri artılarıyla kapatıyor.   Kısacası ‘KABADAYI’ Türk sinema tarihinde yeni bir çığır açan "anlaşıldıkça anlaşılmayan" bir film. Yönetmeninden senaryosuna , oyuncularından figüranlarına kadar herkes gayet başarılı. Psikolojik hezeyana uğrayıp salondan ayrılmamanız için hiçbir sebep yok ortada. Seyircinin kafasına "Mafya ile kabadayılık arasındaki farkları” usta bir şekilde kazıyan, izlenmesi gereken frapan film.
Gişelerde Gerçek Bir Efsane!
17.12.2007

Gişelerde Gerçek Bir Efsane!

Will Smith’in başrolünde yer aldığı “Ben Efsaneyim/I am Legend” 14-16 Aralık tarihlerinde, ABD’de vizyona girdiği ilk hafta sonunda yaklaşık 76,5 Milyon Dolar (yaklaşık 90 Milyar YTL) hasılat elde ederek hafta sonunun en çok izlenen filmi oldu. ABD’de üç günde, geçen haftanın ilk onbeş filminin toplamı kadar hasılata ulaşarak, muhteşem gişe performansı ile gerçek bir efsane olma yolunda ilerleyen “Ben Efsaneyim” ülkemizde 25 Ocak 2008’de vizyona girecek. Daha önce \'Altın Pusula\' filminin ilk beş dakikasını, film gösterime girmeden sinemaseverler ile paylaşan Sinemalar.com; şimdi de Will Smith\'in merakla beklenen filmi "Ben Efsaneyim"den bir dakikalık tuzak sahnesini beğeninize sunuyor.
\"Nefes\"te, Şehit Askerlerin Hikayesi Anlatılacak
17.12.2007

\"Nefes\"te, Şehit Askerlerin Hikayesi Anlatılacak

Yönetmenliğini Levent Semerci\'nin yapacağı ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşanan terör olaylarını konu alan \'\'Nefes\'\' isimli sinema filmi, Antalya\'nın Kemer ilçesi yakınlarındaki Tahtalı Dağı\'nda çekilecek. Yarı belgesel, yarı drama özelliği taşıyan filmin çekim mekanı olarak, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile jeopolitik açıdan benzer yapıya sahip olması nedeniyle Tahtalı Dağı tercih edildi. Şehit olan askerlerin hikâyesinin anlatılacağı filmin öyküsü, Güneydoğu\'daki bir sınır karakolunda geçiyor. Bu nedenle, çekimlerin yapılacağı Tahtalı Dağı\'na bir karakol kurulacak. Karakolu koruyacak olan 40 kişiyi oynayacak oyuncular ise Türkiye\'nin farklı illerindeki konservatuarlarda okuyan öğrencilerinin arasından seçilmiş ve emekli subaylardan 1 ay süreyle eğitim almışlar. Bütçesi 2 milyon dolar olan filmin gişe gelirleri, bölgede şehit olan askerlerin çocuklarına burs olarak verilecek. Nefes’in 2008 yılında gösterime girmesi bekleniyor.