İpek Yolu’nun Yıldızları Bir Arada!
05.12.2008

İpek Yolu’nun Yıldızları Bir Arada!

Sinemalar.com’un internet sponsorluğunu üstlendiği 3. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali, 4 Aralık’ta sona erdi. Sinema dünyasının ünlü isimlerinin katılımı ile renklenen festival, Türk ve dünya sinemasının ses getiren yapımlarından oluşan zengin film programı ile de dikkatleri üzerine çekti. Her yıl attığı sağlam adımlarla gelenekselleşme yolunda hızla ilerleyen Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nin bu yılki ünlü konukları ile çok özel söyleşiler gerçekleştirdik. Burcu Kara, Burak Hakkı, Eyşan Özhim, Atilla Saral, İzzet Günay ve Atilla Dorsay ile yaptığımız özel röportajları merak ediyor musunuz? Öyleyse buyurun…Burcu Kara Röportajı
İpek Yolu’na Coşkulu Veda
05.12.2008

İpek Yolu’na Coşkulu Veda

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen, Sinemalar.com’un internet sponsorluğunu üstlendiği  ‘3. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’, görkemli bir kapanış töreniyle sona erdi. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde kırmızı halı geçişi ile başlayan tören, beyazperdenin ünlü simalarını biraraya getirdi. Tiyatro ve sinema oyuncuları Güner Özkul ile Korhan Abay’ın sunduğu geceye Hülya Koçyiğit, İzzet Günay, Fikret Hakan, Cihat Tamer, Müjdat Gezen, Cahit Berkay, Derviş Zaim, Atilla Saral, Kürşat Alnıaçık, Hatice Aslan, Nilüfer Açıkalın, Erdal Beşikçioğlu, Murat Han, İsmail Hacıoğlu, Mazlum Çimen, Osman Sınav, Aydın Bulut, Eşyan Özhim ve Açelya Elmas gibi çok sayıda sanatçı ile ünlü yönetmen ve senaristler katıldı .‘En İyi’lere Ödül Yağmuru ‘Uluslararası Altın Karagöz Uzun Metraj Film Yarışması’nda “The İnvestigator” adlı film, ‘En İyi Film’ seçilerek ‘Altın Karagöz’ ödülünü ve 40 bin dolar para ödülünü kazandı. Bu yarışmada, Teresa Prata ‘En iyi Senaryo’, Lasse Pöysti, ‘En iyi Erkek Oyuncu’, Kathryn Worth ‘En iyi Kadın Oyuncu’ ve Stefan Arsenijevic de ‘En iyi Yönetmen’ seçilerek ‘Altın Karagöz’ ödülünü aldı. Uluslararası kategoride Bakhytzhan Alpeisov ‘Jüri Özel Ödülü’nü kazanırken, “Diyet” filmi de ‘Sinema Yazarları Derneği (SİYAD)’ ödülünü aldı. ‘Altın Karagöz’ Heyecanı Jüri başkanlığını usta oyuncu Hülya Koçyiğit’in üstlendiği ‘Ulusal Altın Karagöz Uzun Metraj Film Yarışması’nda ise Raşit Çelikezer’in yönettiği ‘Gökten Üç Elma Düştü’ adlı film, 50 bin YTL para ödülü, ‘En İyi Film’ ve ‘En İyi Senaryo’ dallarında ödüle layık görülerek ‘Altın Karagöz’ün sahibi oldu. Yarışmada ‘Nokta’ filmi ile şans arayan ünlü yönetmen Derviş Zaim, ‘En İyi Yönetmen’ seçilerek ‘Altın Karagöz’ ödülü ve 25 bin YTL para ödülünü kazandı. Nesrin Cavadzade ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ve Fırat Tanış da ‘En İyi Erkek Oyuncu’ seçilerek ‘Altın Karagöz’ ödülünü aldı. Aynı kategoride yarışan ‘Dilber’in Sekiz Günü’ adlı film SİYAD ödülünü kazanırken; ‘Hayatın Tuzu’ filmi de ‘Jüri Özel Ödülü’nün sahibi oldu.
Aramızda Casus Var: Coenler’den Moronlara Dair!
02.12.2008

Aramızda Casus Var: Coenler’den Moronlara Dair!

