Devrim Arabaları: Otomotiv Devriminden, At Islahına...
05.05.2009

Devrim Arabaları: Otomotiv Devriminden, At Islahına...

Belki hakkında bir sinema filmi çevrilmeye kalkılmasaydı birçoğumuzun haberinin bile olmayacağı, bilenlerin de “Benzini biten araba” olarak tanımaya devam edeceği bir araba olacaktı “Devrim”. Halbuki sadece adıyla değil, beraberinde getirdikleri ile de Türkiye’nin ekonomik ve sanayi devriminin ilk adımı olabilecek bir projedir “Devrim Otomobili”. 1961 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in isteği ve özel direktifi üzerine aynı zamanda ordunun binek araç ihtiyacını karşılamak amacı güden, ilk seri ve yerli üretim hedefiyle projeye başlanmıştır. Görev TCDD işletmelerine verilir ve 4,5 ay gibi kısa bir süre içerisinde bu otomobilin bitirilmesi ve Cumhuriyet Bayramına yetiştirilmesi istenir. Zamanla mühendislerin önündeki tek engelin kısıtlı zaman olmadığı ortaya çıkar. Türk Milletinin zaman zaman ayyuka çıkan “biz yapamayız, yabancılar yapar” temalı aşağılık kompleksi, tıpkı Atatürk Devrimleri’nde olduğu gibi tekrar yüz gösterir. Basın organları gün aşırı projeyi eleştirip dalga geçerken, mühendisler elindeki imkânlarla ortaya bir Türk arabası çıkartmaya uğraşıyorlardır. Engeller bununla da kalmaz, devrimi idrak edemeyen bürokratlarca proje baltalanmaya çalışılır. Zira Türkiye’nin –belki de ileride bir otomotiv devi olmasını sağlayacak- “boş” bir projeye devletin harcayacak parası yoktur. Mühendisler Cemal Paşa’nın şahsı dışında, proje boyunca pek destek göremezler. Tamamen Türk yapımı bir motor ve tasarımı ile oluşturulmuş %100 Türk yapımı araba fikriyle hem makine mühendisliği hem yerli sanayi açısından birçok gelişimin başlangıcı olacağını bildikleri için, mühendisler otomobile “Devrim” ismini koyarlar. Otomobil belirlenen sürede tamamlanır. Trenle taşınırken buharlı trenlerin bacalarından sıçrama sonucu arabaların zarar görmesini engellemek adına araçların benzin depoları boşaltılır. Sıhhiye’de benzin ikmali yapması gereken makam aracı olarak tasarlanmış Siyah otomobil, tuhaf bir anlaşmazlık sonucu benzin ikmali yapmadan meclise gidince Cemal Gürsel’i ancak 100 metre ileriye götürebilir. Cemal Paşa ikinci arabaya davet edilirken ünlü “Garp kafasıyla araba yaptınız; ama şark kafasıyla benzin ikmal etmeyi unuttunuz” sözünü sarf eder. O sırada benzini doldurulmuş Bej renkli ikinci Devrim otomobili ile Cemal Gürsel önceden planlanan tüm güzergâhlara başarıyla varır ve otomobil görevini başarıyla tamamlar. İşte “Devrim Arabaları” filmi, yapım kararının alınmasından arabanın tamamlanmasına kadar geçen sürede, mühendislerin yaşadıkları zorluklara, sıkıntılara, yokluklara ve engellere rağmen pes etmeyişlerini, mücadelelerini ve bu sırada aile hayatlarını bu proje uğruna riske atmalarını anlatıyor. Tolga Örnek filme, dört sene önce “Devrim Otomobilleri” ile ilgili eline geçen bir yazı üzerine karar vermiş. Bunun üzerine projeyi bütünüyle araştırıp, halen yaşayan mühendislerle konuşmuş, döneme ait gazeteleri araştırmış ve bu bilgiler eşliğinde bir senaryo hazırlanması aşamasına geçmiş. Tolga Örnek’i “Hititler” belgeselindeki başarılı yönetimiyle ve şahsi kanaatimce neyi anlatmaya çalıştığını hala anlamadığım, pahalı yapımı “Gallipoli”den (Gelibolu değil) tanıyoruz. Belgesel dışında Tolga Örnek’in ilk sinema çalışması olacağını de belirtmek gerek. Oyuncu kadrosu hem kalabalık hem kaliteli bir şekilde bir araya getirilmiş. Taner Birsel’den, Halit Ergenç’e; Vahide Gördüm’den Uğur Polat’a uzanan oyuncu kadrosuyla filmde tarihin gaflete ve sığ görüşlülüğe karşı inançla ve azimle dayanan bir dönemini birlikte yaşayacağımız vaat ediliyor. Senaryo, yakın tarihe ait bilinen bir hikâyeden uyarlandığı için, burada izleyici açısından dikkat edilmesi gereken en önemli nokta kuşkusuz anlatım dili olacaktır. Mühendislerin bireysel ve idealist özelliklerinin vurgulandığı ve daha çok onların hayatları çevresinde dönen bir film olacağ,ı fragmandan ve filmle ilgili verilen bilgilerden apaçık anlaşılmakta. Bu sebeplerle, dönemin bürokratları tarafından olmayacak bir hayalin peşinde koşmak olarak adlandırılmış bu projenin hayata geçirilişinde yönetmenin ve oyuncuların yorumunu açıkça hissedeceğimizi de belirtmek gerekir. Peki, Devrim otomobillerine daha sonra ne olur? Ufak bir benzin ikmali hatası yaşamasına rağmen otomobil istenilen sonucu verir ve kendi motoruyla kendi tekerleri üzerinde harekete geçmeyi başarır. Fakat ertesi gün tüm gazeteler otomobille ilgili aynı başlığı atar: “100 metre gidip bozuldu.” Hâlbuki ikinci araç o gün Cumhuriyet Bayramı kapsamında tüm Ankara’yı dolaşmıştır ve benzin ikmal edilmeyen otomobilde de teknik bir bozukluk yaşanmamıştır. Buna rağmen gazetelerde ve toplum nezdinde arabaya harcanan paranın beyhude olduğu tartışmaları başlar. Fakat bu otomobil için ayrılan ödeneğin 20 mislinin Tarım Bakanlığı!na “At Neslinin Islahı” için verilip, sonuçlarından bahsedilmemesi ve bu durumun gazetelerde yer almaması da Türkiye’nin ulaşım tercihini belirler ve otomobilden inip ata binmemizin zeminini hazırlar. İşte Türkiye’nin otomotiv devriminden, at ıslahına uzanan yolculuğunu bizlere tüm zorlukları ve sıkıntılarıyla anlatacak olan; ülkenin sanayi devrimine ön ayak olabilecek bir projenin, hele o devirde mühendislerimizin toplu iğneyi bile üretemezken, dünya otomotiv sanayisine hem de akıl almaz şartlar altında meydan okuyuşunun beyaz perdeye yansımasıdır “Devrim Arabaları” filmi. Bu aşamada bize düşense tarihin bu acı verici dönemine tanıklık etmektir. Zira hata yapmak değil, hatalardan ders almamak kayıptır. Tamer SAĞCAN * Paylaşım için Sinemalife.com dergisine teşekkür ederiz.
Devrim ODTÜ'de
05.05.2009

