7. Filmekimi Sonbahar Film Haftası
23.09.2008

7. Filmekimi Sonbahar Film Haftası

Yaklaşan yeni sinema sezonunun habercisi olan Filmekimi bu yıl da Sundance, Berlin Cannes, Venedik gibi saygın festivallerde ilgiyle karşılanan ödüllü filmlerden ustaların merakla beklenen son yapıtlarına, 21 filmden oluşan programıyla 7 gün boyunca Beyoğlu Emek Sineması’nda izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Filmekimi’nde yine her akşam 21.30 seansında Türkiye’de vizyona girmeyi bekleyen bir filmin ilk gösterimi yapılacak. Filmekimi ilk kez düzenlendiği 2002 yılından başlayarak İstanbullu sinemaseverlerden büyük ilgi gördü ve geçtiğimiz yıl en yüksek kapasiteye ulaşarak 30.000 kişiyle izleyici rekoru kırdı. Nokia Nseries sponsorluğunda gerçekleşen Filmekimi kapsamında başlayan Nokia Nseries Kısa Film Yarışması bu yıl da devam edecek. Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan Nokia Nseries Kısa Film Yarışması’na başvuru için herhangi bir yaş, deneyim, tür ya da tema kısıtlaması bulunmuyor. Nokia Nseries’in “deneyim” kavramıyla bütünleşen yarışmada, günlük hayat ve deneyimler birer kısa filme dönüşüyor. Kısa filmlerin herhangi bir kameralı cep telefonu ya da dijital kamerayla çekilmesi yeterli. Nokia Nseries Kısa Film Yarışması’nın jürisine bu yıl sinema ve televizyondan tanıdığımız yönetmen kardeşler Yağmur ve Durul Taylan başkanlık yapacak. 10 Ekim - 31 Aralık 2008 arasındaki başvuru sürecinin ardından jüri iki aşamalı yarışmanın değerlendirme sürecini başlatacak. Yarışmanın finalistleri birer Nokia N96 multimedya bilgisayarı, ilk üçe girenler ise para ödülü kazanacaklar. Ayrıca ilk üçe giren filmler, 4 -19 Nisan 2009 tarihleri arasında düzenlenecek olan 28. Uluslararası Film Festivali kapsamında gösterilecek. Cannes Film Festivali’nin En Çok Ses Getiren Filmleri Filmekimi’nde •    VICKY CHRISTINA BARCELONA / Woody Allen Woody Allen’ın Mayıs 2008’de Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyeri yapılan son filmi “Vicky Cristina Barcelona” Filmekimi’nin gala filmlerinden. Barselona’da geçen ve kadın-erkek ilişkileri, aşk, gençlik ve cinselliği konu alan bu sıcak ve eğlenceli filmin başrollerinde Woody Allen\'ın gözde oyuncusu Scarlett Johansson’un yanı sıra Oscar ödüllü Javier Bardem ve Penélope Cruz yer alıyor. •    KÖRLÜK / BLINDNESS / Fernando Meirelles “City of God / Tanrıkent” filminin Brezilyalı yönetmeni Fernando Meirelles’in Cannes Film Festivali’nin açılışını yapan son filmi “Blindness / Körlük”, Filmekimi’nin galalarından. Nobel ödüllü yazar José Saramago’nun dilimize aynı adla çevrilen romanından uyarlanan filmin senaryosu, 