Sinemalar.com Ata Tv’de!
31.01.2008

Sinemalar.com Ata Tv’de!

Teknoloji ve internet dünyasındaki gelişmeleri konu alan ‘Tekno Yaşam’ programında bu hafta Sinemalar.com Proje Lideri Deniz Gürol ile yapılan röportaja yer verilecek. Program yapımcısı Erhan Sur’un sorularını yanıtlayan Deniz Gürol, Sinemalar.com’un “Türkiye’nin lider sinema sitesi” olma yolundaki gelişim sürecinden ve  kullanıcılarımıza sunulan ayrıcalıklardan bahsetti. Bu keyifli röportajı, 3 Şubat Pazar günü saat 14:05’de Ata Tv’de ( Digitürk 47. Kanal) izleyebilirsiniz.
Rambo Ölmez, Seri Bitmez...
31.01.2008

Rambo Ölmez, Seri Bitmez...

1982 Ekim’inde, John Rambo’nun dünya kamuoyunun karşısına çıktığı ilk Rambo filmi "İlk Kan"dan itibaren ‘’Rambo’’ kelimesi, zulme ve adaletsizliğe karşı savaşan, ölümcül ancak incinebilir güçlü bir asker ikonuna dönüşmüştür. David Morrell’in aynı adlı romanından uyarlanan İlk Kan’da John Rambo, pek de popüler bir savaş olmayan Vietnam’dan yeni dönmüş, üstün yetenekli bir asker olarak karşımıza çıkmıştı. Peşpeşe üç film ve yirmi yılın ardından bu dördüncü filmle beraber Rambo, tüm dünyanın gözünde zulme karşı savaşan gerçek bir kahramana dönüştü. Modern dünyanın gerçek savaş alanlarında, Irak’tan Afganistan’a, oradan Burma’ya, Rambo, sıradan bir insanın hangi şartlar altında bu kadar şiddete sürüklendiğini gözler önüne serdi.
!f İstanbul Başlıyor!
30.01.2008

!f İstanbul Başlıyor!

!f İstanbul yedinci yılında ünlü yönetmen John Cameron Mitchell, Cannes Film Festivali yönetmenlerinden Christophe Leparc, Screen International dergisi editörü Wendy Mitchell, tanınmış fotoğrafçı Perry Ogden ve ülkemizden Reha Erdem’in jüriliğini yapacağı uluslararası bir yarışma ile yeni bir ilk’e imza atıyor. İstanbul’u genç ve yenilikçi sinemanın adresi yapmayı amaçlayan $15,000 ödüllü !f Inspired/Keşi!f yarışması, dünyanın dört yanından 10 sıradışı filmi bir araya getiriyor.
Nedir Bu ‘Cloverfield’ Muamması?
29.01.2008

Nedir Bu ‘Cloverfield’ Muamması?

Bugüne kadar gizli tutulan, gizli çekilen ve sinemaseverlerin ilk defa “Transformers”ın ön gösterimi öncesinde haberdar olduğu bilimkurgu filmi “Cloverfield”, 15 Şubat 2008’de gösterime girecek. Yapımcılığını J.J. Abrams’ın, yönetmenliğini Matt Reeves’in üstlendiği; senaryosunu Drew Goddard’ın yazdığı filmde New York’a düzenlenen bir canavar saldırısına tanıklık eden insanların öyküsü anlatılıyor.
“120” Vanlı Kahraman Çocuk
29.01.2008

