Bayrampaşa: Ben Fazla Kalmayacağım
21.02.2008

Bayrampaşa: Ben Fazla Kalmayacağım

DIGITURK TurkMax ve MinT Prodüksiyon işbirliğiyle oluşturulan, gerçek mahkum ve infaz koruma memurlarının rol aldığı ilk sinema filmi “Bayrampaşa: Ben Fazla Kalmayacağım”,  22 Şubat 2008’de sinemaseverlerle buluşuyor! Hamdi Alkan’ın ilk yönetmenlik denemesi olan “Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım” ile, dünyada ilk kez, senaryosunun mahkumlar tarafından yazıldığı, müziklerinin mahkumlar tarafından yapıldığı ve gerçek mahkumların infaz koruma memurları ile birlikte oynadıkları bir film çekilmiş oldu. “Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım” filminin senaryosu, Senaryo Yazarları Derneği’nin (SENDER) 2006 yılı Haziran ayında Bayrampaşa ve Paşakapısı Tutukevleri’nde başlattığı 'Hayal Kurmak Serbest Projesi’ kapsamında, Birol Güven Senaryo Atölyesi yönetiminde çalışan mahkumlar tarafından yazıldı ve müzikleri de yine mahkumlar tarafından yapıldı. “Bayrampaşa:Ben Fazla Kalmayacağım”, yanlışlıkla tutuklanıp, derdini anlatamadan yıllarca cezaevinde kalmak zorunda bırakılan bir adamın öyküsü. Evli ve bir çocuk babası olan Erdem (Vural Çelik), hayatını kuaförlük yaparak kazanmaktadır. Bir gün mahalle arkadaşı Ahmet'le (Hakan Yılmaz) karşılaşan Erdem, onunla bir çay bahçesine gitmeye söz verir. Ne var ki Ahmet bir uyuşturucu satıcısıdır ve telefonları dinlenmektedir. Ahmet'le ortak çalıştığı şüphesiyle narkotik şube polisleri tarafından tutuklanan Erdem suçsuz olduğunu anlatmaya çalışsa da, karısı dahil olmak üzere kimseyi inandıramaz. Bu arada Erdem'in hapishaneye düşmesi Eşi Ayşen (Yasemin Conka) tarafından küçük oğlu Ali'den (Okan Tangücü) saklanır. Uzay savaşlarını çok seven Ali, babasının dünyayı uzaylıların saldırısından kurtarmak üzere seçilmiş bir komutan olduğunu sanmaktadır. Bu oyuna zamanla bütün koğuş destek olacaktır. Erdem'in bu koğuştaki misafirliği ise o kadar çabuk bitmeyecektir... Afiş fotoğrafını cezaevi tabur komutanının çektiği filmde, Bayrampaşa'nın gerçeklerine ve gündelik hayatına tanıklık ediliyor. Bayrampaşa Cezaevi’nde çekilen filmde 24’ü başrollerde olmak üzere, 100’den fazla mahkum ve 26 infaz koruma memuru rol aldı. Filmde infaz koruma memurları ile mahkumlara, oyuncu Vural Çelik, Yasemin Conka, Hakan Yılmaz ve Okan Tangücü eşlik eti. Halil Ergün, Tamer Karadağlı, Yeşim Salkım, Savaş Ay, Doğa Rutkay gibi Türkiye’nin ünlü isimleri de konuk oyuncu olarak filmde yer aldılar. “Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım” filminin gösteriminden elde edilen gelirin bir bölümü cezaevlerinde kültürel ve sanatsal faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için kullanılacak.
‘120’nin Samsun Galası 20 Şubat’ta
18.02.2008