1984’te “Blood Simple-Kansız”la 4 ödül toplayarak, sonrasında hep takip edecekleri yolu çizen Coen kardeşler, “Raising Arizona”, “Miller’s Crossing” ve Barton Fink”le de aynı tonları tutturarak bir nevi marka olmuşlardı. “Fargo”ya dek pek de anaakım sinemanın ilgisini çekememiş olsalar bile adını perdede gördüğünüzde, ne izleyeceğinizi aşağı yukarı tahmin edebileceğiniz kişilerden olmaları da pek uzun sürmedi. 1997’de Fargo ile aldıkları en iyi senaryo oscar’ından sonra genişleyen hayran kitlesine başyapıtlar armağan etmeye devam ettiler. 2001 yılında zaferle sinema tarihine kazıdıkları The Man Who Wasn\'t There” sonrası beklentilerin altında kalan “Intolerable Cruelty” ve “The Ladykillers”ı daha çok eğlenmek için yaptıklarını söylemişlerdi. 2007 ise tamamen Coen’lerin yılı oldu. 8 adaylıkta gittikleri Oscar gecesinden 4 ödülle dönmeleri, üstelik kilit ödüller olması akademinin de sonunda onları görmezden gelemediğini göstermiş oldu. Her Oscar ödülü sonrası sevincin, zafer çığlıklarının ve teşekkür konuşmalarının sonrasında bir sonraki filmin stresi başlar. Beklenti büyüyünce, hayal kırıklığı olasılığının da artacak olması birçok yaratıcının başarısızlığının sebeplerinden biri. Özellikle Oscar kazanmış yönetmenlerin bir sonraki film için biraz dinlenmeye çekildiği de oldukça sık görülen bir şey. Ama Coen kardeşler tüm bunların aksine, “Burn After Reading” ile çıktılar karşımıza. “Burn After Reading”in Coenlerin “No Country For Old Men”den önce yazmaya başladıkları senaryo olduğunu belirtmekte fayda var. Üstelik yaptıkları açıklamada tüm rolleri özellikleri oyuncuları düşünerek yazdıklarını da belirtiyorlar. Hal böyle olunca ortaya yıldız oyuncu kadrolu bir film ortaya çıkıyor. Ama yine Coen’ler filmi eğlenmek için yaptıklarının altını özellikle çiziyorlar. Eğlenmek için yapılmış, daha yazım aşamasında kadrosu belirlenmiş, muhtemelen yazım aşamasında kafalarında kurarken çok eğlendikleri bir film “Burn After Reading”… Alkolik olduğu gerekçesiyle CIA’deki işinden kovulan emekli ajan Ozzie Cox, intikam almak için bildiği gizli bilgileri bir cd’ye kaydeder. Cox’un boşanmanın