“120” Vanlı Kahraman Çocuk

Murat Saraçoğlu ile Özhan Eren’in yönettiği, Özge Özberk, Cansel Elçin, Burak Sergen ve Emin Olcay’ın başrollerini paylaştığı “120”, 15 Şubat 2008’de gösterime giriyor. 1915 yılının Ocak ayında, 1. Dünya Harbi’nin ilk zamanlarında, yaşları 12-17 arasında değişen 120 Vanlı çocuğun, sınır birliklerine cephane yardımı yapmak amacıyla, cephaneyi sırtlanıp, karlı dağlarda günlerce, gecelerce yürüyerek yaşadıkları uzun yolculuğu anlatan “120” filminin yapım aşamasından önemli bilgileri sizlerle paylaşıyoruz: • “120” filminin hazırlıkları Haziran 2005’te başladı ve yaklaşık 2 yıl sürdü. • Filmin tamamının Van’da çekilmesi, tarihsel olaylar neticesinde kentte bugün bir tek uygun yapının kalmamış olması sebebiyle gerçekleştirilemedi; bu nedenle 1914 yılına ait şehir içi sahneleri için Safranbolu tercih edildi. • Eylül 2007 günü Safranbolu’da filmin yaz sahneleri ile çekimler başladı. 10 gün süren ilk çekimlerden sonra ara verildi ve Kasım ayında filmin kış sahneleri için yine Safranbolu’da 3 hafta süren çekimler yapıldı. Bu çekimlerde Safranbolu halkı ve özellikle öğrencilerden büyük destek görüldü. • Daha sonra tekrar ara verildi. Ekip bu defa filmin diğer kış sahneleri ile çocukların karlı dağlardaki yolculuğunu çekmek üzere Aralık ayında Van’a gitti. • Van’daki çekimlerde Vanlı öğrenciler yer aldı. Van Valisi dahil birçok bürokrat ve öğretim görevlisinin çocuklarının da yer aldığı çekimlerde bütün öğrenciler, karlı dağlarda sürdürülen çekimlerin büyük zorluklarına rağmen hergün büyük bir heves ve tam bir tarihsel görev bilinci ile sette hazır bulundular. Öğrenci çocuklardan biri donma tehlikesi geçirmesine rağmen, kendisinin ısrarları ve ailesinin de teşvikiyle görevini set doktoruyla sağlık ekipleri kontrolünde gönüllü olarak sürdürdü ve tamamladı. • 1915 yılında 120 kahraman çocuğumuzun yürüyüşe başlamasını temsil eden sahne, eski Van’daki orijinal mekanında çekildi. Bu sahnenin çekimi için 130 km. uzaklıktaki Çaldıran’dan 40 kamyonla 120 ton kar getirildi ve kar makinaları ile çekim alanına serildi. •  Van’ın karlı dağlarında ve şehir içindeki orijinal mekanlarda 10 gün süren bu zorlu çekimler neticesinde Van Belediyesi tarafından 1976 yılında yaptırılmış olan orijinal “120 Vanlı Kahraman Çocuk Anıtı” ziyaret edildi, şehrin ileri gelenleri ile halkın da katıldığı ve çok duygusal anların yaşandığı veda törenleri düzenlendi. 120 film ekibi post prodüksiyon çalışmaları için İstanbul’a döndü. • “120” filminin 3 farklı mevsimde geçen hikayesinin çekimleri Van ve Safranbolu’nun dağları da dahil olmak üzere aralıklarla 4 ay sürdü, filmin bütün aşamalarında 250 kişilik bir ekip çalıştı. •  Yaklaşık 3 milyon dolar bütçeli filmde yüzlerce öğrenci, 2000’e yakın figüran ve develer başta olmak üzere birçok taşıma hayvanı rol aldı. •  Süresi 115 dakika olan “120” filmi 15 Şubat 2008’de yaklaşık 200 sinemada gösterime girecek.
Türk Sinemasında Komedi Rüzgarı
28.01.2008

Türk Sinemasında Komedi Rüzgarı

Türkiye’nin ünlü komedyenleri Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar ve Ata Demirer yeni filmleri ile iddialı geliyor. Hepsi birbirinden eğlenceli ve kahkaha garantili bu filmlerin gişe başarısı konusunda nasıl bir sıralama olacağı şimdiden merak konusu. İlk olarak 22 Şubat’ta seyirci karşısına çıkacak olan Şahan Gökbakar imzalı ‘Recep İvedik’te Şahan’ın televizyon programında canlandırdığı sevilen karakter Recep İvedik’in komik tatil macerasını izleyeceğiz. Henüz gösterim tarihi belli olmasa da, ilk üç dakikasının internette yayınlanmasıyla gündeme oturan bir diğer film ise Cem Yılmaz’ın A.R.O.G. adlı yeni projesi. 2008 yılı içerisinde vizyona girecek filmde, çocuğu olarak doğan korkunç canavarı kucağına alan Arif (Cem Yılmaz) çığlıklar içinde bağırırken, korkunç bir rüyadan uyanıyor ve ejderhaların hüküm sürdüğü  yontma taş devrine uzanan bir hikaye başlıyor... A.R.O.G ve Recep İvedik’le meşgul olduğumuz bu dönemde birden adını duyuran filmlerden biri de Ata Demirer’in padişah VII. Osman’ı canlandırdığı ‘Osmanlı Cumhuriyeti’. Gani Müjde'nin yazıp yönettiği filmde, günümüzde de devam ettiği varsayılan Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan komik olaylar anlatılıyor. Cep telefonu kullanan, internet sitelerinde sohbet eden Osmanlı padişahı rolünde izleyeceğimiz Ata Demirer’in performansı merakla bekleniyor. Şimdiden 2008’i ‘Türk sinemasında komedi yılı’ olarak değerlendirmemizi sağlayan bu çalışmaların hepsinin ciddi bir gişe başarısı elde edeceği ortada ancak kimin daha çok izleneceğini hep birlikte göreceğiz.
‘Kalpazanlar’ Oscar Yolunda...
25.01.2008

‘Kalpazanlar’ Oscar Yolunda...