‘120’nin Samsun Galası 20 Şubat’ta

15 Şubat 2008 Cuma günü Türkiye genelinde 181 sinema salonunda gösterime giren "120" filminin; İstanbul, Ankara, Van, Sivas ve KKTC’deki galalarından sonra, film için ayrı bir anlam taşıyan “Samsun Galası” da 20 Şubat 2008 Çarşamba günü saat 20:00’de Samsun Yeşilyurt Alışveriş Merkezi AFM Sinemaları’nda gerçekleşecek.   Gala öncesi AFM Sinemaları’nda, saat 18:00’de, oyunculardan Özge ÖZBERK, Cansel ELÇİN, Emin OLCAY ve yapımcı-senarist-müzisyen Özhan EREN’in katılacağı söyleşi ile sinemaseverler sanatçılarla buluşma fırsatı yakalayacak. 120, 1914 yılı Aralık ayında, Rusların Erzurum istikametinde taarruza geçmesi sonucunda cephanesi biten bir Jandarma Tümenine, sırtlarında cephane yetiştirmeye çabalayan çocukları konu alan bir yapım. Yaşları 12 – 17 arasındaki 120 çocuğun yaşadığı gerçek ölüm – kalım savaşını beyaz perdeye yansıtan filmin öncelikli amacı, özellikle gençlere tarihimizde yaşanan gerçek bir kahramanlık destanını aktararak sahip oldukları tarih bilincini arttırmak ve tarihimizi öğrenme arzularını teşvik etmek. Hikayesi 3 farklı mevsimde geçen 120 filminin çekimleri, Van ve Safranbolu’nun dağları da dahil olmak üzere, aralıklarla 4 ay sürdü; filmin bütün aşamalarında 250 kişilik bir ekip çalıştı. Yaklaşık 3 milyon dolar bütçeli filmde 100’lerce öğrenci, 2000’e yakın figüran ve develer başta olmak üzere birçok taşıma hayvanı rol aldı. “KARLARA YAZILMIŞ GERÇEK BİR DESTAN”ı anlatan 120 filminin yapımcılığı, müzikleri ve senaryosu Özhan EREN’e, hikayesi Hikmet ILGAZ ile Özhan EREN’e ve yönetmenliği Murat SARAÇOĞLU ile yine Özhan EREN’e ait. Filmin oyuncu kadrosunu ise Özge ÖZBERK, Burak SERGEN, Cansel ELÇİN, Emin OLCAY, Demir KARAHAN ve Ahmet UZ oluşturuyor. Süresi 115 dakika olan 120 filmi, türüne meraklı sinemaseverleri bekliyor.
‘Cennet’ Filmine Çin'den Teklif Var!
18.02.2008

‘Cennet’ Filmine Çin'den Teklif Var!

11 Nisan 2008'de vizyona sunulacak, Biray Dalkıran'ın ikinci filmi “Cennet”e, Çin'in önemli yapımcı ve dağıtımcı firmalarından biri olan  Big One Films'ten teklif geldi. “Cennet”in Çin'deki dağıtım haklarına talip olan Big One Films'in başkanı Shan Dongbing,  Berlin Film Festivali'nde filmin fragmanını gördüklerini ve çok etkilendiklerini belirtti. “Cennet”in yapımcısı ve yönetmeni Biray Dalkıran ise, bu gelişme ile ilgili çok heyecanlı olduğunu ve Çin'den gelen bu teklifi değerlendirdiklerini, filmin Çin'de de vizyona sunulmasının bir Türk filmi için çok önemli bir gelişme olacağını kaydetti. Geçen yıl da  Biray Dalkıran'ın ilk filmi  “Araf”ın dvd hakları,  bir Amerikan film şirketi olan Pathfinder Pictures' a satılmış ve  böylelikle "Araf" Türkiye'den Amerika'ya satılan ilk Türk filmi olma unvanını kazanmıştı.
Kısa Filmciler, Dikkat!
18.02.2008

Kısa Filmciler, Dikkat!

2008 Avrupa Kültürlerarası Diyalog Yılı etkinlikleri çerçevesinde, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu "kültürlerarası diyalog" temalı kısa film yarışmasını bugün başlatıyor. Tüm amatör ve profesyonel film yapımcıları 1 Mayıs 2008 tarihine kadar filmlerini göndererek yarışmaya katılmaya davetlidir. Kültürlerarası Diyalog Kısa Film Yarışması 10 dakikayı geçmeyen ve 1 Ocak 2006 tarihinden sonra çekilmiş her türde kısa filmin katılımına açık. Daha önce, başka yarışma, festival veya benzeri etkinliklere katılmış ya da önceden ödül almış filmler de yarışmaya katılabilir. Yarışmada birincilik ödülünü kazanan film yapımcısı, Oberhausen Kısa Film Festivali’ne (Almanya) seyahat ve Shadow Edius DVX Desktop kurgu sistemi kazanacak. Yarışmanın ikincisi Clermont-Ferrand Kısa Film Festivali’ne (Fransa) seyahat ve Edius Neo Pro Notebook kurgu sistemi; üçüncüsü ise   Rotterdam Kısa Film Festivali’ne (Hollanda) seyahat ve Edius Neo Notebook kurgu sistemi ile ödüllendirilecek. Yarışmaya son katılım tarihi 1 Mayıs 2008 Perşembe. Ön elemeyi geçen filmler 12-13 Mayıs 2008’de Ankara Üniversitesi’nde gösterilecek. Kazananlar ise 15 Mayıs 2008’deki ödül töreninde açıklanacak. Yarışma ile ilgili ayrıntılı bilgi ve başvuru formları Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu’nun resmi web sitesinden edinilebilir: www.avrupa.info.tr.
'Bakış Açısı'nın İspanya Galası
15.02.2008