eşiğinde olduğu eşi Katie, cd’yi çalar ve gittiği spor salonunda unutur. Salonda çalıştırıcı olan Chad ve aynı yerde yönetici olarak çalışan Linda, Chad’in tesadüfen bulduğu cd ile Cox’a şantaj yapmaya başlarlar. İşin içine bir de Katie’nin birlikte olduğu federal ajan Harry girince olaylar daha karmaşık bir hâl alır. Özetle, internetteki flört sitelerinden tanıştığı erkeklerle beraber olan, ama artık “kendine yatırım yapmak isteyen”  Linda’nın pimini çektiğini casusluk öyküsü, başından sonuna komik anlarla dolu. Linda’nın bir dizi estetik ameliyatı sigortaya ödetemeyince paraya olan ihtiyacı kucağına düşen fırsatla başlıyor her şey. Alkolik Oziie’nin bilgilerinin içeriğini anlamayınca, etiketi dolayısıyla devreye giren Chad (Brad Pitt) Coen’lerin alameti farikası olan arıza karakterler dizisinin son halkası. Özellikle telefon sahnesinde ve eve girdiği sahnede muhteşem olan bu “hiperaktif moron” her sahnesinde güldürüyor. Ocean serisinde parıltılar altında oynayan, karizmalarını parlatan Clooney ve Pitt, burada adeta moronluk yarışına giriyor. Clooney’nin mimiklerini harika kullandığı birçok sahne mevcut yine… Yıldız oyuncuları bu derece küçük düşecek moronlar haline getirmenin büyük hazzını çıkarmak Coenlerin eğlence tarzı olabilir… Bir dizi estetik ameliyat olma uğraşındaki Linda’nın “sıkı vücutlar”da çalışmasının tezatı bir yanda, cd’deki bilgileri rusya’ya satma girişimi de hayli komik. Amerika’nın gizli bilgilerini satmak söz konusu olduğunda aklına Rusya’dan başka ülke gelmeyen Linda ve Chad’in halleri de görüşmeler sırasında iyice doruğa çıkıyor. Aklı başında bir karakterin olmadığı, CIA kademesindekilerin sadece izlediği ve ne olduğunu, niye olduğunu anlayamadıkları bu olaylar silsilesi, iyi de bir final yaparak moronların geçit törenini alkışlatıyor adeta… İlk dönem filmlerinin tonlarında bir filme imza atmış Coen’lerin eğlencesine ortak olabilenleri, hayli komik bir 96 dakika bekliyor. Filmdeki karakterler gibi her şeyi ciddiye alanlar ise başka bir baharı bekleyecek… * Sinemalife dergisinin Aralık 2008 sayısında yayınlanmıştır.
Festival Bursa’ya Yakıştı!
02.12.2008