2008 En İyi Yabancı Film Oscar’ına aday gösterilen, Avusturya yapımı ‘Kalpazanlar’ (Die Falscher /The Counterfeiters), 28 Mart’ta ülkemizde gösterime giriyor. Gerçek bir yaşam hikayesine dayanan filmin konusu ise şöyle:  II. Dünya savaşı sırasında Nazilerin, savaşın tek galibi olabilmek için yaptıkları ahlakdışı işlerden biri de; sahte para basarak diğer ülke ekonomilerini çökertmektir. Bu iş için kurdukları gruba, el sanatları ve kalpazanlık konusunda çok iyi olan Salomon Sorowitsch’i de dahi ederler. Sefaletten kurtulan yaşamlarına rağmen, içinde bulundukları durum onları rahatsız eder. Ahlakdışı işler yapan insanlarla yaptıkları iş birliğinden duydukları utanç, onları vicdanlarıyla karşı karşıya getirir.
Will Smith, ‘Ben Efsaneyim’i Anlatıyor!
24.01.2008

Will Smith, ‘Ben Efsaneyim’i Anlatıyor!

“Benim adım Robert Neville. New York şehrinde hayatta kalan biriyim. Sesimi duyan biri varsa…herhangi biri. Lütfen. Yalnız değilsin”. Robert Neville (Will Smith) çok başarılı bir bilim adamıdır, ama o bile, durdurulamayan, tedavi edilemeyen, insan yapımı o korkunç virüsü kontrol altına alamamıştır. Her nasılsa virüse bağışıklık gösteren Neville, New York şehrinden, hatta belki dünyadan arda kalan yerde, hayatta kalmış tek insandır. Neville üç yıl boyunca inancını yitirmeden her gün telsiz mesajı göndererek, umutsuz bir şekilde, hayatta kalmış başka insanlar bulmaya çalışır. Ama yalnız değildir. Salgının mutanta dönüştürdüğü kurbanlar, yani “Virüslüler” karanlıkta pusuya yatmış…Neville’in her hareketini izlemekte…ölümcül bir hata yapmasını beklemektedirler.  Belki de insanoğlunun son ve en iyi umudu olan Neville’i ayakta tutan tek şey kendine düşen görevi yerine getirme arzusudur: Kendi kanını kullanarak virüsün etkilerini tersine çevirecek bir tedavi bulmak. Ama karşısındakilere karşı sayıca az olduğunu bilmektedir… ve zamanı da hızla tükenmektedir.      “I, Robot”, “Independence Day” ve “Men in Black” gibi filmlerin bilimkurguya aşina yıldızı Will Smith, uzun süreden beri Richard Matheson’ın zamandan bağımsız romanı I Am Legend’a ilgi besliyordu. Aktör, “Bu romanda pek çok şey bir arada yer alıyor: Korku, bilimkurgu ve müthiş bir karakter unsuru” diyor ve ekliyor: “Dünyada hayatta kalan son kişi olmanın psikolojik boyutu her zaman çok ilgimi çekmiştir. Sadece hayatta kalabilmek için, Robert Neville’in göstermesi gereken fiziksel, duygusal ve manevi direnç insanın mizacı hakkında evrensel bir öykü anlatmak için güzel bir fırsat sunuyor”. “I Am Legend/Ben Efsaneyim”in merkezinde bir adamın görünüşe göre hiçbir şansı olmadığı halde hayatta kalma mücadelesi yer alıyor: Yalnızdır ve çevresini Virüslüler sarmıştır. Bunlar düşünce ya da mantık olmaksızın öldüren, canavar ruhlu yaratıklardır. Neville’in durumunu daha da kötüleştiren şey, söz konusu virüsün insan yapımı olmasıdır. Medeniyeti yeryüzünden silen, Neville’i yapayalnız bırakıp sürekli tehlike altında olmasına neden olan salgının kökeninde, ilk başta, çağdaş tıbbın açtığı bir çığır olarak yere göğe konamayan, insanlık tarihinin en ölümcül hastalığı kanserle mücadele etmek için insanoğlu tarafından yapısı değiştirilen bir virüs yatmaktadır. Fakat modifiye virüs başlangıçta büyük başarı gösterse de, çok geçmeden hayal bile edilemeyecek bir yan etkiye yol açar. Manhattan’da görevli askeri bir virolog (virüs umanı) olan Neville, hükümetin salgına karşı aşı bulunması çabalarına öncülük eder. Ama tüm gayretlere rağmen, virüs havaya karışır. Bunun üzerine, şehir karantinaya alınır ve sadece virüs kapmamış olanların şehirden ayrılmasına izin verilir. Ortaya çıkan panikte, Neville karısı Zoë’nin (Salli Richardson) ve kızı Marley’nin trajik ölümlerine tanık olur. (Marley’yi Will Smith’in gerçek hayattaki 7 yaşındaki kızı Willow Smith canlandırdı). Virüse yenik düşüp ölmeyen Virüslüleri belki de daha kötü bir yazgı beklemektedir: Harap olan metabolizmaları onları şehrin geniş yer altı dünyasının karanlığında yaşayan, gölgelerde gezinen, tek ve ilkel bir açlık dürtüsüyle hareket eden yaratıklara dönüştürür.  Felaketin ardından, Neville’in de bir dürtüsü vardır: Bu feci acıyı yaratan salgına karşı bir tedavi bulmak. Virüse her nasılsa bağışık olan Neville, bilimsel eğitimi ve kendi kanı olmak üzere elinde iki koz olduğunun farkındadır.
‘Meleğin Sırları’ İddialı Geliyor
24.01.2008