'Bakış Açısı'nın İspanya Galası

Ülkemizde 4 Nisan'da "Bakış Açısı" ismi ile vizyona girecek olan “Vantage Point”in İspanya galası Salamanca’da gerçekleştirildi. Filmin çekildiği Salamanca’daki galaya  başrol oyuncuları Matthew Fox, Forest Whitaker ve Eduardo Noriega katıldılar. Columbia Pictures’ın aksiyon yüklü gerilimi “Vantage Point/Bakış Açısı”, her biri farklı bakış açılarına sahip sekiz yabancı ABD başkanına yapılan suikast girişiminin ardındaki gerçeği bulmaya çalışan bir hikaye üzerine kurulu. Filmin başrollerinde Dennis Quaid, Matthew Fox, Forest Whitaker, Edgar Ramirez, Ayelet Zurer ile Sigourney Weaver ve William Hurt yer alıyor. Pete Travis’in yönettiği filmin yapımcılığını Neal H. Moritz üstlendi.
‘Son Ders’ ile Randevunuz Var!
15.02.2008

‘Son Ders’ ile Randevunuz Var!

8 Şubat'ta vizyona sunulan, yönetmenliğini M. Uğur Yağcıoğlu ile Iraz Okumuş'un yaptığı, başlıca rollerde usta oyuncu Ferhan Şensoy, Kaan Urgancıoğlu, Ege Aydan, Ece Uslu, Durul Bazan,  Ekin Türkmen, Dost Elver, Engin Hepileri, Birce Akalay, Burak Sarımola, Aylin Kontente, Neriman Uğur, Ali Yaylı ve Burcu Okutulmuş'un yer aldığı “Son Ders” filmi, 16 Şubat Cumartesi günü Altunizade Capitol sinemalarında seyircilerin karşısına bir sürprizle çıkıyor. Filmin 16:15'teki biletli  özel gösterimine, “Son Ders”in yönetmen ve oyuncuları katılarak, filmi sinemaseverler ile birlikte izleyecek. Bu sayede sinemaseverler, film öncesi ve sonrasında yönetmen ve oyuncularla sohbet etme olanağı bulacak.
“Canavar” Saldırıya Geçti!
15.02.2008

“Canavar” Saldırıya Geçti!

“Lost” ve “Alias” gibi bağımlılık yaratan TV dizilerinin yaratıcısı, “Görevimiz Tehlike 3” ve “Star Trek 11”in yönetmeni J.J. Abrams’ın yapımcılığını üstlendiği tüyler ürpertecek bir korku filmi: “Cloverfield”, Türkçe adıyla “Canavar”. Böylesine merak uyandıran bir projenin Türkçe adının “Canavar” olarak lanse edilmesi, hikayenin tüm sırrını açığa çıkarıyor ve ne yazık ki filmin çekiciliği azalıyor.   Başlangıçta filmin konusuna göz atacak olursak: Japonya’ya gitmeye hazırlanan Rob (Michael Stahl-David), arkadaşları için bir elveda partisi düzenler. Bu partiyi, o güne kadar dile getiremediği çözümlenmemiş duygularını itiraf etmek ve arkadaşlarına bağlılığını güçlendirmek için bir fırsat olarak görmektedir.
'Sweeney Todd': Kana ve Müziğe Susayanlar İçin
14.02.2008