Devrim ODTÜ'de

1 Mayıs’ta tekrar vizyona giren Devrim Arabaları filminin setinde , filmin akışına paralel olarak  üretilen 2 temsili “Devrim” arabasına bile talep geliyor. Orijinali Eskişehir'de Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii AŞ'de (TÜLOMSAŞ) sergilenen Türkiye'nin ilk yerli otomobili Devrim'in, film setinde üretilmiş birebir modellerinden biri, ODTÜ’de düzenlenen bir toplu gösterim ve sohbet toplantısı ardından  Tolga Örnek tarafından ODTÜ Teknoloji Müzesi’ne hediye edildi.
Gençlerin Kısa Filmleri !
30.04.2009

Gençlerin Kısa Filmleri !

İstanbul Modern Sinema, üniversitelerin kısa film festivallerinde finale kalan ve ödül kazanan filmlere ev sahipliği yapıyor. Genç yönetmenleri destekleme amacı taşıyan etkinlikte ilk olarak Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İTÜ’nün düzenlediği kısa film festivallerinden filmler gösterime sunulacak. Müşfik Kenter, Tolga Çevik, Yeşim Ceren Bozoğlu ve Şehsuvar Aktaş gibi deneyimli oyuncuların yer aldığı filmler izleyiciyle buluşurken, ayrıca çeşitli ulusal ve uluslararası festivallerde ödül alan ya da ön elemeyi geçen fimler de gösterilecek.
5 Maddede “Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar (He’s Just Not That Into You)”
24.04.2009