2005’te İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale için yarışmış olan “Childstar / Çocuk Yıldız” filminin yönetmeni Don McKellar’a ait. Herkesi kör eden bir salgınının hızla yayıldığı modern bir kentte salgından etkilenmeyen bir kadının öyküsünü anlatan filmin başrollerini Julianne Moore, Danny Glover, Gael García Bernal ve Sandra Oh paylaşıyor. •    SINIF / ENTRE LES MURS / THE CLASS / Laurent Cantet Filmekimi programında, Festival seyircisinin “İnsan Kaynakları”, “Para Yok Zaman Çok” ve “Güneye Doğru” filmleriyle tanıdığı Laurent Cantet’nin son filmi “Sınıf / The Class” da yer alıyor. Edebiyat öğretmeni François Bégaudeau’nun yarı-özyaşamöyküsel romanından uyarlanan film, Cannes’da yarışarak Fransa’ya 21 yıl aradan sonra Altın Palmiye kazandırdı. Paris’te bir ortaokulda geçen filmde başroldeki öğretmeni Bégaudeau’nun kendisi canlandırırken filmde gerçek ortaokul öğrencileri rol alıyor. Usta Yönetmenlerin Son Filmleri Filmekimi’nde •    PALERMO SHOOTING / Wim Wenders Alman usta Wim Wenders’in Cannes’da yarışan son filmi “Palermo Shooting”, metafizik öğelerle bezeli bir gerilim. Dünyaca ünlü bir fotoğrafçının Düsseldorf’tan Palermo’ya yolculuğunu konu alan filmde, başroldeki Alman punk grubu Die Toten Hosen’ın solisti Campino’nun yanı sıra Dennis Hopper, Lou Reed, Patti Smith ve Milla Jovovich gibi yıldız isimler de rol alıyor. •    ASHES OF TIME REDUX / Wong Kar-Wai Büyük usta Wong Kar-wai’nin filmografisinde yer alan tek dövüş sanatı filmi 1994 yapımı “Ashes of Time”, antik dönemde Çin’de geçen aşk, hafıza ve ölüm üzerine epik bir melodram. Wong Kar-wai, bu bol ödüllü filmine 14 yıl sonra geri dönerek filmin kurgusunu yeniledi, renklerini iyileştirdi, müziğini elden geçirdi ve süresini yedi dakika kadar kısalttı. “Ashes of Time Redux” versiyonu, ilk kez bu sene Cannes’da özel bir gösterimde izleyicilerin karşısına çıktı. Eleştirmenlerin “fırça darbeleriyle yapılan bir tablo” diyerek övdüğü filmin görüntü yönetmeni İstanbullu sinemasverlerin yakından tanıdığı Christopher Doyle. Filmin kadrosu ise tam bir Hong Kong yıldızlar geçidi: Jackie Cheung, Maggie Cheung, Tony Leung, Leslie Cheung… •    GENOVA / Michael Winterbottom Michael Winterbottom’ın son filmi “Genova”, anneleri ölünce hayatlarında yeni bir sayfa açmak adına babalarıyla birlikte Cenova’ya yerleşen iki kız kardeşin öyküsünü anlatıyor. Hem büyümenin hem de kendilerini bulmanın zorluklarını yaşayan iki kız kardeşin hayatları annelerinin hayaletini görmeleriyle daha da karışıyor. Bu dokunaklı filmin başrolünde ise baba rolünde Colin Firth var.
Emmy Ödülleri Sahiplerini Buldu!
22.09.2008