'Sweeney Todd': Kana ve Müziğe Susayanlar İçin

Vizyon sahibi sinemacı Tim Burton (“Batman”, “Charlie and the Chocolate Factory”) ile Oscar ve Altın Küre adayı Johnny Depp (“Charlie and the Chocolate Factory/Charlie’nin Çikolata Fabrikası”, “Pirates of the Caribbean/Karayip Korsanları” üçlemesi) yeni drama-gerilim “Sweeney Todd: Fleet Sokağı’nın Şeytan Berberi”nde bir araya geldi. Efsanevi söz yazarı-besteci Stephen Sondheim’ın ödüllü müzikal başyapıtına dayanan film, zorlayıcı ve orijinal bir vizyona sahip. Depp, haksız yere hapse gönderilen, ve sadece bu acımasız ceza için değil, karısı ile kızına olanların üzücü sonuçları için de intikam yemini eden Benjamin Barker’ı, Helena Bonham Carter ise onun saplantılı ölçüde kararlı suç ortağı Bayan Nellie Lovett’ı canlandırıyor.   “Bu yapıma adım atarken stüdyo yöneticilerine, ‘Beyler, bu filmde çok fazla kan olacak’ dedim” diyen yönetmen Tim Burton, belli ki böylesine çarpık bir hikayenin Bayan Lovett’ın ünlü turtalarından biri kadar kanlı olması gerektiğini anlamıştı; ne de olsa, Sweeney Todd hakikaten dehşet verici bir karakterdi. Her ne kadar bazıları onun asla var olmadığını iddia etse de, diğerleri 18. yüzyılın Fleet Sokağı’ndaki efsanevi “Şeytan Berberi”nin tam hikayesini belgelediler. Tim Burton müşterilerinin boğazını kestikten sonra pastane sahibi Bayan Lovett’la birlikte cesetlerin etlerini öğüterek, halkın bayıla bayıla yediği etli turtalar hazırlayan seri katil berber Sweeney Todd’un hikayesini cici bir şekilde sunuyor. ‘Sweeney Todd’ baştan sona bir keyif yolculuğu: Korkutucu, muazzam komik ve melodik açıdan heyecan verici. Depp de tek kelimeyle şahane. Aktör oyunculuk ile şarkıcılık arasındaki farkı ortadan kaldırıp, bu iki beceriyi filmi dört dörtlük kılacak şekilde bütünleştiriyor. Burton’ın sansasyonel çalışması ‘Sweeney Todd’, Sondheim’ın son derece güçlü ve heyecanlı müziği eşliğinde, hem kanlı, samimi ve epik, hem de korkutucu ve yürek parçalayıcı. Burton gerçekten vizyon sahibi bir sinemacı; görüntü yönetmeni Dariusz Wolski, marifetli kostüm tasarımcısı Colleen Atwood ve yapım tasarımcısı Dante Ferretti’nin katkısıyla bir müzikalin sinemaya aktarımı konusunda yeni yüksek standartlar getiriyor. Burton’ın kanı kullanışı pek gerçekçi değil. Ama sahnelerde büyük ölçüde şiddet var. Film trajik seyrini sürdürürken, Burton müthiş bir zafere imza atıyor. Her yeri kanla kaplı Sweeney nihayet duygularıyla yüzleşiyor ve Depp karakterin acı dolu yüreğini ortaya çıkartıyor. Bu nefes kesici güzellik ve dehşet anı çok çarpıcı ve büyüleyici. Azılı Katil “Sweeney Todd”un Gerçek Yaşam Öyküsü   Sweeney Todd’un 1748’de ipek işçiliği yapan, yoksul ve alkolik bir çiftin tek çocuğu olarak doğduğuna inanılıyor. O dönemde Londra’da hastalık, kirlilik, ve ahlaksızlık kol gezmektedir. Genç Todd bir değirmende anne babasıyla birlikte çalışarak büyür. Anne babası gizemli bir şekilde ortadan kaybolur ve Todd, henüz 14 yaşında, küçük bir hırsızlıktan tutuklanıp Newgate Hapishanesi’ne gönderilir; bu aslında insaflı bir ceza olarak görülür çünkü çoğu çocuk hırsız suçları yüzünden asılmaktadır. Katiller ve sahtekarların arasında yaşayan Todd, iddialara göre, hapishane berberi olan eski mahkum Elmer Plummer’ın çırağı olur. Berberler bazı cerrahi uygulamalar da yaptıkları için, Todd berberliğin yanı sıra, anatominin bazı yönlerini, ve geriye yatmış durumdaki müşterinin cebini boşaltmayı da öğrenir. Bu yetenekler serbest kalmasından sonra ona büyük fayda sağlar, ama açgözlülüğü, kıskançlığı ve dizginlenemeyen öfkesi genç adama baskın geldiği için cinayetler başlar. Todd çok geçmeden Fleet Sokağı 186 numarada St. Dunstan Kiliesi’nin yanı başında bir dükkan açar. Kilisenin altında cemaat üyelerinin gömülü olduğu unutulmuş yeraltı tünelleri ve mezarları bulunmaktadır. Todd hizmetlerinin reklamını yapmak için, vitrinine kavanozlar içinde dişler, saçlar ve kan koyar. Odanın tam ortasındaysa en dahiyane ve sinsi aracı durmaktadır: Berber koltuğu. Anlatılana göre, Todd suçlarını gizlemek için zeminde 360 derece dönebilen bir tuzak kapı  yaratır. Her iki tarafına da bir berber koltuğu monte edilen bu kapı, bir kol sayesinde, müşterinin ağırlığının da yardımıyla ters dönmekte ve müşterinin kafa üstü bodrum zeminine çakılmasını sağlamaktadır. Panel kapı turunu tamamladığında, boş berber koltuğu tekrar yerine döner. Ardından, Todd hızla aşağı koşar ve düşüş başaramadıysa, müşteriyi öldürmek için usturasını kullanır. Todd daha sonra müşterinin üzerindeki değerli şeyleri alır ve cesedi St. Dunstan’ın altındaki bedenlerin yanına saklar. Bu plan bir süre işe yarasa da, cinayetler sürdükçe, Todd’un cesetleri saklayacak yeri kalmaz. Bu arada, Todd paragöz dul Margery Lovett’la tanışır. Genç adam Bayan Lovett’a kendi dükkanına yer altı tüneliyle bağlı Bell Yard’da turta dükkanı açtıktan sonra, ikili sevgili ve suç ortağı olurlar. Todd cerrahi yeteneklerini cesetleri parçalamakta kullanır ve etlerini turtalarda kullanılmak üzere Bayan Lovett’a verir. Derilerini ve kemiklerini ise kilisenin yer altı mezarlığına saklar.
Hülya Avşar’ın Yeni Filmi
13.02.2008