5 Maddede “Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar (He’s Just Not That Into You)”

1)    “He’s Just Not That Into You” ya da enteresan bir şekilde Türkçeleştirilmiş adıyla “Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar” bir kitap uyarlaması. “Sex And The City” sayesinde popüler olan yazarlar Greg Behrendt ve Liz Tuccillo’nun yazdığı kitap ilgi görünce bir filme dönüşmesi elbette kaçınılmaz olmuş. Filmi yönetme işi de daha önceden Robin Williams’lı “Çık Aramızdan”dan hatırlanabilecek Ken Kwapis’e emanet edilmiş. Romantik komedilerle yoluna devam eden yönetmen de bu kez bol yıldızlı bir kadroyla ortaya keyifli bir romantik komedi filmi çıkarmış. Bu arada filmin oyuncularından Drew Barrymore aynı zamanda yapımcılardan birisi.
Jason, yine, yeni, yeniden..
24.04.2009

Jason, yine, yeni, yeniden..

Yeni ve orijinal korku-gerilim filmleri çekmekte inanılmaz biçimde zorlanmaya başlayan Holywood kancayı eski ve kült mertebesine ulaşmış filmlere atmış görünüyor. İspanyol, Japon ve Fransız sinemasının korku filmlerine getirdiği yenilikçi dalgadan nasiplenemeyen ve giderek tökezlemeye başlayan Amerikalı senaristler ve yönetmenler bit pazarına nur yağarmış misali Halloween, Friday the 13th ve Omen gibi klasik filmlerin üstünü cilalayarak kullanıma hazır hale getirdi. Bunun son halkalarından biri olan 13.Gün (Friday The 13th) ise tekrar yapımlar arasında sıradan bir noktada kalacakmış gibi görünüyor.
Üniversiteli Festival Başlıyor !
21.04.2009

Üniversiteli Festival Başlıyor !

Bu yıl 11.’si düzenlenen “Uluslararası Eskişehir Film Festivali” Türkiye’deki uluslararası film festivalleri içinde üniversite kimliğini taşıyan tek festival olma özelliğine sahip.  Festival bu kez ilk defa Anadolu Üniversitesi mezunu yönetmenlerin filmlerine ev sahipliği yapacak. ‘Sinema Kültürüne Katkı Ödülleri’ adı altında açılan yarışmada ‘’En İyi Sinema Kitabı’’, En İyi Sinema Makalesi’’ ve ‘’Televizyonda Yayınlanan En İyi Sinema Programı’’ödüllendirilecek. Yarışmanın seçici kurul üyeleri, Prof.Dr. Merih Zıllıoğlu (Galatasaray Üniv.), Yard.Doç.Dr.Hakan Savaş (Anadolu Üniv.), Yönetmen Handan İpekçi,  Sinema Yazarı Sevin Okyay, Sinema Yazarı Ali Ulvi Uyanık.
FIPRESCI kime gidecek ?
16.04.2009

FIPRESCI kime gidecek ?

12. Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'nin “Her Biri Ayrı Renk” bölümünde yer alan 12 film, Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Ödülü için yarışacak. Bu sene Polonya’dan Anita Piotrowska, İsveç’ten Leif Joley ve Türkiye’den Nil Kural’dan oluşan FIPRESCI Jürisi; Almanya, Amerika, Arjantin, Hindistan, Hollanda, Hong Kong, Portekiz, Rusya ve Türkiye’den katılan filmlerden birini seçecek. Ödül alan film 14 Mayıs Perşembe günü festivalin kapanış töreninde açıklanacak ve törenin ardından ücretsiz gösterilecek.
Canavarlar Yaratıklara Karşı
10.04.2009

Canavarlar Yaratıklara Karşı

gnçtrkcll - Mars Entertainmet Group işbirliğiyle Türkiye’de sadece Cinebonus sinemalarında bulunan ve dünyada Dijital 3 Boyutlu Sinema teknolojisi konusunda devrim yaratan REAL D 3D sinema sistemi izleyicilerle bu defa  “CANAVARLAR YARATIKLARA KARŞI” ile buluşuyor. Film, Türkiye’de 11 şehirde yer alan 19 Cinebonus’ta REAL D 3D teknolojisi ile 3 Boyutlu gösterilecek. gnçtrkcll’lilere REAL D 3D teknolojisine sahip Cinebonuslarda, filmin gösterime girdiği ilk gün, bir bilet aldıklarında 2.bilet hediye edilecek. Bunun yanı sıra gnctrkcll’liler gösterim süresi boyunca, Pazartesi ve Perşembe günleri, 2,5 ytl olan Real D 3D bilet fiyat farkını ödemeyecekler.