Emmy Ödülleri Sahiplerini Buldu!

60. Emmy Ödülleri Los Angeles’ta sahiplerini buldu. NTV ve CNBC-e’den canlı yayınlanan törende drama dalında \'En İyi Dizi\' ve \'En İyi Senaryo\' ödülü, e2 kanalında yayınlanan "Mad Men"’in oldu.İşte Kazananlar Drama dalında En İyi Senaryo: Matthew Weiner (Mad Men) Drama dalında En İyi Yönetmen: Greg Yaitenes (House) Drama dalında En İyi Kadın Oyuncu: Glenn Close (Damages) Drama dalında En İyi Erkek Oyuncu: Bryan Cranston (Breaking Bad) Drama dalında En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Dianne Wiest Drama dalında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Zeljko Ivanek (Damages)
Kara Şövalye Yeniden Sinemalarda!
16.09.2008

Kara Şövalye Yeniden Sinemalarda!

ABD\'de 14 Temmuz\'dan beri gösterimde olan ve şu ana kadar 517.8 milyon dolar hasılata ulaşan; Türkiye Box Office listesinde de uzun süre zirvede kalarak, yaz sezonunun en çok izlenen filmi olmayı başaran son Batman macerası “Kara Şövalye”, 19 Eylül Cuma gününden itibaren, indirimli bilet kampanyasına katılan sinema salonlarında 5 ytl bilet ücreti karşılığında izlenilebilecek.  “Batman Begins/Batman Başlıyor” filminin devamı olan “Kara Şövalye”, yönetmen Christopher Nolan ve Batman’i canlandıran Christian Bale’i tekrar birara getiriyor. Filmin diğer başrollerinde ise Michael Cane, Heath Ledger, Gary Oldman, Aaron Eckart, Maggie Gyllenhaal ve Morgan Freeman yer alıyorlar.   ABD\'de vizyona girdiği ilk hafta sonunda 158.4 milyon dolar hasılat elde eden “Kara Şövalye” tüm zamanların hafta sonu açılış rekorunun da sahibi olmuştu.\'Kara Şövalye\' ile İlgili Kritikler
Aşk Tutulması’nın Fragmanı Yayında
12.09.2008

Aşk Tutulması’nın Fragmanı Yayında

Tims Productions & Sugarworkz (Timur Savcı&Murat Şeker) ortak yapımı olan “Aşk Tutulması”nın,  21 Haziran’da başlayan çekimleri, 4 haftalık bir sürede tamamlandı. 24 Ekim 2008’de Medyavizyon dağıtımıyla sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanan filmin başrollerinde “Elveda Rumeli” dizisi ile çıkış yapan Tolgahan Sayışman ve “Yaprak Dökümü” dizisinin başarılı ismi  Fahriye Evcen’i izleyeceğiz. Filmin fragmanını ise, Amerika’da “Kill Bill”, “Scary Movie”, “Scream”, “The Others” ve “Gangs of Newyork” gibi birçok Hollywood filminin fragmanlarını yapmış olan Göktuğ Sarıöz hazırladı. ‘Aşk Tutulması’nın merakla beklenen fragmanını Sinemalar.com’da izleyebilirsiniz.
‘X-Files’ Hakkında Bilmeniz Gerekenler
11.09.2008