Festival Bursa’ya Yakıştı!

Türkiye’nin lider sinema sitesi Sinemalar.com’un internet sponsorluğunu üstlendiği 3. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali; etkinliği takip eden konuklarına ve Bursalı sinemaseverlere, sürprizlerle dolu bir ‘sinema haftası’ yaşatmaya devam ediyor. 28 Kasım – 4 Aralık 2008 tarihleri arasında gerçekleşecek festival; ünlü konukları, zengin film programı, sergi ve atölyeler gibi yan etkinlikleri ile, Bursa’yı hareketli bir sinema merkezi haline getiriyor. Gelenekselleşme yolunda hızla ilerleyen ve katılım açısından ülkemizde düzenlenen birçok film festivalini geride bırakan 3. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nin ilk üç gününü sizler için takip ettik. İşte festivalden önemli notlar:28 Kasım Cuma (1.gün)Açılış Töreni Festival, Bursa’nın cazibe merkezlerinden biri olan Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen görkemli açılış töreni ile başladı.
Osmanlı Cumhuriyeti: İyi Fikir, Kötü Sonuç!
02.12.2008

Osmanlı Cumhuriyeti: İyi Fikir, Kötü Sonuç!

“Osmanlı Cumhuriyeti”ni izledikten sonra insan kendi kendine “Gani Müjde, “Kahpe Bizans”tan sonra 9 yıl beklemiş de, yapa yapa bu filmi mi yapmış, sinemasal olarak kendini hiç mi geliştirmemiş?” diye sormadan edemiyor maalesef. Gani Müjde, “Atatürk çocukken ölseydi, şimdi nasıl bir ülkede yaşıyor olurduk?” sorusundan yola çıkarak güzel bir çıkış noktası yakalamış ancak yanlış anlaşılma ve tepki çekme korkusuyla, filmini  ne tam bir komedi yapabilmiş, ne distopik bir atmosfer yaratarak bir dram, ne de bir devrim mücadelesi… Hepsinden az biraz koyayım demiş ama sonuç birşeye benzememiş. Padişah 7. Osman rolünün Ata Demirer\'e verilmesi bir komedi filmi olduğu izlenimi veriyor ancak filmin komedi unsurları, Türkiye\'nin Avrupa Birliği ile şimdiki durumuna nazire yapan bölümler dışında birkaç basit espriden ibaret. Müjde, Ata Demirer\'in komedi potansiyelini değerlendirememiş, “ben en iyisi biraz dram katayım” demiş ve Padişah’ı genç bir üniversite öğrencisine aşık ederek filmin en klişe ve sığ kısımlarını oluşturmuş. Bu sahnelerde Ata Demirer o kadar inandırıcılıktan uzak ki, belli ki kendisi de inanmıyor oynadığı role. Başarılı oyuncu Vildan Atasever ise televizyon dizilerinde bile çok daha iyi oynuyor. Filmin klişeliği Bodrum\'a doğru yola çıkmadan önce Asude\'nin (Vildan Atasever), 7. Osman\'a \'İki değil üç kişiyiz\' diyerek hamile olduğunu müjdelediği sahnede doruklara ulaşıyor ve “bu kadar da olmaz” dedirtiyor. En doğu vilayet olan Ankara kasabasının gelişmişlikten nasibini almamış Tunalı Hilmi Caddesi’ndeki Kuğulu Park Kıraathanesi\'nde geçen devrimci sahneler de bir amaca hizmet etmiyor. “Tamam, şimdi birşeyler yapacaklar” diye umutlanıyorsunuz ama Gani Müjde ne yazık ki bu sahneleri bir sonuca ulaştırmıyor, hevesiniz kursağınızda kalıyor. Müjde, Atatürk\'ü yüceltmeye çalışmış, yerine başkalarını koyuyor gibi gözükmekten korkmuş ama bağımsızlık hayali ile yaşayan halkı, beceriksiz, alay edilen insanlar olarak betimlemesi bence hoş olmamış. Bağımsızlığına düşkünlüğüyle tanınan milletimizin, neredeyse bir asır  boyunca bir mücadele vermeden Amerikan mandasında yaşayan pişkin, umursamaz bir millet olarak resmedildiğini farketmemesi ilginç. Gani Müjde\'nin iyi niyetli olduğunu düşünüyorum ama sonuç olarak Müjde, yakaladığı güzel çıkış noktasından iyi bir film çıkarmayı başaramamış.
Murat Han Özel Röportajı
26.11.2008

Murat Han Özel Röportajı

Bakmayın siz onun soğuk ve sert göründüğüne… Biraz konuşunca, oldukça cana yakın ve aslında komik biri olduğunu düşünmeye başlıyor insan. Bizler onu “sert delikanlı” rollerinde izlemeye alışmış olsak da, komedide çok daha başarılı olduğunu söylüyor Murat Han. “Mutluluk” filmindeki rolü ile 44. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazanan genç aktörün, sinemada yeni hedefi Nuri Bilge Ceylan ile çalışmak. Son olarak Erden Kıral’ın “Vicdan” filmindeki performansı ile adından söz ettiren başarılı oyuncu Murat Han ile 3. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nin Çırağan Sarayı’nda yapılan tanıtım toplantısında biraraya geldik.
Türkiye’nin Oscar’ları 2. Yılında
26.11.2008