‘Meleğin Sırları’ İddialı Geliyor

İngilizce öğrenmek amacıyla ABD'ye gelen 'Ebru' adlı Türk kızının başından geçenleri konu alan “Meleğin Sırları” (Broken Angel) adlı filmde Nehir Erdoğan'a, Nilüfer Açıkalın ve Ayşe Nil Şamlıoğlu eşlik ediyor. Çekimleri Hollywood’da gerçekleştirilen ilk Türk-Amerikan filmi olma özelliği taşıyan “Meleğin Sırları”nda (Broken Angel) sadece Türk oyuncular değil, Amerikan ve Türk seyircisinin yakından tanıdığı Amerikalı oyuncular da yer alıyor. Digitürk’te yayınlanan 'The Shield' dizisiyle tanınan Jay Karnes, 'Starship Troopers' ve ‘Stigmata’ filmiyle zirveye çıkan ve ‘Days of Our Lives’, ‘Melrose Place’ gibi dizilerle ülkemizde de tanınan ve People dergisi tarafından “Dünyanın En Güzel 50 Kişisi” listesine seçilen Patrick Muldoon ve ‘Asteroid’ filminin ana karakterlerinden Zachary Charles filmde önemli rollerde yer alan Amerikalı oyuncular arasında. “Meleğin Sırları”nda, annesi tarafından ABD’ye gönderilen ancak oradaki hayat şartlarının filmlerde sunulduğu gibi toz pembe olmadığını anlayan masum bir genç kız olan Ebru'nun aşk hayatında yaşadığı hayal kırıklıkları ve başına gelen kötü olaylar sonrasında düştüğü durumu ve onu bu kötülüklerden korumaya çalışan Rusty isimli işitme engelli bir sanatçı konu ediliyor. “Meleğin Sırları” (Broken Angel) filminin yapımcıları Leslie Büyüktürkoğlu ve Kevin Corchiani, bunun Türkiye'nin gerçek yüzünü anlatmayı amaçlayan bir film serisinin ilki olduğunu belirttiler. “Meleğin Sırları”nın (Broken Angel) Mart ayında Türkiye’de gösterime girmesi bekleniyor. Filmin yapımcıları, filmden ve filmin başrol oyuncusu Nehir Erdoğan’ın performansından çok etkilendiklerini ve yurt dışındaki festivallerde ‘en iyi film’ ve ‘en iyi kadın oyuncu’ dallarında ödül kazanacaklarından çok ümitli olduklarını belirttiler.
Heath Ledger Ölü Bulundu!
23.01.2008

Heath Ledger Ölü Bulundu!

“Brokeback Mountain” (Brokeback Dağı) filmindeki başarılı performansı ile Oscar’a aday gösterilen Avustralya doğumlu ünlü oyuncu Heath Ledger, 22 Ocak 2008 Salı günü Manhattan'daki dairesinde ölü bulundu. Yapılan ilk açıklamada, henüz 28 yaşındaki başarılı aktörün ölümünde uyuşturucu faktörünün etkili olabileceği belirtildi. Son olarak Bob Dylan’ın hayatından kesitler sunan “I’m Not There”de rol alan genç aktörün şüpheli ölümü üzerine araştırma yapmak isteyen gazetecilerin, Ledger’ın ölü bulunduğu daireye girmeleri polis tarafından engellendi. Birçok bağımsız filmde rol aldıktan sonra “10 Things I Hate About You” (Senden Nefret Etmemin 10 Sebebei) filmindeki performansı ile dikkat çekerek, Los Angeles’a taşınan Heath Ledger’ın Matilda adında bir kız çocuğu da var.