‘X-Files’ Hakkında Bilmeniz Gerekenler

“The X Files: İnanmak İstiyorum”, ödüllü dizi \'The X-Files-Gizli Dosyalar’ın beyazperdeye uyarlanmış 2 .filmi. Dizinin yıldız oyuncuları David Duchovny ve Gillian Anderson ile Chris Carter yönetmenliğinde çekilen filmde ajanlarımız buzlar altında kalmış bir cesedin ve seri şekilde kaybolan bir grup insanın peşindeler. Hem de bu sefer psişik güçleri olan bir medyumun yardımıyla… The X-Files geleneğini takip eden filmde olaylar dizisi farklı seyrederken, oyuncular ve yapımcılar asli kadrodan. Dizinin en sevilen bölümlerinden esinlemeler içeren ve Fox Mulder (Duchovny) ile Dana Scully (Anderson) arasındaki komplike ilişkiyi beklenmedik bir yöne taşıyan film, diziden ayrı olarak başlı başına ilerleyen bir hikayeyi takip ediyor. Mulder gerçeği bulma yolundaki sarsılmaz ısrarına devam ederken, tutkulu ve zeki doktor Scully Mulder’ın takip oyununda bir kez daha onun yanında yer almadan edemiyor. Carter çekimlerin bitmesinden aylar sonra dahi konuya dair bir ipucu vermemekte ısrarcı oldu. “Mulder ve Scully, X-Files dünyasında bu sefer başka bir davaya sürükleniyorlar” demekle yetiniyor. Filme dair ipuçlarını başlıktan elde etmek de mümkün. “I Want to Believe / İnanmak İstiyorum” dizinin fanlarının bileceği üzere, Mulder’ın FBI’daki ofis duvarında asılı olan posterde yazılı olan slogandı. “Bu olası bir başlık” diyor Chris Carter “ İnanç ve bilimi buluşturmanın zorluğunu içeren bir hikaye bu. Film izleyicilerin dizide sevdiği her öğeyi barındırıyor. Ürkütücü, korkunç ve mistik bir yönü var. The X-Files dizisinde insanları göstermedikleri yönleriyle korkutuyorduk ve bunu bir araç olarak filmde de uyguladık.” Filmden bahsederken öykü, yapım ve karakterlere dair sır perdesini göz ardı etmek imkansız. Yapımcılar da başka türlüsüne hiç yanaşmamışlar. “Benim için bu film bir Noel hediyesi gibi. Noel sabahından önce açılmasını istemiyorum. İnsanların kutuyu sallayıp ne olduğunu anlamaya çalışmasını da istemem.” diyor Carter. Sadece yönetmen ve yapımcılara senaryonun tamamının verilmesi de buradan kaynaklanıyor. Oyuncuların senaryoyu bir kez okumasına izin verilmiş. Departmandan seçilen kişilere kapalı bir odada, kamera gözetimi altında okutulan senaryo, sonrasında güvenlikli bir kasaya kitlenmiş. Senaryoyu okuyanlara gizlilik sözleşmesi imzalatılmış. Çekim ekibinin de hikayeye dair çok az bilgisi olmuş.
Dünyanın Merkezine Yolculuk: Verne’in Öngörüsünden Uzak Bir Deneme
11.09.2008

Dünyanın Merkezine Yolculuk: Verne’in Öngörüsünden Uzak Bir Deneme

Fransız bilim kurgu yazarı Jules Gabriel Verne’in tiyatro oyunlarıyla başladığı yazarlık serüveninde bir diğer ilgi çekici yanı da birçok icadı önceden tahmin ederek “bilim falcısı” olarak anılması. Bu yönü sebebiyle denizaltı, uzay yolculuğu, oksijen tüpü gibi onun zamanında olmayan birçok olayı öngörmüş bir isim olan Verne, tüm bunların dışında bize yabancı bir isim değil aslında. İnatçı Keraban adlı romanında Osmanlı İmparatorluğunu ve Türk İnsanını anlatmıştı. 1905’te öldüğünde arkasında yayınlanmamış 6 roman bırakan Verne, birçok kuşağı fantastik serüvenleri ile etkiledi.
Tatil Kitabı 12 Eylül’de Sinemalarda
10.09.2008

Tatil Kitabı 12 Eylül’de Sinemalarda

Seyfi Teoman ve Bulut Film’in ilk uzun metrajlı filmi Tatil Kitabı ,12 Eylül 2008 Cuma günü sinemaseverlerle buluşuyor. Tiglon’un dağıtımıyla 6 kopya ile vizyona girecek film öncelikle İstanbul’da, hemen ardından da İzmir, Ankara ve Anadolu’da yer alan diğer şehirlerde izleyicilerle buluşacak. Filmin yurtdışı galası Şubat ayında Berlin Film Festivali’nde, Türkiye galası ise Nisan ayında 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde gerçekleştirilmişti. İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma bölümünde ‘En İyi Türk Filmi’ ve Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği tarafından verilen FIPRESCI ödüllerini alan Tatil Kitabı, bugüne kadarki yurtdışı festival yolculuğunda İtalya’da Taormina Film Festivali, Slovakya’da Art Film Festivali ve Sırbistan’da Palic Avrupa Filmleri Festivali’nden ödüller kazandı. Son olarak, 21 Ağustos–1 Eylül tarihleri arasında düzenlenen Montreal Film Festivali’nde İlk Filmler Yarışması’nda Bronz Zenith Ödülü’ne layık görüldü. Yapımcılığını Bulut Film adına Yamaç Okur ve Nadir Öperli’nin üstlendiği filmin başrolünde, ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Taner Birsel yer alıyor. Birsel’e, Silifke’de yaşayan amatör iki isim Tayfun Günay ve Osman İnan ile yarı amatör oyuncular Harun Özüağ ve Ayten Tökün eşlik ediyor. Ayrıca, Rıza filmiyle de tanınan Rıza Akın da konuk oyuncu olarak filmde rol alıyor.
Kevin Costner ile Özel Bir Söyleşi
09.09.2008