Türkiye’nin Oscar’ları 2. Yılında

Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı’nın (TÜRSAK) organizasyonu ve Turkcell’in ana sponsorluğunda gerçekleştirilen “Yeşilçam Ödülleri”, 03 Mart 2009’da ikinci kez Türk sinemasına emek verenleri onurlandıracak. Fransa’nın Cesar, İtalya’nın Donatello, İngiltere’nin BAFTA ya da ABD’nin Oscar Ödülleri gibi Türk sinema dünyasında eksikliği hissedilen “Ulusal Sinema Ödülleri” ikinci yılında, 2008 yılı boyunca vizyona girmiş olan 44 Türk filmini yeniden gündeme taşıyacak. 1 Ocak- 31 Aralık 2008 tarihleri arasında gösterime girmiş tüm Türk filmlerinin herhangi bir başvuru beklenmeksizin doğal aday kabul edildiği “Yeşilçam Ödülleri” iki aşamalı bir seçici kurulun değerlendirmesi sonucu 11 dalda veriliyor. Birinci aşamadaki sektör jürisinin her dalda belirlediği 5 aday filmin oylama dosyaları ise yaklaşık 1500 kişinin oluşturduğu ikinci aşamanın geniş katılımlı jürisine ulaştırılacak. Geniş jüri ise her kategorideki bu beş aday içinden birincileri belirleyecek. “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen”, “En İyi Senaryo”, “En İyi Görüntü Yönetmeni”, “En İyi Müzik”, “En İyi Kadın Oyuncu”, “En İyi Erkek Oyuncu”, “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu”, “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu”, “Genç Yetenek” ve “Turkcell İlk Film” kategorilerinde verilecek ödül heykelciklerinin yanı sıra “En İyi Film” ödülünün sahibi 150 bin YTL, “Turkcell İlk Film” ödülünün sahibi ise 30 bin YTL’lik para ödülüyle desteklenecek. Sinemamızın usta yönetmenlerine, yapımcı, oyuncu ve tüm emekçilerine bir saygı duruşu niteliğinde olan “Yeşilçam Ödülleri”nde geçen yıl Abdullah Oğuz’un yönettiği “Mutluluk”, En İyi Film; Fatih Akın ise “Yaşamın Kıyısında” adlı filmiyle En İyi Yönetmen seçilmişti. Turkcell İlk Film Ödülü’nün sahibi ise geçtiğimiz yıl gişe rekorları kıran filmi “Beyaz Melek” ile Mahsun Kırmızgül olmuştu.İşte Yeşilçam Ödülleri  2008 Aday Film Listesi 1.     Rıza 2.    Çılgın Dersane Kampta 3.    Maskeli Beşler Kıbrıs 4.    Çocuk 5.    Ulak 6.    120 7.    Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım 8.    Recep İvedik 9.    Hazan Mevsimi: Bir Panayır Hikayesi 10.    Plajda 11.    Hayattan Korkma 12.    Mülteci 13.    Miras 14.    Ara 15.    Peri Tozu 16.    Cennet 17.    Vesaire Vesaire 18.    Münferit 19.    O..Çocukları 20.    Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi 21.    Made In Europe 22.    Taş Yastık 23.    Tatil Kitabı 24.    Avanak Kuzenler 25.    Dinle Neyden 26.    Vicdan 27.    Aşk Tutulması 28.    Devrim Arabaları 29.    Üç Maymun 30.    Nekrüt 31.    Güneşin Oğlu 32.    Issız Adam 33.    Son Cellat 34.    Fırtına 35.    Gitmek 36.    Destere 37.    Osmanlı Cumhuriyeti 38.    A.R.O.G: Bir Yontmataş Filmi 39.    Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine 40.    Sıcak 41.    Saddam’ın Askerleri 42.    Sonbahar 43.    Şeytan’ın Pabucu 44.    Yağmurdan Sonra
Gael Garcia Bernal Bursa’da!
24.11.2008

Gael Garcia Bernal Bursa’da!

