Ahlat Ağacı: İnsanı Tüketen Bir Tutku (Film Eleştirisi)
19.06.2018

Ahlat Ağacı: İnsanı Tüketen Bir Tutku (Film Eleştirisi)

Öyle bir dönemdeyiz ki sanatın kıymetini ödüller belirler oldu. Özellikle yedinci sanatın ustaları için kıstası, Cannes Film Festivali’yle başlayıp Berlin Film Festivali’yle sona eren bir takvimde, toplayabildikleri ödül sayısına bakarak koyduk. Nuri Bilge Ceylan, Ahlat Ağacı’yla Cannes’da ödül alamamış mı? Doğrudur, film Croisette matematiğinde ödül kazandıracak formüle sahip değildi. Ama yine de belki bir zamanlar Ceylan’ı da tüketen, ancak ve ancak tanınmakla, anlaşılmakla, takdir görmekle söndürülecek o iç yakıcı tutkuyu beyazperdeden biz izleyicilere hissettirmedi mi? Yönetmen o alkışlara, övgülere, takdirlere ne derece doymuştur, alışmıştır bilinmez. Ancak Kış Uykusu’ndan bu yana Nuri Bilge Ceylan karakterlerini o kahredici tutkunun elinde görüyoruz. Sinan’ın, Aydın’ın, Nihal’in ya da İdris’in kendilerini ortaya koyma, “var olma”, anlaşılma istekleri Nuri Bilge Ceylan filmlerinde sürekli kaşınan bir yara gibi. Kaşıdıkça kanıyor ve asla kabuk tutmuyor…