Kevin Costner ile Özel Bir Söyleşi

Yönetmenliğini yapıp, başrolünde oynadığı “Dances With Wolves – Kurtlarla Dans” ile 1991 yılında, \'en iyi yönetmen\' ve \'en iyi film\' dalında Oscar kazanan Kevin Costner,  Whitney Houston ile kamera karşısına geçtiği “The Bodyguard” filmi ile ismini tüm dünyaya duyurmayı başarmıştı. Başarılı aktör, ondan öncesinde Sean Young ve Susan Sarandon gibi oyuncularla beraber kamera karşısına geçtiği “No Way Out” ve “Bull Durham” gibi filmlerde seksi başrol oyuncusu olarak isim yapmıştı. Kevin Costner’ın 12 Eylül’de gösterime girecek, kendi imkanlarıyla finanse ettiği yeni filmi “Swing Vote- Oyum Kime”, şansı hiç yaver gitmeyen, alkol ve ebeveynlik problemleri olan orta sınıftan bir adamın vereceği oyla yeni Amerikan Başkanı’nın kim olacağına karar verme noktasına gelişini anlatıyor. Bugünlerde Colorado’da ikinci karısı Christine Baumgartner ve 1 yaşındaki oğlu Caden ile beraber yaşadığı çiftlikte mutlu bir hayat süren ünlü oyuncunun aşk ve yaşam üzerine düşüncelerini samimiyetle ifade ettiği özel söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.  Bu filmde yapımcı olarak da görev yapıp çok miktarda paranızı koydunuz. Bir politik komediye yatırım yapmak, ticari açıdan risk değil mi? Filmlerdeki karakterler daima bizim seçtiğimiz arka planların önünde hareket ederler. Bu filmdeki arka planımız ülkenin politik sistemidir. Ancak özünde bir komedidir. Bu nedenle politik ortamı arka plana almakla birlikte aslında olgun bir adam ile ergenlik çağındaki küçük kızı arasındaki ilişkiyi anlatır. Küçük kızın babasından şikayetleri vardır. Onun sorumsuz yapısına öfke duyar. Kendisi için en küçük bir adım dahi atmadığına kızar. Ancak sonuçta ikisinin de birbirini sevdiğini hissedersiniz.Filmlerinizi kimin için yapıyorsunuz? Erkekler için film yapıyorum. Tüm erkeklerin ortak zeminini arıyorum. Aynı zamanda iyi  çizilmiş kadın rolleri olan filmlerin de arayışı içerisindeyim. Filmlerde kadınlar için yeteri kadar iyi yazılmış roller olmadığını hep duyarız. Bu benim filmlerim için geçerli değildir.“Swing Vote”, Kevin Costner’ın yakışıklılığın sergilendiği bir film değil… Egonuz buna dayanabildi mi? Yapmam gereken buydu diye düşünüyorum.Fizik güzelliğine ve yakışıklılığa yaslanmayan bir rol aldım ve öykü akışı boyunca sadece karakterin diğer özelliklerine odaklandım. Karım benim hala yakışıklı olduğumu düşünüyor. Sokağa çıktığım zaman birkaç bakışın bana çevrildiğini görüyorum. Belki ünlü olduğum içindir, belki de yakışıklı olduğum için… Bunu bilemiyorum. Aslında çok da umurumda değil… Eğer 18 yaşındaki kızları cezbetmeye çalışıyor olsaydım umurumda olurdu ama böyle bir düşüncem yok. Bu aralar yeniden baba olmanın korkusunu yaşadığınızı söylemiştiniz. Bu durum şimdi