Hülya Avşar’ın Yeni Filmi

Ünlü oyuncu Hülya Avşar'ın yeni filminin adı belli oldu: "O...Çocukları". Adı gibi konusu da ilginç olan filmin çekimlerine  22 Şubat’ta başlanacak. Yapımcılığını Energy Media Productions’ın üstlendiği, Murat Saraçoğlu tarafından yönetilecek filmin senaryosunu ise "Beynelmilel"in senaristi Sırrı Süreyya Önder yazdı. "O...Çocukları"nda Hülya Avşar'ın yanı sıra Özgü Namal, İpek Tuzcuoğlu, Altan Erkekli, Şevket Çoruh gibi ünlü oyuncular da rol alacak. İçinde komediyi de barındıran, gerçek olayların ele alındığı bir dram olarak tasarlanan filmin konusu ise şöyle: 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra siyasi suçlu olarak aranan bir karı-koca yurtdışına kaçmaya karar verir. Ama çocukları bu konuda onlar için en büyük engeldir. Yurtdışına kaçmadan önce çocuklarını bırakacakları güvenli bir yer ararlar. Çift sonunda çocuklarına "en güvenli yer" olarak "Mehtap Anne"nin yuvasını seçer. Onların çocuklarını bıraktıkları yer aslında eski bir hayat kadını olan "Mehtap"ın bu işi bıraktıktan sonra halen hayat kadınlığını sürdürenlerin çocuklarını bıraktıkları "Emanetçi Anne" evidir... Karı-koca yurtdışına kaçtıktan bir müddet sonra çocuklarını alması için bir İtalyan kızı Türkiye'ye gönderir. İtalyan kız, "Emanetçi Anne"ye bırakılan çocuğu alıp anne - babasının yanına götürmek isterken kendini bir dizi ilginç olayın içinde bulur. Filmde, eskiden hayat kadını iken, sonrasında yeni hayat kadınlarının çocuklarına bakan "Mehtap Anne" rolünü canlandıracak olan Hülya Avşar, makyajla biraz yaşlandırılacak.
Sinema Aşığı Gençler, Kaçırmayın!
13.02.2008

Sinema Aşığı Gençler, Kaçırmayın!

Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından 13 – 23 Mart 2008 tarihleri arasında düzenlenecek 19. Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında, Avrupa Birliği Gençlik Değişimi projesi gerçekleştirilecek. Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı ve Culture and Art Initiative işbirliğiyle gerçekleşecek "Kafandakini Çek (Get Your Own Picture)" adlı projede 32 Alman ve 32 Türk genci, on gün ortak hedefler doğrultusunda birlikte çalışacak ve çeşitli workshoplara katılacak. Proje kapsamında, genç katılımcıların film yapımına ilişkin teorik eğitim aldıktan sonra “Avrupa Mitleri” konusunda kendi fikirlerinden yola çıkarak birer kısa film yapmalarına olanak sağlanacak. Gençler arasında Avrupalılık bilincini güçlendirmeyi ve dinler arası karşılıklı diyalogla anlayışı arttırmayı hedefleyen projenin diğer workshopları ise Film Festivali Sanat Sokağı ile Detmold Almanya 2009 buluşması. Etkinliklere ve workshoplara katılımın ücretsiz olduğu projenin ikinci ayağı Almanya'nın Detmold kentinde gerçekleşecek. Bu etkinliklere katılmak isteyenlerin, proje düzenleyicileri ile tanışmak ve detaylı bilgi almak üzere 16 Şubat 2008, Cumartesi günü saat 10:00’da Ankara Kızılay Büyülü Fener sinemasında düzenlenecek toplantıda bulunmaları gerekiyor.
Deyin Hele ‘Ulak’ Buraya da Geldi mi?
11.02.2008

Deyin Hele ‘Ulak’ Buraya da Geldi mi?

“Babam ve Oğlum” ile izleyenleri salya sümük ağlatan; küskün babaları, oğulları barıştıran Çağan Irmak, “Ulak” ile sevenleriyle tekrar buluştu. “Babam ve Oğlum” ile çekirdek aile sorunlarına merhem olmaya çalışan; “burada çıkarılacak çok ders” var diyen genç yönetmen yeni filmiyle toplumun kendisine mesajlar vermeye çalışıyor. Oyuncu seçiminde yine en güvendiği onbirini sahaya sürmüş diyebiliriz Çağan için. Oyuncu performansları için “şahane” diyebiliriz. Ama özellikle Çetin Tekindor’u ayakta alkışlamak gerek diye düşünüyorum. Filmi başından sonuna kadar taşıdığını söyleyebiliriz. Hele ki hikâyesi açığa çıktığında ağlaması yok mu; hiç ağlayacağım yokken gözyaşı döktürdü bana. Hümeyra her zamanki gibi doğal. Yetkin Dikinciler’e kötü adam rolü de gidebiliyormuş. Bu filmden sonra ona olan hayranlığınız daha da artacak gibi. Veletler de büyüklerinden geri kalmış değiller. Hepsi birer “helal olsun”u hak ediyorlar. Filme dönecek olursak, film için zaman ve mekân kavramlarının kullanılmadığını söylemek mümkün. Bana kalırsa yönetmenimizin bunu yapmaktaki amacı; şimdiki zamanı anlattığını düşündürecek bir geçmiş zaman filmi yapmak olsa gerek.                   Uyku öncesi masallarımızdaki gibi Ulak’ta da; sözü geçmeyen iyiler, korku salan kötüler, yeniliklere ve yabancılara kapalı köy ve koyunlaştırılmış bir halk mevcut. Aslında çok bilinen bir hikâyeden esinlenmiş gibi görünüyor Çağan Irmak. Kendilerine gelen vahiyleri kitaplaştıran peygamberlerin acıları, havarilerinin türlü mücadeleleri ve ölümle sonuçlanan sonları, onların uyarmaya çalıştıkları toplumların türlü felaketlere maruz kalması ve inanan bir avuç insanın bu felaketlerden etkilenmemesi. Evet, çok benzemesine rağmen tüm bunlar filmin bir dini anlattığı ya da dini mesaj vermeye çalıştığı pek söylenemez. Çağan Irmak, dini olgulardan yararlanarak ahlaki mesaj verme derdinde daha çok. “Hayal kuran tüm çocuklara ithafen” diye biten filmde mesaj kaygısının biraz abartıldığını söylemek mümkün. Filmimizin sonu için “oldukça derin” diyebiliriz. Ülkemiz insanının alışık olmadığı bir şekilde bitiveriyor. Saffet’in hikâyeyi kaldığı yerden devam ettirmesi seyirciye, “devamını sen getir” der gibi. Teknik açıdan ele aldığımızda da film için söylenecek şeyler genelde olumlu. 5 milyon dolara mal olmuş bir filmin efektleri daha iyi olabilirdi. Özellikle hayaletlerin ortaya çıktığı sekanslardaki efektlerin zayıf kaldığı görüşündeyim. Ayvalık’ta hummalı bir çalışma sonucunda yaratılan köy, oldukça iyi tasarlanmış. Emek harcanmış, belli yani. Makyajlar tıpkı kostümler gibi iddialı. Sanat yönetmenimiz bir Oscar hak etmiş kanımca.                        Çağan Irmak bu filmle “ben ustayım” diye haykıramamış olsa da, gelecekte çok daha iyi işler yapacağı haberini vermiş. Anlatan için oldukça zor, dinleyen içinse daha da zor bir masal “Ulak”. Seyircinin anlaması için çok şey vermesi gerekiyor. Aksi halde filmden sonra ”Mümkünse bana masal anlatmayın bir daha” diyen insanlar çıkabilir.                  
‘Peri Tozu’ 28 Mart’ta
11.02.2008