Alejandro Gonzalez Inarritu’nun, Cannes’da heyecan yaratan ve ülkemizde de gösterime girdiğinde büyük ses getiren “Paramparça Aşklar ve Köpekler/Amores Perros” filmiyle dünya çapında ismini duyuran, beyazperdenin genç ve yakışıklı oyuncusu Gael Garcia Bernal, 3. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nin açılışı için 28 Kasım’da Bursa’ya geliyor.Sinemalar.com’un internet sponsorluğunu üstlendiği 3. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nin “Panorama” bölümünde gösterilecek olan “Körlük / Blindness” filminde Julianne Moore ve Danny Glover’la başrolü paylaşan ünlü aktör Gael Garcia Bernal; festivalin 28 Kasım Cuma akşamı düzenlenecek Açılış Töreni’ne katılacak. Festival’in “Aykırı Gerçekler” bölümünde yer alan “Chevrim / Chevolution” adlı belgeselde, sinema yaşamında Che Guevara’yı iki kez canlandırmış bir aktör olarak yer alan Gael Garcia Bernal, aynı zamanda “Geleceğin Ustalarından Ödüllü İlk Filmler” bölümünde gösterilecek ödüllü “Cochochi” filminin yapımcılarından biri. İlk ciddi sinema tecrübesini Alejandro Gonzalez Iñarritu ile tanıştıktan sonra “Paramparça Aşklar ve Köpekler” (2000) filminde başrolde oynayarak yaşayan Bernal, yönetmenliğini Alfonso Cuaron’un yaptığı bir yol filmi olan “Ananı da / Y tu Mamá También”de (2001) yakın arkadaşı Diego Luna ile birlikte rol aldı. Daha sonra “Fidel” (2002) adlı TV filminde ilk kez Che’yi canlandırdı. Bunu Meksika’da hâsılat rekorları kıran “Günah / El Crimen del Padre Amaro” (2002) izledi. Pedro Almodóvar’ın yönettiği “Kötü Eğitim / La Mala Educación”da (2004) Ángel, Juan ve Zahara olarak üç ayrı karakteri oynadı.
AROG’un Mütevazı Fragmanı
21.11.2008

AROG’un Mütevazı Fragmanı

Ocak ayında yayınlanan üç dakikalık tanıtım klibinin, internette üç günde 1.5 milyon kişi tarafından izlenmesiyle bir anda gündeme gelen “A.R.O.G.”; 2004 yılında vizyona giren ve izleyici rekorları kıran “G.O.R.A.”nın devamı niteliğinde. Filmde, “G.O.R.A.”da tanıştığımız Arif karakterinin Taş Devri’ndeki maceralarını izleyeceğiz. Senaryosunu Cem Yılmaz’ın yazdığı, Ali Taner Baltacı ve Cem Yılmaz’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Yılmaz’ın yanı sıra, Ozan Güven, Özkan Uğur, Nil Karaibrahimgil, Zafer Algöz, Özge Özberk ve Hasan Kaçan gibi ünlü isimler de yer alıyor. ‘Evrensel bir film’ yaptıklarının altını çizen Cem Yılmaz, filmin düzgün bir dublajla yabancı dillerde seslendirilmesi halinde, Avrupa seyircisinin de filmden çok keyif alacağına inandığını ifade ediyor. 8.5 milyon dolarlık bütçesiyle Türkiye’nin en pahalı filmi ünvanına sahip olan "A.R.O.G", 5 Aralık’ta Türkiye ve yurtdışında yaklaşık 450 kopya ile vizyona girecek. Filmin oyuncu kadrosunun tanıtıldığı yeni fragmanını izlemek için aşağıdaki videoya tıklayın.
‘Mustafa’ya 3 Haftada 1 Milyon Seyirci
21.11.2008

‘Mustafa’ya 3 Haftada 1 Milyon Seyirci

Atatürk’ün askeri, siyasi ve insani yönlerini resmi dilin dışına çıkararak anlatan ‘Mustafa’ filmi, vizyondaki üçüncü hafta sonunda 1 milyon seyirci sayısını aştı.  29 Ekim’de vizyona giren “Mustafa” filmini,  22 günde 1 milyon 4 bin 36 kişi (1.004.036) izledi. Filmin sinemalardaki 4. haftasında da ilginin devam etmesi bekleniyor.  "Mustafa" Filmi , Türk Sinema Tarihine Geçti Kadın, erkek, genç, yaşlı; bir milyonu aşan sinemaseverin izlediği film, kendi kategorisinde izleyici sayısıyla da sinema tarihine geçti. 70. ölüm yıldönümünde Atatürk’ü seyirciye yeniden tanıştırmak amacıyla SABANCI’nın katkıları ve NTV - KO’MEDYA ortaklığıyla hazırlanan “Mustafa”; en çok izlenen belgesel film olarak Türk sinema tarihindeki yerini aldı. Can Dündar’ın yazıp yönettiği filmin müziklerini Goran Bregovic besteledi.
Ayça Damgacı ile \'Gitmek\' Üzerine
20.11.2008