size enerji veriyor mu? Bir çocuk size enerji vermez. Şunu açıklıkla söyleyebilirim ki, çocuk sizin enerjinizi kullanır. Evet, bir ailem var ve ailemi seviyorum. Ancak yeniden baba olup çocuk büyütmenin zorluklarına  yeniden başlama fikri bana başlangıçta cazip gelmedi. Böyle birşeye ihtiyacım olmadığını düşündüm. Ancak derinlemesine düşününce karım için önemli olan birşeye benim de önem vermem gerektiği noktasına geldim. Eğer hayatınızda bir partneriniz varsa, onun için önemli olan birşeyin sizin için de önemli olması gerekir. Bu noktaya geldikten sonra kararlarım da netleşti. Şöyle düşündüm: “Eğer olmamı istediği gibi olamıyorsam bu kadından uzaklaşmalıyım. Eğer onunla kalacaksam da onun istediği şeyleri yapmalıyım.” Hepimizin hayatta seçimleri vardır. Ben de tercih yapmak durumunda kaldım. Tercihimi sevgiden yana kullandım. Belki pratik gelmeyebilir ama sevgiyi kaybetmek istemedim.Sözlerinize bakılırsa, kararınızdan pişmanlık duyuyorsunuz gibi… Bilemiyorum. “Ne yapmalıyım?” sorusunun yanıtını içeren bir kitap yok. Bir tarafta, “Bekar kal, mutlaka bekar kal…” diyenler var. Buna bir de, “Neden durup dururken evlenip kendi elini kolunu bağlıyorsun” diye koro halinde şarkı söyleyenleri eklersek insanın kafası karışıyor.Yeniden aşık olduğunuzu düşündünüz mü? Hepimizin bu şansı var. Aşk sürekli inip çıkan bir asansör gibidir. Gerçekleştiği anda kendine özgü gizemi vardır. Haftada birkaç defa aşık olan erkek arkadaşlarım var. Ancak aynı hızda sevgililerinden ayrıldıklarını görüyorum. Bu çok can sıkıcı birşey… Ayrıca kendi keyfimiz için başka bir insanı incitmek de sözkonusu… Christine ile tanışıncaya kadar aşkı gerçek anlamda yaşamamıştım. Çevremdeki ilişkilerden hep kavgalı dövüşlü örnekler gördüğüm için ciddi bir ilişkiye kalkışmamıştım. Bence eğer bir ilişkide “aşk” sözcüğünü kullanıyorsanız dikkatli olmalısınız. Çünkü aradan iki ay geçtikten sonra o kişiyi sevmiyorsunuz. Bir insanla ilişkiye girmek zor bir olay olduğu için “aşk” sözcüğünü kullanmamalısınız. Ancak kadınlar için bu tavır pek alışık oldukları birşey değildir. Çünkü onlar, “Ne zaman bana aşık olduğunu söyleyeceksin?” diye düşünerek bekliyorlar. Eğer “aşk” sözcüğünü kullanacaksanız bu duygunuz gerçek olmalı ve tam konsantre olmalısınız. Sonuçta aşk ilişkileri  ticari ilişkiler gibi değildir. Emin değilseniz söylememelisiniz.Herşeyin belli bir sebep sonucu oluştuğuna inananlardan mısınız? Sanırım ama tam emin değilim. Bunu anlayabildiğimi iddia edemem. Benim için hala bir gizemini koruyan bir konudur. Şu anda hayatımın tam anlamıyla mükemmel olduğunu söyleyemem. Hayatımda değişimlerin olduğu bir dönemdeyim. Herşeyi belli bir düzene koymam gerekiyor. Ancak ben hayatım boyunca bu akıcı durumları her zaman hissetmişimdir.