‘Peri Tozu’ 28 Mart’ta

28 Mart’ta vizyona sunulacak, yönetmenliğini Ela Alyamaç’ın yaptığı,  başlıca rollerde İpek Değer (İkinci Bahar, Ayrılsak da Beraberiz), Mehmet Ali Nuroğlu (Çemberimde Gül Oya, Kırık Kanatlar), Barış Yıldız (Aliye), Serkan Ercan (Eşref Saati, Bir İstanbul Masalı), Damla Özen (Büyük Yalan), Aytaç Öztuna (Binbir Gece ) ve Ahmet Uz’un (Yabancı Damat) yer aldığı Peri Tozu  filmi, sihiri ararken birbirini bulan iki genç insanın hikayesi. Peri Tozu; dostluğun önemini anlatan umut dolu bir film. Seyircileri acı-tatlı bir maceranın parçası olmaya çağıran film, seyircinin içini ısıtacak ve filmde herkes kendinden bir parça bulacak. Bu yılın en güzel aşk hikayesinin anlatıldığı Peri Tozu 28 Mart 2008’de vizyona giriyor.
‘Yumurta’ya İran’dan İki Ödül!
11.02.2008

‘Yumurta’ya İran’dan İki Ödül!

Dünya prömiyerini 60. Cannes Film Festivali’nde gerçekleştiren “Yumurta”, uluslararası başarılarına birini daha ekledi. İran’ın Tahran kentinde bu yıl 26.’sı düzenlenen Uluslararası Fecr Film Festivali’nde dün gece yapılan kapanış töreninde Semih Kaplanoğlu’nun "Yumurta" adlı filmi, “En İyi Yönetmen Kristal Simurg Ödülü” ve “En İyi Teknik ve Artistik Başarı Kristal Simurg Ödülü”ne layık görüldü.   Toplam 19 filmin yeraldığı World Panorama International Competition Bölümü’nde; aralarında Nikita Mikhalkov, Alexander Sokurov, Majid Majidi gibi iddialı yönetmenlerin en yeni filmleri yer alıyordu.   Geçen yıl 44. Antalya Altın Portakal’da başta En İyi Film olmak üzere 7 ödül alan “Yumurta” filmi daha önce de Şili Valdivia’da En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu, Saraybosna’da En İyi Kadın Oyuncu, Bangkok World Film Festivali’nde En İyi Yönetmen, Sevilla Film Festivali’nde En İyi Eurimages Film Ödülü, Portekiz Estoril Film Festivali’nde ise En İyi İkinci Film ödüllerine değer bulunmuştu.