Ayça Damgacı ile \'Gitmek\' Üzerine

İstanbul’da yaşayan tiyatrocu Ayça Damgacı ile Kuzey Irak’lı oyuncu Hama Ali Khan arasındaki gerçek aşk hikayesini konu alan “Gitmek: Benim Marlon ve Brandom”, 14 Kasım Cuma günü gösterime girdi.   İnsan haklarına vurgu yapan filmleriyle tanınan ödüllü yönetmen Hüseyin Karabey’in ilk uzun metraj çalışması olan “Gitmek”, aşkı uğruna zorlu bir yolculuğa çıkmayı göze alan bir kadının hikayesini anlatıyor. Filmin kahramanı Ayça Damgacı için, iki aşığı birbirinden koparmayı başaran engellerle dolu bu hikayeyi anlatmak, kişisel bir mesele olmaktan çıkıp, bir sorumluluk halini almış.27. İstanbul Film Festivali, 15. Adana Altın Koza Film Festivali ve 14. Sarajevo Film Festivali’nde, “Gitmek” filmindeki performansı ile “En İyi Kadın Oyuncu” ödülüne layık görülen Ayça Damgacı’nın filme dair tek beklentisi, mümkün olduğunca çok seyirciye ulaşması. Irak savaşının izlerini taşıyan, sancılı bir aşk hikayesinin anlatıldığı “Gitmek” hakkında merak edilenleri, filmin başrol oyuncusu Ayça Damgacı ile konuştuk. Engellere yenik düşen aşkından bahsederken, hüznü gözlerinden okunuyordu.  
Güneşi Gördüm\'ün Dev Kadınları
19.11.2008

Güneşi Gördüm\'ün Dev Kadınları

Mahsun Kırmızıgül’ün merakla beklenen yeni filmi “Güneşi Gördüm”de rol alan Demet Evgar, Hande Subaşı, Yıldız Kültür ve Şerif Sezer, dev kadronun kadın oyuncuları olarak karşımıza çıkıyor. 12 Mart 2009’da sinemaseverlerle buluşacak olan filmde rol alan oyuncular,  Kars’ta devam eden çekimler sırasında, farklı bir coğrafyada bir süre de olsa zaman geçirebilmenin mutluluğunu yaşarken, bir yandan da filmde rol almanın kendileri için bir şans olduğunu sık sık dile getiriyorlar. Filmde Mahsun Kırmızıgül’ün canlandırdığı Ramo’nun karısı Havar rolündeki Demet Evgar,  kayınbiraderinin karısı Zehra rolündeki Hande Subaşı, Altan Erkekli’nin canlandırdığı Davut’un karısı Gülistan rolündeki Şerif Sezer ve annesi Pakize’yi canlandıran Yıldız Kültür, senaryo gereği yöresel kıyafetler içinde kamera karşısına geçiyorlar. Filmin çilekeş kadınları Havar, Zehra, Gülistan ve Pakize ailelerine her şartta sahip çıkan, elinin emeğini esirgemeyen gerçek Anadolu kadınları olarak, izleyicinin gönlünde şimdiden taht kuracağa benziyor. Canlandırdıkları karakterlerin gerçekçi olması için 10 gün öncesinden Kars’a gelerek, doğulu kadınların beden dilini gözlemleyen ve şive çalışan kadın oyuncular, zor hava şartlarının da kendilerini engellemediğini ifade ettiler. Çekimleri şu sıralar tüm hızıyla süren “Güneşi Gördüm”ün seti İstanbul’dan sonra Norveç ve Danimarka’da devam edecek.